14 Haziran 2018 Perşembe

İNCE’DEN İZLENİYORUZ, İSTİHBARAT SAĞLAM…

İNCE’DEN İZLENİYORUZ, İSTİHBARAT SAĞLAM…
 
On yıllardır ayni manzara. Durum iktidar aleyhine zuhur ettiğinde resmi özel tüm istihbarat klikleri iktidara hizmet eder. Devlete değil. Hükümete. Bu alışıldık durumu Diyarbakır miting atışmaları açıkça ortaya sergiledi. Demek ki devlet istihbarat kurumları iç dış düşmanları bırakmış mevcuduna rakip cumhurbaşkanı adaylarının mitinglerini izliyor. Mitinglere katılanları da bir bir fişliyor, sarayın liderine raporluyor. Yani takip edildiğimiz acı bir gerçek. İnceden izleniyoruz. Bu durumu teyid eden de bizzat sarayın lideri. İstihbarat sağlam…
 
Dünya her alanda büyük değişimler yaşıyor. Komünistle kapitalist dünyanın geleceği için asgari müşterekte anlaşıp el sıkışabiliyor. Biz hala soğuk savaş döneminin atraksiyonları ile oyalanıyoruz. Millete sizi izliyoruz, izleniyorsunuz korkusu yayıyoruz. Memlekete sizi dinliyoruz, elle tutulur malzeme çıkarıyoruz, vakti gelince hesabını sorarız imajı yayıyoruz.
 
Korku salın, imaj yayın bu normal. Osundan busundan korkan çekilir kenara. Korkmak ayıp değil. Ayıp olan Devlet kurumları, devlet istihbarat kurumları, devletin özel istihbarat sistemlerinin muhalefete karşı birleşmiş olması. Tek parti düzenine hizmete yeltenmesi. Siyaseten taraf olması, taraf tutması. Mevcut iktidarın karşısında ve dışında kim varsa düşman bellemesi. Düşman benimsetilmesi.
 
Evet, İnce’den izleniyoruz, dendiği gibi istihbarat da sağlam yerden. Durum benim mitingim, senin mitingine dönüşmüş, dönüştürülmüş.  Peki, bu atmosferde nasıl kardeş olacağız. Kimi nasıl ayırmayacağız, dışlamayacağız. Nasıl barışacağız. Dostça nasıl kucaklaşacağız. Düşünen yok. Böl, parçala yönet zihniyeti. İstihbaratın açığa düşmesinin peşinden güvenlik güçlerinin tarafgirliğini konuşmaya hiç gerek yok. Hiç değilse onlar alenen. Bunlar ohal bu hal ortamında gizliden gizliye. Sen ben gibi ortalıkta gezerek, bilgi depolayarak. Sonra da jurnallayarak. Ama on yıllardır inceden inceye uygulanan bu model de çökmek üzere.
 
Çöküş veya gerileme başlamış ki son bir hamle ile "Diyarbakır'da miting yaptı. ‘İstihbarat’tan aldığım bilgi, bu mitinge katılanların neredeyse tamamına yakını şuralı, buralı" ifadelerini kullanarak memleketin zayıf karnından yüklenme moduna geçildi.  
 
Yanıtı anında geldi; “İstihbarat sana doğru bilgi vermeye cesaret edememiş, seni kandırmış! Mitinglerime geçmişte size oy vermiş yurttaşlarımız da katılıyor, herkes katılıyor. Bu bilgiyi istihbarat veremez, vermeye cesaret edemez sana, ama ben vereyim.”
 
Atışmalar iyi güzel de perde arkası asıl durum şu; şimdilik miting bazında da olsa iktidara yakın muhafazakar kaleler içeriden fethediliyor.  Sıkıntı bu. Mevcutlarca meydanlar  doldurulamıyor. Kıskançlık hortlaması bir yana acaba taban mı kayıyor endişesi ağır basıyor. Hal böyle olunca devletin tüm kaynaklarını kullanmayı kendine hak gören tek parti zihniyeti devletin tüm unsurlarını lehine hareketklendiriyor. Kullanıyor. En sonunda emir demiri keser hesabı memleketin siyasi literatürüne miting takipçiliği de ekleniyor.
 
Millet zaten onyıllardır fişleniyor, fişlenmiş. Eğer fişlenmediyse siyaseten mitingler bilgi akışını güncelleyen bir toplumsal paylaşım sayılıyor. Ayrıca da miting yasal. Yasal görününümlü en doğal mitingleri bile yasadışılığa itecek raporlarla bir şeylerin provası yapılıyor gibi.
 
Bunu çok iyi öngören 'adamın kralı' ise incelikle noktayı koyuyor; “Mitingime katılanlarla ilgili istihbarattan bilgi almış! İstihbaratın görevi muhalefeti izlemek midir? İstihbaratı siyasi amaçla kullandığın için darbe girişimini Eniştenden öğrenmek zorunda kaldın!”

Bunlara başlıca neden ise oy istihbaratının beklendiği gibi olmaması her halde...

Hiç yorum yok: