24 Haziran 2017 Cumartesi

ADALET BAYRAMI GECİKİNCE…
 
Bu bayram sadece aç bilaçların ve zeytin gözlü rengârenk çocukların bayramı kutlu olsun…
 
Memleket öz, özgürlük, bağımsızlık, tam bağımsızlık yolunda tökezleyince Adalet de iç edilir, geciktirilir. Gecikmenin yanı sıra geleneksel resmigeçit yokluğundaadalet yolculuğu da bayrama denk düşer. Ve her bayram sanki hiç biçare atmosferde geçmemiş gibi havalanılır. Anlaşılanbu bayram da mutlaka beterin beteri geçer. Ve Adalet beklentisi ile yoğurulan bu bayram da nafile bayramlar noktasına evrilir… 
 
Zaten Adaleti olmayan birdünyada kafesteki kuşun hayatı aşkla söylenen bir özgürlük şarkısı kadardır. Yani ne kadar izin verildiğine bağlıdır nefes ve ritim. Onca örselenmeye karşın hayata dair ne varsa Adaletli bir şekilde daima özgürlük dürtüsünü tetikler.  Özgürlük hevesiyle adaletsizliğin kıyametine direnilir. Direnildikçe de özgürlük kıymetlenir. Gördükleri,yedikleri,içtikleri zehir mi zehirbir kıta. Katran zihinler kafesi yoklarlar korkmadan. Özgür kuşlar kafesten dünyayı ipe dizerler. Kafesin kapısı gün olur açılır imanıyla bol bol kanat çırparlar. Hazır olmak gerek gökyüzüne,maviye idesiyleçarpar minik kalpleri
 
Birmemlekette tam bağımsızlık, bağımsızlık, özgürlük, öz denilince suç sayılıyorsa ve adalet işlemiyorsa bayram gelmiş seyran gitmiş kime ne. Bayram dört duvar ve tel kafeslere de gelecek mi?İşler adaletle görülecek mi? Budur işte asıl bayram arifesi.
 
Akvaryumdaki süs balığının tüm dünyası kendisine şaşkın şaşkın bakan iki gözdür. Masum değilim mercekli cinali bakışları. Balığın iç dünyası bellidir dış dünyası ise işte o kadardır. İki göz bebeği ile sınırlı bir dünya. Ölü bir balığa dönüşmeden önceki an ise hep ertelenmiştir. Süs balığı olmanın süsü püsü, sus pus olmakla özdeşleştirilince akvaryumlardadar gelir. Darlanma memleketi kuşatır. Onca akvaryum balığına bayram varmış, seyran gelmiş. Helehele onca bunca harçlık dağıtılırmış güzelliğinden kim haberli. Kim kibirli ise onlar..
 
Evet Adalet bayramı gecikmiştir. Peki,suçu günahı olmayan ses balıkları adaletsizce niçin üveyleştirilir. Neden güveyler beyleştirilir. Hiç sorgulanmaz. Öz bile üveyleşir çünkü onlar özgürlüğü arayan küçük kara bir balık olarak okyanusa ulaşmak gayesiyle ses verirler. Birleşirler irileşirler ve yunustan balinaya devrilip yutulmazlaşırlar. Hepsinin temel derdi Adalet okyanusuna varmaktır. Mesele adaletli dünyalara özgürce açılmaktır. Onların derdi geciken Adalet bayramıdır.  Verenkleri deniz mavisi,okyanus lacisidir.
 
İşteo kadar böbürlenildiği halde memlekette özgürlük, bağımsızlık, tam bağımsızlık olmayınca öz incinir. Herçocuk hiç de yaşamaması gerekenleri yaşar. Adaletsizliğin adası dolar ve her çocuk ruhu içlenir. İçdünyasında ne tutukluluklar ne tutkular yaşar en akıcıen acılı. Tutanaklara geçer özlemleriAmaher devirde kuşun şarkısı ölü balığın hafızasıdır önlerine koyulan. Sabıların özüne özüne vuran ise incinmişliktirVe sabır. İncinir anasıbabası kafeslenmiş inci bebelerde. Çelinir ebeveynlerce kara akvaryumlara salınmış her çocuk aklı. Oysa her çocukana karnından çıkan da ilk nefeste özgürlüğüsavunmuştur.Ağlar güler arası haykırışla işte bu unutulmuştur.
 
Daha çok bayramlar gelir geçer. Ne yazık ki her bayram ömrü çökerten duygusallıkla yutkunulur. Ancak hiç bir çocuk ak kara mağaralarda mağ tabaka tutulduğunu hiç unutmaz. Öylebayramlar vardır ki aile hayallerini de derin karanlığa hapseder.  Tarihe gömer. Özgür, bağımsız, tam bağımsızlıkreklamlarıözü gözü aldar. HerkesiyaniAncaktekli vagonda tuhaf maceraçılgınlığıgeç anlaşılır. Adalet bayramı da bu yüzden geciktikçe gecikir.
 
Bu arastadaözlenenhep oyun treni değil Adalet trenidir. Hasarlı hasarsız anlatılmayan anılar cehenneme dönüştürür tüm küçükdünyalarıda.Meteoryağmurları ileyıkanır saf düşler. Anlatılar ve anılar bolluğunda ne dalgalanmalar estirilir hoyratça. Ne rüzgârlar sallandırılır al bayraklarda.Ne zeytin dalları kesilir beton bayramlarında. Hepsigeçmişi perdeler, hepsi geleceği karartır.
 
Yarınkaranlıktan griye hafif aktarımlı günlerde tek bir anın veya anımsanması zor bir günün anısına hiç affedilmezdünya yükü adalet düşmanlaşması. Kafesçiler ve akvaryumcular affedilemez bayram seyran babında. Zaten dünyahep bayram değil midironlara. Bayramolmasınabayram ama affetmekkime mahsustur o da belli değil mi?Yani özgürlük,bağımsızlık,tam bağımsızlık engellileri ve durduk yerde adaleti buharlaştıranlar ile özgürleşmeyi engelleyenlerbilinmez de affedilecekmi ki? Bilinen bir şey varsa yarını iple çekenler takımı güçlendikçe adalet bayramı geciktirilir. 
 
Varlık darlık çakışmasında hele heleAdalet Bayramı gecikirse hiçbir bayram iflah etmez. Parçalanmışbir kafes veya tuzla buz olmuş bir akvaryum artığıdırgece ile gelen,gündüz ile giden. Ve hep gelenler gideni aratır. Gelen bayram da gideni.Böyle işler akortsuz kanun. Çal kanunum çal. Bayram seyran hiç farketmez, üç beş gün mola çabuk geçer.Adalet Bayramı da hiç gelmez. Gelmez ise eğer akvaryum varlığı kafes çarlığıherkeste nefes darlığı yaratır. Patlar ciğerler…
 
Peki, bayramlar niye ve kime var?  Garip gurabaya, aç bilaça ve çocuklara. O yüzden bu bayram sadece garip gurabanın, aç bilaçların ve zeytin gözlü rengârenk çocukların bayramı kutlu olsun…

Hiç yorum yok: