KÖRLÜK DE KESMEZ ADALET TOMURCUKLANIR…
Ne yapsanız, ne kadar Adalet memleketin temel taşıdır deseniz, Adalet için yürüseniz de olmuyor. Kör zihniyet duyarlığını yitirmiş. Duymuyor. Zira körleme umursamazlık metropollerden dışarı kaçmış köy kent yayılıyor. Bu yaygıda kapsama alanı geniş, algılama oranı düşük yerlerde katı bir umutsuzluk katmerleniyor. Baştan ayağa kaygı, utanç, körlük ve geçici körlük bulaşmış halde ama halden memnuniyet demlendiriliyor. Dört bir yanda susku tiyatrolanıyor. Ancak körlük de kesmez Adalet yeniden tomurcuklanır…
Elbette bir yılgınlık ve yorgunluk baş gösteriyor. Olsun varsın durmak yok yola devam. Yola devam çünkü büyük kentlerde artık körebe oynanacak bir körlük kalmadı. Büyük ama yıkıcı talanın sürdüğü tüm kentlerde körlük yok. Hatta halkta aylak ve arsız, bedavadan aylıkçı kesimler, maaşa bağlanmış şuuru şuruplanmışlar hariç toptan bir uyanış söz konusu. Çok geç kalınmış olsa da maddi manevi çöküş, soyup soğana çevrilmek körlüğü de terbiye etmiş gibi. Ne sunulsa artık kesmiyor. On milyonlarca öngörü sahibi bakar körlere rağmen insan onuruna yakışır ve Adalet ölçeğinde bir hayat sürme doğrultusunda gözlerini açmış görünüyor. Ve sırasını bekliyor. Fırsatlar buldukça da direniyor. Direndikçe de yürüyor.
Körlük bezirganları korkunç ve daha da ağırlaşan şartlarda alt nüfus katmanlarında diktasını hala dikte ediyor. Bir süre daha sabredilebilir bir körleşme dayatılıyor. Ancak iş metazori ve temel değerlerin iyice tıraşlanmasına dayanınca, işin hangi nihai noktaya evrileceği, nereye vardırılmak istendiği de açıkça görülüyor. Körü körüne körük çekmek, körüklemek de artık bu görüyü erteleyemez. Eğer yıkım açık seçik anlaşılırsa veya anlatılırsa vurulu zincirler de kırılır. Bu körlük elbette ebediyen sürecek değil.
Öyle ki körlüğün hayli uzun sürdüğü bile düşünülebilir. Müzmin körlük mümin katmanı ve müzelik ideyle bir süre daha gider. Kendini kaybetme aşamasındaki körü körüne bağlılık, kös kös kabullenmek ve hiç yere adanmışlık da bir sona kadar.
Toplumsal zaruretler açısından bakıldığında bu körlük ve körleşme geçicidir. Gelip geçicidir çünkü körü körüne itaat ve körü körüne feda olunan kör ve sahte inanç da geçerliliğini yitirmek üzeredir. Büyük kentlerde kıpraşan öfke ve gözlerin açılması kara bağlı kafaların bile dost düşman ayrımında zorlanacağının açık delilidir. Yani körleştirici şahsi beğeniler bir yana bırakıldığında, dili lal, aklı rehin, tavrı tutuk ve kör bakışlı vaziyetin yediden yetmişe eziyet getirdiği görülecektir.
Üstelik zemin zümreye zerre Adalet olmadığı da aleni. Borç alacak hanesindeki rakamlar feci. Ferfecir okuyan gözlerdeki dışa vuran gerçekler acı. Veliler batağında kör velilerle yarenlik edilen yol zifiri karanlığa uzuyor ki çok fena. Adaletle hükmetmeyenler için de fena çünkü kör karanlığı en iyi körler bilir. Yani körlük de kesmez Adalet tomruk beyinlilere rağmen yeniden tomurcuklanır…
İşteo kör karanlıktır ki dayanılmaz boyutta ağırlığını koymuş güncelere. Etkisi tepkisi bir yana, körleşmeyi bile tedavi eder yakında. Kör kapılar açıldığında, kör kuyular tıkandığında, kör kurşunlar toprağa gömüldüğünde özellikle sahil boyu ve büyük kentlerde çehreler değişti, değişir. Değişiyor. Kör bakan gözlere, körümsülere el verildiğinde onlarda görür hale gelir. Bu gelişme bilgece memleketin her hücresine düzenli kortejlerin öncülüğünde ilerler. Küllerinden doğuş yeniden güncellenir.
On yıllarca bağlanan, dağlanan gözler, körleştirilen körler zamanla dağın ardını da görebilecek hisleri ve direnci geliştirirler. Değişerek içlerindeki köreltilen umudu hep büyütürler. İşte ondan sonrası umuda anıt, kara düzene yanıt, kör gözlerin yaşamın planlayıcısı olma rolüne uyanmasıdır. Bu duyarsızlık ve umursamazlık da bir yere kadar. Uyartı ve uyanış başlamıştır. Sosyal körlük geçicidir. Sadece gelip geçici görme kaybıdır o kadar. Siyasi körlüktür canlar yakan.
Bel bağlanan körlük de kesmez Adalet yeniden tomurcuklanır ve kör siyasetçileri…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder