SİCİL; ‘MAZALLAHU TEALA’…
Sicili kabarık bir irtibatlandırmanın gizli saklı süren varlığı halledilmedikçe, neticede tahammülleri ve teamülleri hepten zorlayacak biçimde bir düzene ulaşılır. Bu ulaşılan düzen asla Maşallahu Teâlâ değil resmen ‘Mazallahu Teala’ bir düzendir…
İş öyle bedestenden içeri harikulade bir iş diyerek nedensiz geçiştirilemez. Torba tulumba bedenleştirilemez. İlk adımı atılan bu tek adamlık hangi ulufe dağıtılırsa dağıtılsın uzun gitmez. Akçe akışı kesildiğinde karşıt efelenmeler aynı usulde tatbike başlar. Kazan kaldırmalar tarihle sabittir. Yok, olmaz da denilemez, başlarsa başlasın da denilemez. Sistem işte o zaman tamamen çöker. Tarafsızlık varmış da ihtiyar heyeti görmemişçesine bir taraftarlık siyasallaşmasına ulaşmanın, ulaştırılmanın sonucudur bu illet. İleride başa gelebilecekler de öyle kolay kolay atlatılamaz.
Lafta tedbiri makul neticesinde şimdilik sinen itirazlar, rasyonel direnişler zamanla gelişir. Mevcut irade ise zulüm ve ihanetlerle çakma kılıklara evrilir. Hatta halkta galeyan etkisi ve direnç eseri de kırpılmaya çalışıldıkça talih döner. Tarih işler. Gün görmek, gülmek isteyen gelgeç ekip biçilir. Ekilip biçilmek istenen yeni bir ekipte buluşulur. Nerede ne buluşmasıdır bu, eski tas eski hamam, işte o büyük çelişkidir.
Üstelene gelinen tekli teklif esasında ciddi bir yorgunluğun gayri ihtiyarı bertaraf edilmesidir. Lakin ortada bir garabet söz konusudur. İslam ehlinden hiddeti ile iffetsizlik savuşturmak azabı da gazabı da bir süreliğine başka yerlere çeker. Ancak bu yeni düzende ne kadar tek başına yönetilebilir bilinmez. Bilinen mevcut durumgerçekten çok sıkıntılıdır.
Devlet, sicili kabarık kalibresi zayıfların elinde oyuncak edilmiş bir görüntüde kıvranıyor. Kurşunlu kulelerden serpilmiş korku, imparatorluk yıllarını andıran saltanat saraylarını ve memleket sahillerini kucaklayacak biçimdeyaygınlaşmış. Heybetli bir aksi nida olmayınca da mevcudu savunanlar daha çok gürültü koparır.
Tertiplenen yeni tip saltanat kayığı, deniz ortasında ‘Mazallahu Teala’ bir döngüdedir. Ve gri tonu da asla yoktur…
Bu koşullarda sürekli sicili bozukların ayıklanması gerekirken olmuyor. Ayrıca ibadethane avlularında kurulu bir yaşam düzeneğinden elbette bu sonuç çıkardı, çıktı da. Toplumsal yaşam kalburüstü görünen, sırf imaj ve ambalaj bir anlayışı egemen kıldı. Kılar. Bundan böyle düpedüz bilinçaltılar ve kuruntular yönetecek her yeri. Yeni rejimin gereksinimi dünyada yalnızlaşmaya koşut bir dayılanma olsa da durum şimdilik bu.
Bu durum resmen ‘Mazallahu Teala’ bir durumdur…
Önyargıları keskin söylemlerle kırmak, sadece rekabeti ve ayrışmayı getirir. Zaten sicili malum yılışık tayfayla çalkantılı denizde seyir etmek, iz sürmek tüm yanlışların kutlanması ve kutsanmasıyla mümkündür. Dönem şartlarında aykırı düşmek ise önce taraflılığı zedeler. Sonra tarafsızlığı. Öyle ki bundan böyle bu sicili silik taraftar zümresiyle cümle pozisyonu korumak da zorlaşır. Zorlaşmıştır.
Kehanete kenetlenen bu kilit yolda köprüden önce çıkış bulmak güçleşir. Sicili zayıf tuhaf birlikteliklerle yolculuk da bir yere kadar. ‘Mazallahu Teala’ boş zaman toplumu olmanın neyle doldurulacağı besbelli bir dönem ve düzen açıldı memleketin önüne. Bu boş görülen kirli sayfaya hangi notlar düşülecek orası da kebiri muamma. Her şeyi zaman gösterecek.
Naz niyaz çerçevesinde ‘Mazallahu Teala’ yapay ve yanlı duruşla anlı şanlı tarihi yazmayı birilerine bırakmak yeni bir sonunda başlangıcıdır. Olabilir. Ve çok yıla varmadan sicili şüpheliler klişe kalıpların dışına çıkarlar ama özgürce salınamazlar.
O yüzden bu çerçevede dayatılan tarih ‘Mazallahu Teala’ mevcut iki Türkiye'yi iyice bölmez, daha başka biçim küçük parçalara da parçalamaz…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder