22 Haziran 2017 Perşembe

“HOMO LUMPENS”…

“HOMO LUMPENS”…
 
Bir başka bilimsel yozlaşma, kültürel küreselleşme, reyonudur; homo erectus ile başlayan diklenme. Evrim dışı simaları tıpa tıp tam benzerlik yüzünden iyice kızdıran bir akrabalıkla sürer gelişme. Asla durmaz. Ve evrim; homo ergaster, homo faber, homo yeti, homo sapiens, homo ludens gibi türevler ile ürer. Bu evrimleşmiş kronoloji ve resimsel çizelge aslında alan satan diyarında satışa gelmektir. Akıl komasına girmektir. Derslik bir konudur bu envai çeşit biçimlenme. Ancak homologlarca her devirde var olan ve evrimleşmeyen, hep ayni kalan ‘homo lumpensler’ unutulmuştur maalesef. Sonucu bu günkü cehennemsi dünya. Bu ayıbı kapamak da yine bir garip bencileyine düşmüştür… 
 
Geleceğin prototipleri tartışmasız başka formatta dağılacak düzlenmiş doğaya. Ancak şimdilik bilinmez nedendir bu gün artan boyutta ve asla yetmez dozda homo lumpensleri denkliyor zaman. Dünyayı da dengeyi de iyilik, doğruluk, güzellik adına bozan tek yönlü alışkanlıklar kıvamında bir homo lumpenslik yayılıyor etrafa. Hem de bu salgıdan ve salgından yeni dersler çıkarılması gereğini de güncelleyerek. 
 
Homo lumpensler güncel hayata yepyeni vaatler ve sürprizlerle sirayet edince felekten bir gün dahi çalmak iyice zorlaşır. Sadece onlar çalarlar ve söylerler. Doğuştan öyle bir hakka sahiptirler sanki. İtini bitini, mitini, hitini, kültünü ve kültürünü itinayla yaşamsal yanılsamanın merkezini oturturlar. İlk fırsatta oyalar foyalar meydana çıkar ama hiç aldırmazlar. Kara çuhadan kamplarında kramp derdinden bocalayan kutsal insan düzenini sahneye koyarlar. 
 
Homo lumpenslik öyle bir yere odaklanır ki prenslik ve prenseslik iflah etmez artık. Krala sultana layıktır savlamak ve sayıklamak. Ama unutulur hep, aşırı ve aşılı göçler melezleri, melezler mezbelelik ve kültürel kimlik arayışlarını doğurur. Güçler dengesi bozulunca da bu kısır doğurganlık homologlar tarafından verilen derslere konu olur. Eni konu, yeni boyu homo lumpenslerin etrafında kümelendikçe de kim efendi kim elendi birbirine karışır. Hatta felsefeyle flörtleşme bile daima kötülenir. Sorgulamayan bir toplumsal bellek kusursuzluğuna tapınılır. Sayılı saygılı kurgusu kusurlu yerelleşmenin bir adım ötesidir. Yağlı ballı yerleşkenin de çok adım gerisidir. Bir batında iki buton basılı doğumdur hayhuyla karşılanan. Homologlarca tasdiklenmemiş olsa da bir doğumludur homo lumpensler. Yani ağırlığını hissettirmeyecek bir küresel çark hafifiliğidir özlenen. Özünde imalı dersler çıkarılacak taş baskı ağırlığını da taşısa da homo lumpenslik, homo ludenslerden daha ağır basar. Onlar hem iyi kötü oyuncudurlar hem her şey.
 
Homo lumpensler sayesinde bir gösteri memleketine dönüşen memleketler asla tarihsel gerçekliğe direnemezler. Yıkılırlar. Kendi tarihsel gerçekleriyle dahi yüzleşemezler. Hayatın doğrusuna ters ilerleme, ilerlemesine geri bir yenilenme izlerler her fasılda. Kara vicdanlı damgasını vururlar her yere. Her güne. 
 
Korku kültürü egemenliğinde kültürel emperyalizmin arabesk ortamında homo lumpensler küresel dizaynın dışında kalanları da acayip eleştirirler. Resmen mala mülke oynarlar. Yalan anlatımlarla ve dolan analizlerle etekleri zil çalan bir kutsallığa taşınırlar. Homolog dersleri bile yetmez bunca absürtlüğe. Yerleştikçe yerleşirler.
 
Homo lumpensler aslında küreselleşmenin sonu geldikçe üreyen akışkanlar ve maddesizlerdir. Nedir ne değildir bir yana çok üreyenlerdir. Öyle ki hayatın anlamı sorgulanır hale geldikçe, sorgulamalar suç haline getirildikçe Homo lumpensler üreyerek güçlenir. Güçlendirilir. Çünkü iktidarın ideolojik eleştirisi hiç yapılmadan sadece performansa bağlanır homo lumpens uyanıklık. Geriye doğru çekiliriz olur biter denenmez. Hiç yapılmayacak olan fenni olmayan performanslar önemsenir. 
 
Öne arkaya devrilerek homo lumpensler kalıplanırlar. Zaten her dönem itibariyle girdiği kalıbın modern halidirler. Veya öyle görüntü veren kara hayaletlerdir. Zarar ziyan düşünmeden zamanı ve mekânları tüketmek maksatlı lumpensleşirler. Homo lumpensleşirler. Topu da vaktinde bir adım öne çıkmaktan çekinen çirozlar, çelimsizlerdir. 
 
Bu homo lumpensler imaj yaşamlardan esinlenerek gözle görülür biçimde parıltıyı pırıltıyı sarı metallerde ve küfede hafif pahada ağır metalarda ararlar. Bu kafayı bulma metoduyla arzular daha da kızgınlaşır. İsyanlar prangalanır. Kısır döngü cemaatleşir. Ve homo lumpenslere gün doğar. Komodin derslere de at gözlüğü takmış homologlar girer. Ve dünyanın tüm otoriteleri otoriterleri ile dayanışma başlar. Ağzına kırılsa bu düzen böyle regüledir. Tırısa geçerler anında kırmızı kurdelede foto finişe tabi tutulurlar. Artık kim kime ne kadar geçmiş ise yarış onundur.  Sanki ölümcül bir araba maraba yarışıdır homo lumpenslik. Ve dahi salgındır ve bulaşıcıdır ve daha başlangıçtır. 
 
Şimdi hayatlarına işlemiş homo lumpenslikle ilahi gaza ve billahi gazaba yükselişe hiçbir homo külliyatı mani olamaz. Homologlar diyalog kuramaz. Monologla yetinir ahali. Profil düşer, protokol düşer asla itiraf edilemez saklanan sırlar. Var oluşun temeli inceden sarsılır. Daha nice sarsıntılar yaşar ama hiç değişmez macera. Hep ayni mavra ayni manevra. Hassas yaratıcı pozisyonu bile geriler, geriletilir, gericileştirilir. Hep bir başka küresel kültürleşmeye çanak tutar homo lumpensler.  
 
Asi ve asil sayılanlar bir kenara kalır, çok şey tüpü küpü homo lumpenslerin emrine girer. Bilimsellik, ilmiyet, emniyet, cemiyet, aşk meşk, kara sevda, cinsellik, yokluk varlık, otorite, iktidar, para pul, parite, politika, gazete daha neler de neler homo lumpenslerin emri havalesine yazılır. Irk, dil, din, insiyet,  cinsiyet, mezhep, meşrep bile. Velhasıl tamlanan omurgasız hayatlardır homo lumpens sürümleri. 
 
Homologların derslerinde geçer; homo türdeşlerin tamamından daha tehlikelisidir, bir başına buyruk homo lumpens…

Hiç yorum yok: