17 Temmuz 2018 Salı

DÜĞMEYE BASILDI, OLAĞANÜSTÜ SÜREÇ BAŞLADI…

DÜĞMEYE BASILDI, OLAĞANÜSTÜ SÜREÇ BAŞLADI…
 
Ana Muhalefet Partisinde olağanüstü süreç yapılan basın açıklaması ile resmen başladı. Düğmeye basıldı. Eğer on beş günde 625 delege oyu yakalanırsa partide olağanüstü kurultay var. Hangi parti kongre ve kurultaylar partisi. Yani hep böyle eleştirilen parti kendi kendine bir özeleştiri kurultayına doğru sürükleniyor. Tam bitme noktasına gelmeden çıkış yolu arayacak…
 
Şimdi kimsenin pek umurunda değil görüntüsü çiziliyorsa da uzun yılların üst yöneticilerini bir heyecan bastı. Ayrıca yukarıdan aşağıya herkesin açıkça suçları olmasa da sonuçta sorumlulukları var. Yine yeterince sorumluluk almadığı düşünülen parti üst kademe yöneticilerinin bu olağanüstü kongre sürecinde takınacakları rol partinin geleceğini belirleyecek. İşte artık bu istenmiyor.
 
Şu an delege imzalarının tüzüksel açıdan netleşmesi bekleniyor. İki haftalık kısa bir zaman diliminde yeter sayıya ulaşılırsa kurultay gelip çatacak. Yerel seçimler öncesinde partinin yenilenmesi anlamında yol alınmış olacak. Keskin muhalif ama daha yapıcı eleştirileri olan ve yerel genel iktidarın peşinde hissi verecek bir düzenek oluşabilecek.
Çünkü on yıllardır izlenen yol, yordam ve yöntemler hep aynı sonuçları getirdi. Dokuz seçimdir üç aşağı beş yukarı hep aynı oranlarda kalındı. Aynı tip isimlerle, son kez babında sahaya inildi. Hüsranla çıkıldı. Her seçim sonrası beliren boşlukta ve başıbozuklukta çıkıp şunlar kazandı biz kaybettik veya nasıl kazandılar bilemedik savlarıyla hezimetler geçiştirildi. Partide değişmeyen tek şey; hep ayni tek boyutluluk oldu…
 
Bu kez düz mantık yerine mevcut durumu çok boyutlu değerlendirmek için düğmeye basıldı. Bu süreç ne pahasına olursa olsun partide, değişim-dönüşüm ve yenilenme, yenilenişe açık olma ve iyi niyetlilik içinde umuda yolculuğu güncellemelidir. Örgütsel dinamik olağanı beklerken böylesine olağanüstü prosedürü işletenlerin de, tüzüksel yelpazede düşünce genişlemesini önceleyerek yarışı değil barışı savunmalıdır. Yönetimlere de uzun yılların yöneticileri, yılların kaybetmişlerini değil, onların tekrardan baş tacı edilmemesi için, tabanda koşulsuz kabul görecek parti emekçilerini getirmelidir. Ayrıca her türlü delegasyon oyunlarından, dolaplarından anında haberdar olup kurultayı sen mi ben mi kavgasına döndürmemelidirler.
 
İşte bunlar irdelendiğinde bu olağanüstü kurultay kendi kendine bir özeleştiri kurultayı olmasının dışında başkaca bir şey de ifade etmeyecek bir görüntü veriyor…
 
Bu yüzden düğmesine basılan bu olağanüstü kurultaya ilişkin bakış açısı bağımsız bağlantısız sade bir delege mantığına sıkışıp, bir köşede usulca oturup, sessiz sakin izlemenin ötesine geçiyor. Delegelerin böyle bir lüksü yok.  Aşırı şartlanmışlığın verdiği hırsla eleştiri, yorum, analiz, proje ve mesaj içermeyen tavırla, siyaset dışı başka şeyler hissederek çıkıp parti örgütünün beklentilerinin dışında davranmak ise süreci alışılagelmiş sürece dönüştürür.  Bu hissi tavır mevcudu kutsallaştırdığı gibi ileride asla tartışılmaz bir döneme de basamak olunur. 
 
Oysa Partinin makûs talihini değiştirmek, memleketin mahsus tahribini önlemek demektir. Gelinen bu kara noktada doğru yapılanmayı, donanımlı insan gücü ve niteliğe göre planlamayı gerçekleştirmek yerine, yine doğru yönetemeyeceklere, sığ anlayışlara, yerli yersiz yönetimlere kan taşıyanlar birincil derecede sorumludurlar. Bu gereksizlik ve memleketi hakkınca değerlendirmeden alınacak verilecek kararlar ileriki yıllarda daha feci sonuçları ortaya koyar.
 
O yüzden böylesine bir çıkmazda, olağanüstüsü 50’yi geçmişlere bir kurultay daha eklenmeli, toplanmalı ve yıllardır söylenegelen ve sadece söylemde kalan katılımcılık, dayanışma, paylaşımcılık, barış ve kardeşlik tescillenmeli ve tesis edilmelidir.
 
Hiç kimse çekinmeden bu asri gelişmeye taraf olmalıdır. Ayrıca unutulmasın ki; değişim ve dönüşüm öngörüsü yeni kadrolarını da yaratır, ortaya çıkarır. Zaten on yılların düzensizliği kendi evlatlarını da yutmuştur. Sindirmiştir. Siyasiler bu siyasettir, siyaseten olur demiştir. Ama halk yapılanları unutmamış ve hemen ilk seçimde cezayı kesmiştir.
 
Eğer şimdilik düğmeye basılan ve 15 günde 625 delege oyu alındığında olağanüstü kurultaya gidilmesi olası, kongre ve kurultaylar partisi olarak adlandırılan ana muhalefet partisinde bir kez daha radikal değişim ve dönüşüm gerçekleştirilemez ise tam bitme noktasına gelir. Başka da çıkış yolu kalmaz.
 
Ve halk için yerel genel fark etmez ilk seçimlerde yine cezayı keser…

Hiç yorum yok: