27 Temmuz 2018 Cuma

ESTETİK DÜZEN VE ESTETİZMDEN UZAK BAŞKANLAR…

ESTETİK DÜZEN VE ESTETİZMDEN UZAK BAŞKANLAR…
 
Şu fakir coğrafyada on yıllarca birbiri ardına sisteme dönük açılımlar yapılırken ana muhalefet partisinde hep sonuçsuz içe dönük açılımlar güncellendi. Ve yıllar yılı estetizmden iyice uzaklaşıldı. Yani her kademede estetizm es geçildi. Bu da kendi içinde olması gereken doğal uyumu zorlaştırdı. Toplumda sempatiyi azalttı. Yenilgileri de sıradanlaştırdı.
 
Şimdi olağanüstü kurultaya gidilirken seçim başarısızlığına rağmen koltuğa yapışan belde başkanlarının, ilçe başkanlarının, rakamları tutarsız il başkanlarının istemezük açıklamalarına bakıldığında ne kadar estetizmden uzak olunduğu ortaya çıkıyor.
 
Bu estetik düzen karşıtı ve estetizmden uzak başkanların dediği olursa, yani böyle giderse partide doğal uyum hepten zorlaşır. Ve daima görünüşte etkin ama etkisiz, modernleşmeye uyumsuz kadrolar işbaşı yapar. Ayrıca fark yaratacak, halk hareketlerine uyan karakterler ve evrensel ideoloji neferleri yine dışlanır. Sadece ağdalı bir taraftarlık yaratılır. Yine kazanılır belki ama geleceğe dönük kaygılar hiç giderilemez. Böylece ileride anımsanmak için, çağ açıp çağ kapatmakla özdeşleştirilen tarihin dağarcığında yer bulmak bir hayli güçleşir.
 
Oysa devrim ve değişim yüksek dozda estetizm ister. Zaten devrimcilik ve siyaset estetizmi doğru ve güzel olanı öne çıkarmaktır. Duyu ve duygu bütünleşmesi bir devrimin ve değişimin yapı taşıdır. Yeni güzellikler inşa etmektir devrimcilik. Bu inşaa sürecini tarihsel kökenleri çok derinde, maddi kaygılar ve ihtiraslardan arınmışlar hazırlar ve gerçekleştirir. İşte onlar ki ilelebet anımsanırlar.
 
Öyle kolayca denetlenemez bir düzen kurgusudur estetik düzen. Sadece yetkin kadrolarca içten içe, incelikli biçimde denetlenebilir. Her zaman yeni bir gelişmeyi tetikler. Ret noktasındaki tavırsızlığı da ret eder, yok eder. İstemezük başkanlarının bu kurumlu tavrı gidişatın çehresini değiştirmez.
 
Çünkü evvelinde sonrasında estetizm duyu, duygu, bakış açısı, algı ve yorum üzerine kuruludur. Yani bir düşünme sistematiğidir. O halde değişim sürecine etki eder ve güzelleştirir. Elbette tüm keskin çatışmaların ara yüzünde estetik kaygılar yatar. Bu seçkinci bir arayışın doğrulanmasıdır. Devrimci belirleyiciliğinde ilk adımıdır. Yani düzenli ve yaşama dönük teori ve pratiğin simetrik dağılımıdır estetizm. Çeşitli kavramlarla bütünleşerek bir armoni oluşturur. Dili de, temel kuralları da, iletişimi de kolaylaştırır. Sürece yakınlaşmayı sağlar. Pragmatik ve taklitçi yaklaşımlarla estetik dayatmak güçlü olmak istemine zemin hazırlamaktır. Böylesi bir tavır resmen görüntüdür. İçten içe bambaşka çatışmaları da körükler.
 
Çatışma istemiyoruz ama gerekirse çatışırız babında birleşen İstemezük başkanları sayesinde on yıllarca estetik denildiğinde, eksiklik denildiğinde hayata geçirilen bir katı prensip gerçekleştiriliyor. Karışmayın siz biz biliriz, gereğini yaparız prensibi. Yani değişimin hayata güzellikler kattığı hep yok sayılmıştı, yine sayılmaya devam ediyor. Siyaset sonuçta evrensel açıdan geriye dönüşler ve ileriye akışlar doğrusunda ivmelenir. Keskin mantıkla makineleşir. Sürgün sürer.  Her menfi durum ve yersiz tutum aslında estetizm temelli ele alınsa şu fakir coğrafya güzelleşir. Parti de değişir. Sanki bu istenmiyor.
 
Oysa değişim değişik sosyo kültürel açılımlarla gerçekleştirilir. Ancak bu şekilde açı değiştirilir. Sevk ve idare bağlamında da ulaşılamayan noktalara ulaşılır. İzler ve izmler pekiştirilir.
 
Ancak modern görünen her model içinde totaliter gruplar da taşır. O güruh toptancı bir ideoloji ile verilen şoklar neticesinde duyarsızlaşır. Mevcudu sahiplenip kitleleri estetizmden uzaklaştırır. Sonuçta gerçek dünyadan uzaklaşılarak hiç de estetik olmayan bir katı sistematiğe yumuşak geçiş sağlanır.
 
Şu fakir memleketin son hali budur. Belki ana muhalefet için de istenen kısmen budur. Sanki istemezük başkanlarına bu soruyu sormak lazım…

Hiç yorum yok: