8 Haziran 2017 Perşembe

KATAR; ASIL HEDEF BİZİZ?

KATAR; ASIL HEDEF BİZİZ?
 
Şu koca memleket, nüfusu kendi resmi işsizleri kadar bile olmayan bir minik ülkecik derdine düştü, düşürüldü. Coğrafyadaki politik ve ekonomik tercihlerin yanlışlığı ve bunalımı yine baş ağrıtacak gibi görünüyor. Memlekette masaya yatırılması gereken sayısız sorun varken aniden temel mesele bu oldu. Nedenleri hiç tartışılmadan Meclisin bakar kör aritmetik gücüyle askeri boyutta taraf olmaya da bahane hazırlandı; Asıl hedef biziz…
 
Koca memleketin idarecileri yaşlı dünyanın başına dert olacak bir krize ve direnilirse gelişecek bir kaosa arkasını önünü hiç düşünmeden atarlanıyor, katarlanıyor. Diplomatik ilişki kesme tuzağı ile baş gösteren bu köşe kapmaca Orta Doğu’da yaşanacak yeni bir kâbusu ve karabasanları da peydahlıyor. Ve mesele askeri platforma doğru da evrilebilir. 
 
Şu fakir memlekette her dert unutturulmuş, gittikçe artan problemler halledilmiş veya ötelemişçesine siyasetin ve ekonominin birinci gündemi bu el kadar ülkecik olmuş. Varsa yoksa bu körfez emirliğinin yaptıkları veya varsayılanlar. Teröre destek verdiği iddiaları falan feşmekan. Ve koca memleketin asri lideri yine alışıldık kanka edebiyatıyla, aslı ara sıcak ve ana sıcak mali akışkanlık donacak dondurulacak endişesiyle tüm şimşekleri üstleniyor. Kıtır kıtır dolar kesen bu körfez zengini, belki de dünyanın en zengini yarımada üslerine 300 den 3000 e varan Vatan evladı desteği tezkerelendiriliyor. Milletin  hapsedileceği milli bir lükse yeniden kapı aralanıyor. 
 
Şimdilik tebaayı ayni çizgiye çekmek için Arabın araba arka çıkmadığı bu melun arenada sen ne arıyorsun diye sorarlar adamayı hiç düşünmeden senaryosu zayıf katkı veriliyor. Ucuz filmlere rol model olacak düzeyde gladyatörleşiliyor. Garip garantörlüğün tek nedeni Emirin sadece şu koca memleketin beş paraya aldığı kurum ve kuruluşlar değil elbette.
 
Garantörlüğe sebep onlarca peşkeşin yanı sıra katırcı yükü katarların, karanlık katar katar sevkiyatın şu koca memlekette kaynak dışı akışkanlığı şekerlendirmesi de var. Emirin petrol ve doğal gaz zengini olma arsızlığıyla kıçı kırıklığına aldırmadan şu koca memlekette yirmi milyar doları geçen yatırımı olduğu için bu sahiplenme. Mazlum modu hemen devreye sokuldu. Sokuldu çünkü giren çıkan az da olsa, çok da olsa kara düzen böyle kurulmuş ve işliyordu. Şimdi sekterlenecek. Emir sanki biraz da o yüzden destekleniyor. Emirin şerh düşülmek kaydıyla hakkı da var gibi. Onca derin ortaklı yatırım yapmış. Sanki şeyh babasının hayrına ama elbirliğince din iman, Allah mezhep, para pul bağlamında millet öyle bir işleniyor ki emir ve havalesine kısa sürede katar katar destek verilir.
 
Bilinen gerçek Ortaoğu’da acımasız ambargolar ve sıcak savaşlar dönemini isteyenler daima çokuluslu petrol şirketleri, uluslararası doğalgaz şirketleri ve silah tüccarı teknoloji dünyasıdır. Ve bu dünyaların emrindeki liderler ve ülkeleridir. Bu koalisyon en umulmadık anda en kankaları bile kanlı bıçaklı ederler. İşlerine bakarlar. Bu kalıbına bakmadan dünya sermayesine birikim aktaran Emirin ve emirliğinin de sonu geldi, düğmeye basıldı. Çapına aldırmadan çalım satanlar ise başka bir düğme meselesi. Dünyanın jandarmalığına ve jandarklığına soyunanlardan hemen herkesin işine gelecek bir tezgah bu. İşte bu tezgah sahneleniyor körfezde. Bu körfez ayılanmaları ve dayılanmalarıyla kaç ülke haritadan silindi, kaç lider silindir gibi ezildi tarihi daha çok taze.
 
Zaten Dünyada güvensizlik değil, bir dümensizlik bunalımı yaşanıyor. Dümen şaşkınların ve şarlatanların eline geçmiş bir kere. Dur durak yok, uğursuzluk katar katar dümeni bol ülkelere kadar ulaşıyor. Dümeni bol ülkelerde sırasıyla buharlaşıyor. 
 
Şu koca memleket son yıllardaki Ortadoğu kazanında canı yanmış veya yanmamış mülteci akınlarıyla fethedilmiş durumda. Şimdilik dört milyonu geçen savaş kaçkını ödlek, mülteci pozunda oraya buraya saçılmış fethi yasallaştırıyor. Memleket misafir ev sahibi aldırmadan park bahçe, nargile tüttüren, aklınca keyfeden bir Arap nüfusa sahip. Bu tabansız tebaanın şu fakir memlekete maliyeti kimseden zırnık koparamadan yirmi beş milyar dolar. Belki de çok üzerinde ama söylenmiyor, saklanıyor. İşte şu fakir memlekette anca kayıt dışı kaçak Arap nüfusu kadar bir nüfusa sahip ülkecik Ortadoğu bataklığının istenmez aktörü durumuna düştü. Büyük sermaye Emiri devirmek ve zenginliğe konmak maksatlı bir senaryoyu oyuna sürdü. Kast sistemi astına kastına bakılmadan bir bir belirleniyor. Ben de varım diyenler usta çalımlarla rol çalıyor. Emirin ve emirliğin şeyhler uçurumunda suçu vardır yoktur bilinmez ama şu fakir ülkede katar katar yaptıklarına ettiklerine bakıldığında bir dur deme gereği de hasıl olmuş gibi sanki. Ruhsatı icazeti verene de vermeyene de dur vakti aslında.
 
Ortadoğu’da sular bulanıktı daha da bulandırıldı.  Görülen o ki bundan böyle Emir demiri kesemeyecek, para gücüyle de kestiremeyecek. Küresel sermaye her zamanki Arap uşakları vasıtasıyla zenginliğini hesapsız kitapsız saçıp savuran Emir'i de, Emirin kestiremeyeceği biçimde emirliğini de köşeye sıkıştırdı. Peki, Emir ne yapacak başta çok para akıtacak. Katar katar dolar dağıtacak. Sonuçta elbette büyük sermayenin emrine girecek. Arap baharı yalanında isyana kalkışıp iç edilen linç edilen liderler gibi katar katar zenginliği kolayca bırakamayacak. Veya egemen güçler hiçbir çözüme yanaşmayıp hamutuyla götürmek için oraya da bir kukla lider ve dinci idareciler atayacak. Her hâlükârda mesele hallolacak ve zenginlik katarları uhulet ve suhuletle sömüren dünyanın olacak. 
 
Yani dünya kamuoyunu ürkütmeden körfez zenginliklerinden kurguladıkları ve kurtardıkları ölçüsünde daha güzel ve daha rahat nasiplenecekler. Katur kutur o yola girmişlik var. Şu fakir memleket açısından sev sevme ortada bir gelir gider sorunsalı var. Gider gelir sarmalı var. Evir çevir sallaması var. Bu sorunun da gelip şu fakir memleketi ırgalaması da işte bu yüzden.
 
Şeyhi peyki batasıca bir din ile dinci düzenin şu koca memlekete malik kılınmasının ıstırabıdır tüm yaşanan. Ve dahi yaşanacak olanlar. Şimdilik arka çıkmaktır, zırhtır, zırhlamak ve zırlamaktır öncelenen. Bu avam avangartlığı ileride milli utanca dönüşecek avantalarla avantürlüğe sarkarsa iş kötü. 
 
Üstüne bir de milli şuur kaybı yaratırsa işte o daha kötü…

Hiç yorum yok: