5 Kasım 2020 Perşembe

DEPREM İMAJ MONTAJ

 DEPREME İMAJ VE MONTAJ…


İzmir’i, civar illeri dolayısıyla memleketi vuran Ege depremi sonrası, destek yardım ve göçükten can kurtarma çalışmalarının yanısıra, imaj ve montaj çalışmaları da toz duman devam ediyor. Arama kurtarmacılara eklemlenmiş, sözcüler bakanlar, asıllar vekiller, gözcüler gözü dönmüşler, devlet hükümet, hükümet çapında belediyeler ve depremsel yalnızlığa çözüm üretenler, üretmek isteyenler İzmir'de...


Bu kez vatandaş ses çıkarmaksızın, pusmuş beklemiyor. Şaşırmış belki ama aklı başında, tüm çalışmaların odağında. İzmirli zamanla yarışan insanüstü çabaya maddi manevi destek oluyor. Ağzı laf yapan yetkililer ve şişirilmiş ümmetçiler kayıplarda. Açıklanan telafi rakamları ise kentin acısını gideremez boyutta, trajikomik... 


Yine de yaşamsal bir senfoni kenti yakalamış. Dayanışma temel dayanak. Tek bağlayıcı söz  çözümsel göz, ortak akıl ve içselleştirilmiş demokrasi. Başka hiçbir şey işlemiyor, para hiç geçmiyor İzmir'de...


On yıllardır devleti devletlisi elele, rant uğruna yerkabuğuna yapılan yanlışlarda hiç payları yokmuşçasına davrananların kentsel iyileştirme ve dönüştürme sinyalleri vermesi ise imaj tazeleme. Depremi siyasi malzemeye dönüştürme çabası, montaj gereksinimi...


İmajı ve montajı doğal hale getiren, her fırsatta altyapı ve çevre şartlarını zorlayan, mevcudu geliştirmeyen bir zihniyet hala zirvede. Hatta bu faydacı zihniyetin yaptıklarıyla,

mevcuda artı yükler getirdiği,  yeni sorunlar doğmasına sebep olduğu da besbelliyken...


Kralı çıplak gösteren bir deprem daha. Merkez üs Ege, yediyle vurulan İzmir...


İzmirliler canlarını kurtardıklarına sevinemeden, hayatı yenilemek üzere yeni borçlanma yükü, yeni finans maliyeti ile başbaşa. Böyle giderse büyük sarsıntı bir süre daha devam eder. Ama sahte bir imaj yayılıyor ortalığa, montaj tabirler ve temelsiz telkinlerle. Genel siyasi otorite çıkarcı ve köşe dönücü tekelleri kırmak yerine, sanki onların yanında gibi. Yerel yönetimler ise çarpıklığa çanak tutan bir tavır yerine, kente ihanet edenleri ve kentsel rantları iç edenleri deşifre etme peşinde.  Otoriter merkez siyasi yapı timsah göz yaşları dökerek, doğan kaostan sıyrılma peşinde...


Her vuran depremdeki gibi yine vatandaşın canı gitmiş, eli darlanmış, beli kırılmış, hayatı kaymış, siyasal erk ne yazık ki hala rantsal paylaşım işinde...


Acı gerçek, merkezi erk ile yerel yönetimler deprem gerçeğinde bile birleşemiyor. Uyumlu çalışma, birbirlerini destekleme görüntüsü sıfır. Böyle görüntüler verilmeye çalışılsa da zemin kaygan. Etraf enkaz...  


Ve medyasal montaj. Ana gemi medya nedense tüm gerçekleri ortaya koyan, yansız bir tutum sergilemiyor. Depremde dahi üç maymunu oynayarak suni tartışmaya yeni açmazlar ekliyor...


Oysa İzmir burası. Güzel İzmir, kentsel, kırsal, bağsal, denizsel, turistik ve rantsal açılardan ayrı ayrı değerlendirmeye tabi tutulması gereken tarihi bir kent. Öyle göstermelik tedbirler, kartonsu protip projelerle geçiştirilemez bir kent İzmir. Yaşanan deprem, travma tamam da asıl mesele bu...


Ayrıca siyasi-resmi mercilerin, yaraları saramaması, çözüm üretememesi demek İzmir'i kaybetmek demektir...

Hiç yorum yok: