KÖR KUYU SİYASETİ
Yelpazenin solunda uzun zamandan sonra ilk kez kör kuyu siyaseti işlemeye ve işletilmeye başladı. Başlatıldı. Son permanent ile tepe ve dip arasında sınırsız siyaset üretenlerin tamamının kapı önü ve arkası riski altında olduğu tescillendi. Apaçık kapıya dayanan sağda solda söyleneceklere dikkat günleri. Bir yan kör kara kuyu, bir yanda kara zindan…
Kör kuyu bulanıklığı nice bunalımları da tetikler. Zaman öldürme yüzsüzlüğü ile buluşur sırnaşık sedalar, berrak suya yansıyan sahte simalar. Şimdi zor bir hal elde edilmiş ivme, iki yıl süresince kendi içinde sindirilecek. Acımadan yok edilecek. Öyle görünüyor. Biraz sesini çıkaran, başını uzatan hizaya çekilecek. Sonrasında yine yenilgi ve yenilgiler ve hüsran.
Nedendir anlaşılmaz, olağanüstü hallerin devam ettirildiği bir memlekette, ana muhalefette olağanüstü kurultayı yan yana koyan yok. Kör siyaset kayırmacılığı, bekle gör tavırsızlığı. Dillendirenler ise tepe üzeri kör kuyuya…
Kör kuyular toplumsal bir mekân karmaşasıdır. Soğuk ve banaldir. Su görünmez ama sesi duyulur gibi derinden işler. Sanki sanaldır. Sanaldır banaldır ama fikri olmayanlar her daim o siyasetin ipine tutunur. Asla tabanla yüzleşemeyen evetçi yüzler de. İçlerinden tutkuları doğrultusunda en baba demokrat görüntüsü verenler dahi bu kör kuyu siyasetine diplenirler. Vitrin vizyon siyasetinin ve kısır siyaset edebiyatının da çöküşüdür bu nöbetçi yüzler.
Zamanın yok halinde boş zamanında durduk yerde kör kuyulara yuvarlanmak hayatın cilvesi veya siyasetin gerçeğidir. Realite budur. Dur duraksız hayır krallığının izinde arzı endam ettikten, alan podyum boy gösterdikten sonra evetçiliğe çark ediş hangi ulvi maksatla olursa olsun affedilmez. Asla af edilmemelidir.
Bunca badireler atlattıktan sonra bu kabullenemez kaderin tuzağına düşülmüşken herkesten katı disiplin kurgusu beklemek bir zamanların kör kuyu siyasetine resmen dönüştür. Bu gerisingeri dönüş daha çok kelle alır…
Kör kuyularda körleşmek, körlenmek model insan meselesidir. Modern insan meselesi değil. Öncelikle sol siyaset meselesidir, sağ bağnazlığın değil. Özellikle sol siyaset muhasebesidir. Hesap vermemek verememek değil. O yüzden ister yerel ister ulusal boyutta herkes, siyasete bulaşmış her siyasetçi, özeleştirisini yapmadan bu kapının önü veya kör kuyu siyasetini içselleştirmeyi kader göremez. Görmemelidir de.
İnsanlık tarihi teknoloji tahribatı ve tertibatı ile gelenekselleşmiştir. Siyaset ise insan malzemesiyle gelişir. Siyaset zamanın ruhuna karşı doğru duruş göstermektir. Ruhsuz bir zamanda ahde vefasız siyaset arenasında kör kuyuların kapağını aralamak değil. Bu temelsiz dayanaksız onay hiçbir permanent azasına yakışmamıştır.
Başta abi abla derken azar azar büyüklenip, deneyip derleyip her muhalife tavırlanmak ve atarlanmak da yeni yetmelerin harcı değildir. Olmamalıdır da. Yeknesak esip gürlemek de yakışmaz. Her kayda değer yenilikçi buluşu ve duruşu tüzük ve program dışı olarak almak, savunmak ve olağan dayatmalara boyun eğmek ise kendisine siyasetçiyim diyenlere hiç mi hiç yakışmaz. Yazık.
Zaten dertleri ve dostları birleyemeyince bir başına kalınır, kör kuyu kuşatır aklın çeperini. Kara kör bir karamsarlıktır içinde uzanılan. Kör kara kuyu siyasetiyle varılacak son ise işte bu karanlık sonsuzluktur. Kuyunun çeperi kadar marifet sahibi olmaktır sadece.
Şu fakir memlekette yelpazenin solunda bile özgür düşünceye tahammülsüzlük zirve yapıyorsa ve eksik kabiliyetle kurulmuş, kurumlu permanenet meclisinde hala ‘Acaba bizim yerimize mi?’ kuşkusu duyarsızca oylanabiliyorsa oy babam oy siyasetidir havalandırılan. Bu yeni siyasetin hallerine uygun oy ki oy oyalamasıdır.
Aykırılığın mükâfatı kör kuyulara, kara zindanlara atılmak olsa da yoldan dönmemek siyasetidir asıl olan…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder