26 Haziran 2018 Salı

KAYGI, GÖRGÜ, SİYASET, SEÇİM, SALTANAT…

 KAYGI, GÖRGÜ, SİYASET, SEÇİM, SALTANAT…        

Seçimlerin bizde yarattığı asıl kaygı görgü ve görmek üzerine sapmaların standart ötesinde gerçekleşmesidir. Genel tanımı itibariyle görgü yaşayarak ve deneyleyerek elde edilen birikimdir,  deneyimdir. Memleketin öteden beri getirdiği temel varlığı ve uyulması gereken saygı ve incelik davranışlarının da toplamıdır. Millet evladının doğuştan edindiği yazılı olmayan terbiye silsilesidir. Görmek ise anlamak, kavramak, sezmek, yargıya varmak ve tanık olduklarına göre değerlendirip seçmektir. Ancak seçimlere bu pencereden hiç bakılmadı. Bakılmıyor…
 
Az veya çok bilinen haliyle son on küsur yılda inceden değiştirilen görgü kuralları maddeler halinde değerlendirilmeden, daha ilkokul hayat bilgisi kitaplarında millet çocuklarına görgü ve görmek bağlamında neler öğretiliyor gözlemlemeden, öğütlenen rol modellere derinliğine bakılmadan yapılacak tüm seçim sonuçları analizi boş olur. Çünkü saltanat kurulduğunda doğanlar ve ilkokula başlayanlar bu gün oy veriyor.
 
Yıllar yılı orantısız zenginleşen sonradan görmüşlerin, on yıllardır her şartta saltanatın ipine tutunanların, caka, gösteriş, şatafat, övünme gibi benzer biçimli yersiz davranışlarını normal sayan bir fakirleştirme, fakirleşme bireylerini saray çevresine ve balkon altına toplaması çok kolay. Onlar ki rüyalarında gördükleri hurafe hikmetliye inananlar, uyanıkken gördükleri halüsinasyonlara tapanlar elbette gizliden gizliye anlaşılan varidatı ve aldırmazlık içeren vaatleri göremezler. Her şeyi çok gördü bu cumhur, hep de görmezden geldi.  Bu kafayla bir daha görür. Bu günden yarına bakalım Cumhurun reisi de kim olacak? Hep birlikte göreceğiz. Bakalım ittifakın kimi, kimi yönetecek…
 
Yeni nesil görgü ve görgü kuralları dersine seçimin gösterdiklerinden başlamak lazım. Seçim bitti. On küsur yıllık saltanat üç beş yıl daha devam edecek gibi. Gerçi seçim öncesi kimyalar iyice bozuldu. Az kalsın uzatmalı oyun ikinci turda bitiyordu. Fizikler inceden inceye yıpranmıştı. Ama birinci etapta iş bağlandı. Her şeye rağmen bu seçimler kutsalı kutsamak nasıl olurmuş bir güzel gösterdi. Gündelik hayat delirmişlikleri ve sonu başından belli çılgınlık nasıl olurmuş bir güzel ortaya serdi. Gece körlüğünden beter görmezlik nasıl para edermiş bir güzel yansıttı. Neymiş muhalefet muhabbetçiliği, muhalefetsiz harcanmışlık nasıl olurmuş bir güzel sandıklara girdi. Güngörmüşlüğün sonradan görme azmışlığı bir güzel oylara tahvil edildi.
 
Safa yatıp insaflı insafsız durum analizleri yapanlara bakıldığında ortalık güllük gülistanlık. Her yan süt liman. Çok yakında da gözlere sokulur. Çuvalla para, çuvalla oy, hazır demokrasi, seçim garantisi seçimler ne kadar güle güle ağlayan insanlar yaratır görülür…
 
Oysa hiç görülmeyenleri de görmek gerekirdi. Görülmedi. Görüldü de görmezden gelindi. Derin krizler yok sayıldı. Yoksulluk kader. Hele memleketin yerkürede gittikçe yalnızlaştırıldığı hepten yok sayıldı. Farkındalık farkı yarattı. Kaşla göz arası moral değerlerin akçalı hesaplarla birlikte sıfırlandığı hiçe sayıldı. Etik değerleri yozlaştıran ve milleti acımasızca kutuplaştıran sandık demokratlarının kandırmaca hareketliliğine kolayca prim tanındı. Oysa dünyada artık kolay para yok...

Hükümranlık bitmediğine göre şimdi on yılların hesabının, biriktikçe biriken hesabın halk oyu ile aklandığı ve yargı önünde asla verilmeyeceğini düşünenler milletin yarısı. Böyle düşünülmesin. Çünkü Milletin diğer yarısı hala ikna edilmemiş halde. Sanki daha bir kamplaşıldı. Üç beş yıl sonra verilmez sanılan hesapların verileceği hesap günleri zamanı da gelir. Alelacele, eceline sandık kahramanlığına soyunmak bir süreliğine çareydi. Bu soyunmalar kangrenleşen aymazlığa asıl deva değil, olmaz. Olamazdı.
 
Belki cam gibi görmemek adına candan olmasa da belli paylaştırmalarla on küsur yıllık savurganlık saltanatına destek sağlanmış, saray rejimi devam ettirilmiş olabilir. Ancak koskoca dünyayı hala herkese eşit paylaştırılamayan hayatlar belirliyor. Sarayları da bu adil olmayan dağıtma modeli yıkıyor.
 
Şimdi sanal söylemler havalarda uçuşurken kendi çapında atıp tutanların suskunluk zamanı. Kendini seçen cumhurdan başkasını görmemek ise sarayın ve yakin çevresinin zımni tavrı. İkide biri cebine indirenlerin çılgın projelerini hemen işleme koymayacakları ise malum durum. Nasılsa artık yeterli zaman var. Belki verilmiş sözler mahalli seçimler öncesine dek tedavülden bile kaldırılabilir.
 
Muhalefetin, ana muhalefetin temel taşları yerli yerine oturtması da kolay. On yılların alışılagelmiş söylemlerini görmezden gelerek aynini yeniymiş ve yeni görülmüş gibi sıralayıp günahtan kurtulmak sevaba geçmek olası. Genel doğruları dillendirmeye devam edenleri, çarpık düzene direnenleri ise görmezden gelip rahatlamak kolay.
 
Bu arada devlet malı ne varsa satılan bir süreçte asla satılamayan, satılsa da alıcısı çıkmaz Türkiye siyaset fabrikası kimleri emekli etmiş görmek lazım. Şimdilik ücretsiz tatile çıkarılanların da görmesi lazım.  Asla sağdan sollanmaz…

Hiç yorum yok: