29 Haziran 2017 Perşembe

KONSTANTİNİ MİNİ

KONSTANTİNİ MİNİ
 
 
Konstantiniye’de Pera’ya siniyor sünepe güneş
Pervasızca Sarayburnu’ndan rıhtımlara.
Palas ta ise parçalı güneş tutulması.
Işık kıran isli camın ardında tutuklandım
Güneş tutulmasının hemen ardından yolculandım.
Çarşamba pazarında öğleden sonra eğitsel kol çalışması
attığın al gülleler ellerimi yakıyor Aksaraylı
cam kavanozda gonca gül sanmıştım
pelesenk niyal güldüğünde pek yanıldım.
Hiçe inmiş farkında olmadım tüm kaygılar
yağmurlar gözden uzakları dövüyorken
sapı kırık şemsiyenin alında yeşilinde hasretle kavruldum.
Bir kez olsun gelmedin gelemezdin de
bile bile her avanak ıslatanda yolunu gözledim.
Korunmasız bir yol kenarı kuyusunda soluklandım
çıkrığa asılı kovasındaki yıldızları avuçladım
hangi ipe tutunduğumu bilmeden serinledim.
Serde varmış demek ki
çıktım doksan dokuz bela kapısına.
Güneşe bakarak yön tayin edip aranmadan
sağa sola sapmadan hiç şaşırmadan
tam da taş baskı e tipi manuel günleriydi.
Her yöneltide ayni yükselti aynalı pazar
Pera nın kıyıcığında gülşen, lalezar azar azar
ve en geniş bulvar toz duman yürüdüm.
Dere tepe bulutlarla oltasız baltasız ilahsız yarıştım.
Bananeciler ve bahanecilerle iliklerime kadar kapıştım.
Bulduklarımızla yetinirdik günleriydi ayrıca
plastik yuvarlağa tekmeyi bastım yumruğu çaktım.
Konstantiniye mini bir mezar
kardeşlerime vasiyetim var
başkasının ayıbına dönüp de bakmasınlar.
Bakmayın asla aslanlar.
Aykırı da bendim ayıp da, kayıp da.
İşte kitaplarım
zamanına göre cilalı afili kayıtlar
kayda değer bulduklarınızla topraklayın çıplak bedenimi.
Uzadıkça sivrilir silinir boş sözler yitikler değerlenir
kuşandığım hayatı düz sandım.
Çetrefilliymiş çetinmiş doğan belaymış çok yanıldım.
Ayrıca intikam ipine tutunacağınıza hemen kesin ilişkinizi
kestirin atın ana günahlarınızı
kapatın kara kaplıyı.
Ben Konstantiniye’nin albenisine kapıldım
Pera da yankılanan şuh kahkahalarına aldandım.
Pera’nın pervazına kimler dayanmış topunu bilirim
Palasına dadanmışları da pılısından pırtısından.
Vazgeçseydim hiç demedim güzün hüzün vurduğunda
avizeler sallandığında vız gelir hırs geçer sandım.
Meğer kendimi kaptırdığım eşsiz manzara hepten sahteymiş.
Ağzım kavruluyor gül rengi demir lokumlardan
tutuk güneşli bir alacada yakalandım.
Yakamda mini bir desen
garip bir yolcu olarak ismen
Pera da Konstantiniye’de
Ağır cezada yargılandım.
Aksaraylım şahsıma kesilen Konstantiniye’de mini müebbet
Pera da idam…

Hiç yorum yok: