27 Mayıs 2017 Cumartesi

TABELA SİYASETİ


 
Memlekette taş baskı tabelalarla süslenmiş, hatır gönül ilişkileri ile düzenlenmiş bir politika ve cılkı çıkmış bir politikacılık hüküm sürüyor. Dünyada da böyle…
 
Hani neredeyse bir zamanların ağır kusurlularına katran karası ve tavuk tüyüne bulanan tipten bir atmosfer söz konusu. Sadece tabelacı türünden politikacıların hükümranlığı prim yapıyor.  Topluma sudan ucuz sayılacak bir politika nakkaşlığı nakşediliyor. Bu çok sıradan siyaset yüzünden de bütün platformlara eti budu belli bir gerileyiş hâkim. Politika kazanına savrulmuş tüm figürler etik yangından islenmiş. İstimlenmiş. Vazgeçilemeyen ise vibrasyonu sağlam bedeni çürük bir siyaset dükkânı istismarcılığı. Tüm partiler zarara kapı aralamış dükkân vaziyetinde tabela asmış, part part sürünüyorlar.
 
Geleceğe dönük düşünün diyen de, düşünen de yok. Varsa yoksa tabelacılık. Tabela siyaseti. Sakınılan her bela gözüne gözüne salına geldikçe, saplandıkça elden gelen sadece övünülen rakamlar. İkiyüzlü bir pompacılık ve tabelacılık. Meydanlardaki dövizlerde boş. Meclisteki kof laflarla ve kızgın ifadelerle güdümlenen gruplarda. Bir elenmişlik egemen kürsülere. Her şey gürültü kopartacak, egemen sermayeyi rahatsız edecek iradeye baskı kurmak için ayarlanmış. Beyin ihracı tütsüleyecek ve zaafa uğratacak bir düzen. Özel gün mü yok çok ama kimse pankartlara dahi söz geçiremiyor. Sözüne söz, verilen hiçbir söz de tutulmuyor zaten. Hemen hiç kimse kimi kastettiğini bilerek açıkça yalancılar sizi diyemiyor. Yalandan kim ölmüş yabanlığına sığınıyor.
 
Aslında mevcut partilerin başına tüneyenlerin pılı pırtısını toplayıp gitmesi zamanı çoktan gelmişken, gelip geçmişken hepsi hala vizyon ve vitrin derdinde. Güncellenenler ve gerekenler babında hiç kimse yeterince bağıramıyor. Bağımsızlığa düşkün en değerliler bile suskun sakin. Sanki sanki bir değersizlik modalaşmış. Dengeler ve tabelalar kapsamında rüyaya kapılmışlık modlu bir amatörlük yeğlenmiş. Sadece politik kariyer peşindekiler uzmanlaşmış. Hedefler ve zihniyet bir kenara bırakılmış, mevcut siyasetin pazarlanması yönünde esnaf tuzağına düşülmüş. Resmen can çekişiyor tabela siyaseti, düzeltmeye çalışanı yok.
 
Kasarlar ve kaşarlar açmışlar bayrağı, her naneyi topluma mal ediyorlar. Bu arada ciddi ve cibilliyetli siyaset erbabı yarıştan men ediliyor. Sadece taş baskı seçeneklerle kuşatılmış bir siyaset dünyası harmanlanıyor. Mevcut siyaset düzeni sadece tabelalarda ve rakamsal trajedi ile yaşanıyor. Yaşı kurusu soyut siyasetin yörüngesine oturmuşlar kıç baş oynatıyorlar. Kaburgalarını oynatmıyorlar, kıllarını kıpırdatmıyorlar. Atmasyon zırıltılar ve ibretlik uydurmalarla nefis uyandıran bir zenginlik kuşanmışlar. Etrafı kuşatıyorlar.
 
Merkezi bağlamda merkezkaç düzenek işliyor, işletiliyor. Ve işgüzarca inanç ile inançsızlık düsturuna savruluyor ahali. Dünyalar yıkılıyor. Hani neredeyse az kaldı uz kaldı edebiyatıyla Tanrı ile yüzleşecek polimli politikacılar var. Emri sadece ondan alıp ilahi bir sadakatle uygulayacakları besbelli bir düzenek kurulmuş. Sırla sözle güvendirmek de işte bu olsa gerek.
 
Tabelaları bile değiştiren her tatlı yalana sorgusuz sualsiz aldanma siyaseti ise başka bir şey. Felsefe, bilim, sanat, kültür zemin kaymasına uğramış bir tabela zihniyeti. Bir başka deyişle resmen zihin kaybı yaşanıyor. Bu siyasi tema insani değerlerden de uzaklaşmış. Tek pencere tek tabanca  bir modele evrilmiş. Varsa yoksa taabiyet ve tabiyet. Ne yazık ki tabiatın kanunu olarak görülüyor bu tabela siyaseti. Bu sürüncemede ise özü tayında, gözü tayinlerde yığınlaşan bir davranış karmaşası. Kuralsızca işliyor düzenek.
 
Kural tanımaz seviyede bir taneleşme ve minikleşme yazılıyor tabelalara. Metalik bir fırtına vuruyor vurdumduymazlığı. Aynen dünya gerçeği. Bu gerçek, illeti aleti tabela üzerinde bir yalnızlaşma. En yüzeyde bile boğulma tehlikesi var. Siyaset levhası, tabelası boynunda polen tıkanması. Bir soluksuzluk gerçeği. Bir başka biçimde izah tarzı yok. Resmen tabela siyaseti.
 
İzanı mizanı tutmayan bu taş kafa tabela siyaseti aşkıyla çarpıyor dünyanın yüreği. Bu siyaset gerçeğinin yüzlerine vurulmasından da korkuyorlar tüm politikacılar. Yalancılar sizi denilmesinden...
 
Tüm dünyada böyle…

Hiç yorum yok: