23 Temmuz 2018 Pazartesi

KURULTAYA SON HAFTA


KURULTAYA SON HAFTA 

Ana muhalefet partisinde Olağanüstü Kurultay için son haftaya girildi. On yıllardır aynı düzenekte işleyen partide zıt etkili ve daha köşeli, çılgın bir gerginlik yaşanıyor. Nasıl ki memlekette millet ikiye bölündü ise Ana muhalefet de öyle. Karşılıklı kamplaşanlar birbirini izliyorlar…

Karşılıklı hamleler neticesinde imza toplandı mı, toplanmadı mı atışmaları arasında geçen günlerden sonra Büyük Kurultay akılcı ilkeler doğrultusunda kurulabilecek mi? işte soru o. Yani en yetkili ve en etkili organ olan yeni Parti Meclisi ile Genel Başkan kim olursa olsun aynı statükoyu koruyacak mı, yoksa değişecek mi? Sorun o. Kaşla göz arası despotizme tutsak edilen ve otantik bir yapıya dönüştürülen memlekette, itilaf yerine parti içi itiraflaşmaya dönük doğru zemin oluşturulacak mı? Bütün mesele bu.

Küresel anarşinin milletleri birbirine düşürdüğü coğrafyada demokratik temsil olgusu vazgeçilmez bir olgudur. Ancak büyük sermaye ile Merkezi otorite ve yerli işbirlikçileri çoğu yerde mevcut siyasal işleyişi toptan zedeleyen kurmaca bir yönetim yapısına geçişi sağladılar. Şu fakir memlekette bile. Böylece iktidarın meşruiyeti ve yönetsel olumsuzlukların tamamı değişik manevralarla kolayca aklanabiliyor. Milletin tercihleriyle oynanarak her menfi durum küçük otorite merkezleri kurularak zapturapt altına alınabiliyor. Aksayan her mekanizma rahatlıkla dış mihraklı sayılabiliyor. Anında yok edilebiliyor. işte durum bu merkezde.

Tüm bu sınırsız otorite kurgusu şaşkınlığında ve ekonomik çıkmazdaki memleket başka iş güç yokmuşçasına ana muhalefetin Olağanüstü Kurultay macerası ile yatıp kalkıyor. Millet yeni rejim sempatizanı olmuş, yeni yönetim şematiğinden bir haber, iki cihan bir olsa bir oy vermeyeceği Ana Muhalefet Partisi uzmanı kesilmiş. Sözde acıyor. Tekelci iktidar ve erki elinde tutanlar dâhil olmak üzere tüm uzantılar olağanüstü şüphecilikle gelişmeleri izliyorlar. İzlemekle kalmayıp tezler ileri sürerek yepyeni polemiklerin yolunu açıyorlar.  Bazı güdümlü artıklarca anıt değerler üzerinden gündem değiştirme moduna giriliyor ama tutmuyor. Kısa zamanda tüm muhalefete yayılan olağanüstü kurultaylar gündem oluyor.

O halde son haftaya girilen bu zorlu süreçte ana muhalefet Kurultay Delegelerine düşen asli görev öncelikle gölge siyaseti yapmadan,  klişe prensiplere sığınmadan gerekirse restleşmeyi de göze alarak sonuç almaktır. Doğru sonuca varmaktır.

Öyle emri vaki hudutlarında kalarak, yıllardır Partiye yön veren ama artık bırakması gereken hususi şahıslarda ve bırakılması şart olan benmerkezci hususlarda inatçılık kimseye bir şey kazandırmıyor. Kazandırmadığı da açıktır. Bu tekdüzelik aksine düzensizlik ve dağınıklık ile karakter tutulması yolculuğunu hızlandırıyor. Güven kaybını artırıyor. Bütünselliği yoruyor. İyi ki iki haftalık bir süreç. Biraz uzun olsa iş çığırından daha da çıkacak görüntüsü veriyor.

Demek ki on yıllardır başa gelen tescilli yenilgilere tayfa aramadan, olağanüstü kurultay adına verilen mücadeleyi isyan görmeden, olağanüstü destekçilerini de stratejik karşıt saymadan beklenen siyasal canlanma yaratılmalıdır. Değişime odaklanılmalıdır. Umut tazelenmelidir.  Geçmişi değiştirebilmek mümkün değil ama geçmişten ders almak mümkündür. Zaten iki hafta bunca hay huy arasında sonuç alınmadan geçirildiği takdirde iş işten geçecektir. Böyle devam ederse bu günler bile yarına iyi günler olarak aktarılacaktır.

Yarınlara en uygun laf ise şu olacaktır; Boşuna bekleme, o eski günler geri gelmez…

Hiç yorum yok: