22 Haziran 2018 Cuma

İZMİR GELİNCİK TARLASI…

İZMİR GELİNCİK TARLASI…
 
Dün İzmir'in denizi de, dağları da gelincik tarlasına döndü. Yani gavur İzmir totaliter rejim dayatmasına ve uydurma sisteme tepkisini verdi. Modern bir kent ve kentli olmanın gereğini dünya âleme gösterdi. Keyfiyetin egemenliğini resmen denize döktü. Yani İzmir, gavur İzmir bir kez daha yaptı yapacağını…
 
Deyim yerindeyse İzmir kimin izinden gittiğini tüm memlekete bir kez daha aşıladı. Aşılamaz denilen rekorların da bir bir kırılmasına geldi sıra. Millet memleket aşkının eveleme geveleme siyasetini yerlere serilebileceğini de bir güzel gösterdi. Bundan sonrası milletin izniyle memleketi inceden dizayn etme dönemi.
 
Ey gavur İzmir birilerine durduk yerde akıl vaziyet tutuşması yaşattın. Günahın çok. Sevabın alası da ise sikkenin ayarının bozulduğunu en yürekli biçimde haykırdığın için. Küresel siyaset heveslisi küp kafalılar, patates akıllılar tam anlayamaz ama ders verdin. Tek ses tek yürek ‘hükümet düşer, iktidar gider’ realitesini beyinlere kazıdın. Milleti ve memleketi yeni bir fasılın beklediğini denizden ve karadan açıkça hissettirdin. Koz, poz, sert tavır, yandan atıp tutmalar, kaçak göçek ağız dalaşlarıyla bir yere varılmayacağını da açıkça tescilledin.
 
Elbette mitingler gelir geçer, seçimler geçip gider. Sonuç ne olursa olsun bundan sonra İzmir'in dağlarına dağılan o saklanamaz korku, en uç noktalara dek ulaşacaktır. On yıllardır yürütülen siyaset işte o korkuyla hüsrana uğrayacaktır.
 
Çünkü İzmir dünya değişirken, katı durağanlaşmaya hep karşı durmuş, en incelikli yanıtı vermiştir. Verir. Verdi de. En son tek Adam kültünü Gündoğan’da paramparça etti. Artık parametreler tersine düzüne işlemeye başlayacak. Yani gavur İzmir gölge kapmaca siyasetini üç milyon nefer ile denize hapsetti. O mahşeri kalabalık İnce’den bir türkü tutturdu. Nameler çok uzaktan duyuldu ve mesaj okundu.
 
Can dayanmaz o türkülerle beslenen tılsımlı gün batımlarına. Ezelden ebede marşlar göğe asılı kalır. Tüm iddialara rağmen ömür törpüsü yılların bitmesine ramak kaldığında bir kez daha o anlar yaşanır. Şimdilik iktidar sınıfta kaldı. İşte son durum budur.
 
Sinir otu yutanlar anlayamazlar ‘İzmir'in dağlarında çiçekler açar’  cümlesinin manasını. Sarayın maiyetine katmerli başkaldırışın gerekliliğini. Ama İzmir bilir, İzmirliler bilir, Karşıyakalılar anlar ve uygular. Çünkü memleketi buhran basınca İzmir milleti ilk kurşunu atandır. İsyan kıvılcımını çakandır. Hele devlet batmış, yük ağır, yol tehlikeli ve deniz bitmiş ise gavur İzmir memleketi ayakta tutmak için kordon boyunda birleşendir. Vakti zamanı gelince denizle bütünleşir ve ulus devletin varlığını cümle aleme haykırır.
 
Tıpkı tarihe altın harflerle geçen geçmiş günlerdeki gibi. Bu gün de muhalefet olmanın gereğini, muhalif fikrin güzelliğini gösterdiği,  adalet arayışının çelik zırhını kuşandığı, iktidar kurgusunu kuruttuğu gibi.
 
Çankaya yolunda İzmir'in dağları da denizi de, gelincik tarlası. Ankara İstanbul yol gözlüyor...
 
Başta ‘İnce Dayı’ olmak üzere Millete memlekete hakkını helal et gavur İzmir…

Hiç yorum yok: