6 Haziran 2018 Çarşamba

TEYİP’TEN PROMPTER’E GELİŞEN SİYASET…

TEYİP’TEN PROMPTER’E GELİŞEN SİYASET…
 
‘Teyip Siyaseti’nin telifi bir yerel belediye başkanı adayı yakımıza ait. Yıllar evvel seçim propaganda sürecinde hep; ‘Benim iki rakibim var, biri zayıf teke tek kalsak onu harcarım. Vururum adaletin kılıcını ama Teyip kuvvetli. Sadece ses var, görüntü yok. Elden bir şey gelmez’ derdi. Konuşmalarında ‘Takıyorlar Teyibe kasedi cadde sokak dolaşıyorlar, oylarımızı çalıyorlar’ diyordu. Doğru çıktı sözleri. Ve ‘Teyip’ kazandı. Başkanın kulakları çınlasın aradan yıllar geçti, siyaset gelişti, propaganda Teyip’ten Prompter’e evrildi…
 
Prompter, computere bağlı ‘elektronik sufle’ anlamına gelen bir dijital yeteneksizlik uygulaması. Hatasız ve inci gibi konuşmayı sağlayan aygıtın adı. Teklemeyi önleyen bir elektronik düzenek. Hazırlanmış metni okumaya dönük bir hazırcılık ekranı. Gizli ekran. Prompteri iyi kullanmaya idmanlılıktan doğan bir ustalık. Elektronik cihaz mahareti mahkûmluğu.
 
Ama Allah yapısı değil ki kul yapısı. Tam da jest ve mimikler hazırlanmış, ses tonu ayarlanmışken, tam taşı gediğine koyacakken akış donabilir. Slayt makinası arızalanabilir. Böylece aslanlar gibi ezberden neler konuşuyor, ne zeki lider havası ve cakası anlık sönebilir. Durumu toparlayalım derken çarşafa dolaşılabilir. Allah göstermesin gösteri iyi güzel giderken, birden bu suflesi bol teatral gösteri sahneye gömülebilir. Temaşayı pür dikkat izleyenler de işin rengini çakabilir. Podyumda sağ, sol ve ortada kurulmuş prompterler komple arıza verince prometheus replikleri havada donup kalabilir. Yakala yakalayabilirsen.
 
Şimdilik siyasetin Prometheus’u sayılan bile Prompterler bozulduğunda siyasi replikler denizinden bir kelime dahi çalamaz. Yani prompterler biter, program biter. Probagandistin heybeti de heybesine siner. Protiplerin dizleri titrer. Beyinler uyuşur. Yine de milletçe derin uykulardan uyanılmaz…
 
Yedi bölge seksen bir vilayet ve seksen bir milyon şu son günleri seçime endeksli yaşıyor. Millet bir yol ayrımında. Şuyu şeyine, soyu sopuna, geçimi niçine yaslayanların umurunda değil ama memleket cehenneme dönmüş durumda. Her şey can yakıyor, el yakıyor. Sıkıntı büyük ‘Cep delik cepken delik’…
 
Ve bu duruma ince bir ayar gerektiği yönündeki beklenti günden güne ağırlık kazanıyor. Yani genel eğilim değişimden yana. Çünkü kin ve nefret siyaseti de bir yere kadar. Bu tavır kime ne fayda getirdiyse bundan sonrasında getirmeyeceği de malum. Haddi hududu zorlayanlara bile mutlu son getirmeyeceği açık. Ama cehalet güzel şey. Güvenilen ak pak deyip geçilen, o kara cehalet. Son olarak da siyaset literatürüne yılların buzdolabı ve prompterler girdi…
 
Prompterlerde akan konuşmayı kaçıranın hali ile o tip konuşmaları kaçıranların, alkış tutanların, gırla yol verenlerin hali ortada. Her defasında haraç mezat satışları övenler, yılların kazanımlarına yazıktır diyenleri alenen dövenler, dini güncellemek isteyenler, papadan hayır duası bekleyenler, bizi seçin şehit gelmez, işsizlik biter, ekonomi şahlanır benzeri ortaya daha birçok uçuk iddialar atanlara prompterler bile dayanmazdı. Dayanmadı da. Bozuldular. Elin makinası anladı da bir millet anlamadı çevrilen filmleri, oynanan tiyatroyu.
 
Şimdi ‘Teyip Siyaseti’ mucidi başkanın yereline iftariyelik gelenler bu elektronik cihaz vakasında da ‘battı edebiyatı’na girişirler. Girişsinler bakalım ama nafile. Sadece beslemelerin doluştuğu devlet kanalı ve devlet bankaları kredisiyle el değiştirtilen antenler dışında dakika almazlar. İftara topladıkları da zaten memleket batsa bir avuç samanı yanmaz tipte duyargası bozuklar.
 
Ama bir gerçek var ki milletin sadakaya muhtaç edilmişlik hali barizken on binlik mükellef sofralarda oruç bozmaya benzemez, Milletin bu ayarsızlığa bozulması. Acayip bozuk çalar ve ince ayarı çeker. İşte o vakit gelince prompter bozulması solda sıfır kalır…
 
Prompterler bozulunca konuşmasının encamı bozulanlar, endamı düşenler, iç dış diplomasi diplomatlığını da beceremeyince, ayarı da tutturamayınca, yıllardır aranan diploma da bulunamayınca memlekete hafiften bir ince ayar gerekir. İnce ayar çekilir çekilmez de millet huzur bulur.
 
Son söz, ileride asla insan içine çıkamayacaklar, çıkacak yüzü kalmayanlar can havliyle son viraja yaklaşıyor. Hem de artık kim yazdıysa okumalık aziz prompter yanıtlar da hazır; ‘Prompteri unutmuşum. Ben prompteri unutmadım. Prompterin dersini veririm sana…’
 
Teyip’ten Prompter’e gelişen siyaset literatürüne giren protestocu bir replik de şu; “Öğretmen ders verir, ders almaz, haji…”

Hiç yorum yok: