11 Haziran 2018 Pazartesi

İNCE HESAP ZAMANI…

İNCE HESAP ZAMANI…

Üç beş gün sonra bayram. Şimdiden kutlu olsun, Millete mutluluk getirsin. Bayramdan sonra ise bıçak sırtı bir seçim. Anketlere bakılırsa Mevcut iktidar Meclis çoğunluğunu baştan yitirmiş. Millet İttifakında şimdiden bayram havası. Sonra ikincisi. İkinci seçimden sonra ise memlekete bir bayram daha. Veya on yıllardır es geçilmiş ‘İnce Hesap Zamanı’.
 
Hesap zamanı ama daha hesaplar cetvellere işlenmeden kapıyı yerel seçimler çalacak. Bir zaman da o afra tafrayla geçecek. İnce hesap yağmuru o seçimlerde de devam edecek. Belki de sağanaktan doluya dönüşecek. Bundan kaçış yok. Haziran seçimlerinin sonucu ne olursa olsun kaçış da yok, hesap vermekten kurtuluş da yok.
 
Yani gelecek on yılın ince hesapların yapıldığı, açık hesapların ortaya döküldüğü ‘İnce Hesap Zamanı’ olması muhtemel…
 
Bir Memleket düşünün ki bir üniversitenin diploma töreninde öğrenciler hep bir ağızdan ‘İzmir Marşı'nı okuduklarında ilgili Bakan salonu terk ediyor. Bakanın bakmayanın, hiç birinin yurtseverlik temalı marşlara ve ‘Mustafa Kemal'in Askerleriyiz” söylenmesine asla ve kata tahammülü yok. Ata’dan emanet koltuklara kurulup, kurulu zemberek gibi ecdada zehir akıtmak niye ki? Niye bu ardına bakmadan mahiyettekilerle kaçış. Niye si de belli, niyetler de açık…
 
Sanki ‘İnce Hesap Zamanı’nın geldiğinin farkına varıldı. Vakti gelince adaletin herkese lazım olacağı anlaşıldı. Envaı çeşit soru beyinleri kemiriyor; İncelikli hesap verilecek mahşer günleri yakınlaşıyor mu yoksa. Yoksa sonuçları bu kadar net tahmin edilen bir seçim süreci yaşamak bozdu mu ayarları. Millete İnce ayar çekildiğinde hangi ideolojiden, hangi siyasi görüşten, hangi partiden olursa olsun, ayni sesten konuşuluyor olması mı bu kaçış tekniğinin uygulanmasına neden. Millet bu kez ince eleyip sık dokuyor da ondan mı bu zirve yapan tedirginlik.
 
En zirvede bile öyle karışıklıklar, öyle akıl karışıklığı yaşanıyor ki; Diyarların adı ötekiyle karıştırılıyor. Günü gelince hesabın ödeneceği akıllara iyice yerleştiğinden graffitilikler sıralanıyor. Örneğin ‘Burada da Ödemiş var mı’ denilebiliyor. Liboşu komünisti birbirine karıştırılıyor. O meşhur ‘sattırmam’ repliği başkalarına mal ediliyor. Devlet malı asma köprüyü özelleştirmeye kalkışanla, yurtseverce karşısına duranı bile kendinden geçirecek biçimde sahte ambians yaratılıyor.  Yıllar öncesinde kendi yönetiminden hatta doğumundan önce açılmış havaalanları, üniversiteler, vurulan yollar, kurulan fabrikalar, atılan köprüler, döşenen raylar, hastaneler, postaneler, ne varsa hepsini biz yaptık denilerek kendilerine mal ediliyor. Hele hele yetmiş beş kişilik sınıflarda okumuşluk, daha doğmamışken kendilerine ve dillerine doladıkları tek parti zihniyetine vakfediliyor.
 
Bu tarihi potlara bakıldığında, mesele metal veya mental yorgunluğa bağlanarak, işin içinden çıkılacak, huzurdan kaçılacak bir mesele değil. Alışıldık vaka değil. Durum vahim. Sanki herkes ‘İnce Hesap Zamanı’nın geldiği farkındalığını yaşıyor. Aşırı stresli ve sıkıntılı durum da ondan sanki. Şaşkınlık da. Dil sürçmeleri de. Çünkü vakit daralıyor.
 
On yıllardır tek başına memleketi yöneten zihniyet, her sıkıştığında halledilemeyen tüm meseleleri, yetmiş seksen yıl önceki hem de dünya savaşları kuşağında olumlu işler gören tek parti yönetimine bağlıyor. Bu da bir nevi hesap vermekten kaçış. Ancak inceden inceye hesap verme günleri kapıda. Kaçış da çıkış da yok.
 
On yıllardır İlericiliği en ilericiliği kimselere bırakmayan ama memleketi iyice gericileştiren, gerileten ve milleti geren iktidarın ‘Artık tamam zamanı’ geldi de geçiyor. Belki de o yüzden baştan ayağa baş gösteren zafiyet. Zaten Saray ittifakı da para etmeyecek bir görüntü sergiliyor. Birbirleriyle atışarak, ortaklığa yakışmaz ibarelerin gırla gittiği bir gidişat. Belki de asıl endişe; on yıllardan sonra demokratik ve devlet kazanımlarını savunanlar kazanacak endişesi. Kazanıp da defterleri açacak, incelikli inceleyecek ve incelikle hesap soracak endişesi.
 
Peki, haziran ve temmuz seçimleri iktidarın da kendini alıştırmaya çalıştığı bu sonuçla tecelli ederse ne olur? Başta o Beştepe Külliyesi denilen o kaçak göçek saray seçimlerin sembolü olur. Birilerinin yıkılışını tesciller. Ve üstün zekâ gençlere laboratuvar olur. Sonrası artık kaç yılda biterse ‘İnce Hesap Zamanı’
 
Olur mu? Olur İnşaallah…

Hiç yorum yok: