18 Kasım 2016 Cuma

ÖRGÜTLÜ GELECEK “BAŞKAN” İLE GELECEK…

ÖRGÜTLÜ GELECEK “BAŞKAN” İLE GELECEK…
 
Bu kadar da olmaz denildikçe ‘ Olacak O Kadar’ diye denile başa olmadık işler geldi. Geldi de bir türlü akıl başa gelmedi. Şimdi başka bir tekerleme moda; Gelecek gelecek, gelecek ‘Başkan’ ile güzelleşecek…
 
Hayın darbe girişimi atlatıldı atlatılmasına ya zelzelesi geçmedi. Hemen peşinden demokrasi rafa kaldırıldı; yeni bir rejim oluşturuldu. Olağanüstü haller, çarpıcı kandırılmışlıklar, debre yalanlar, gece gündüz operasyonlar, görevden uzaklaştırmalar, sıcak baskılar, keyfi dayatmalar, demokratik örgütleri kapatmalar, asılmış vekilmiş kamuya reismiş tanımadan toplamalar, alnı secdede görünen Allahsızlara çıkartmalar, sert sansür, tecavüzlerin bin nevisine akıl dışı aklamalar, kanun hükmünde karar almalar, karanameleri istisnasız uygulamalar ve benzerleri ile idare edilen, sıkı denetim sıkıyönetimli bir rejim. Aslında resim başka, mevcut rejimi içinden çıkılamaz hale getirip karalamak, kötülemek ve başkanlığa kapıyı aralamak. Gündemi başkanlık tartışmaları ve anayasa taslakları ile işgal etmek. Şimdilik örgütlü muhaliflik gereksiz misali memleketi başkanlığa incelikle hazırlamak.
 
“ Sessizlik ve sersizlik bastırınca kara geceler iyice kararır. Alaca karanlıkta cehalet vurur sıkı sıkıya kapalı pencereleri. Uyartılar, baykuş çığırtısı kulak çınlaması tipinde yayılır ortalığa…”
 
İleri darbesel bir sel tufanı vurunca memleketi, memleketin özellikle en nadide iki büyük kentini; at izi it izine karıştı. Karıştırıldı. Behemehal Başkanlık iddiası dört bir köşeye yayıldı. Dirayetsizlikle dağıtıldı. Önce tarlanın ayrık otları temizlendi sonra iktidarı tek adam, parlamentoyu tek parti götürsün ittifakları hazırlandı. Sona yakın harika bir çıkış yoludur bu manzumeleri yazıldı. Daha kim kime yazılır ve yazılacak şimdiden kestirmek güç ama tüm ampullü tabelaların son değil yeni bir başlangıç yazacak biçimde ayarlanacağı kesin. Altına da bir dip not düşülür; ‘Örgütlü Gelecek Başkanlıkla Gelecek’.
 
Her şey komşuda pişer bize de düşer, Kötü komşu ev sahibi eder meselesi aslında. Yaklaşık bin kilometrelik sınırda savaş var üç milyon mülteci şu garip memlekette ev sahibi, yakında vatandaş. Atıp tutmalar bir şaka. Hele hele okyanus ötesi yakınlıkta en baba müttefik ABD’de pişenlere gelince. ‘ABD’yi Yeniden Harika Yap’acak aşırı dinci vasıflı, ırkçı tabanlı, artist özentili, faşist kovboy yenidünyanın en etkin gücü, dünyadaki mutlak gücün kara eli olunca veya kara karanlığın en kara güçlü tarafı kazanınca model belli oldu. Modelin dünyaya yansıması da yakında görülür. Hal böyle olunca şu garip memlekette ‘Ülkeyi Yeniden Harika Yap’manın yolu ‘Başkanlık’tan geçiyor süreci kapıya dayandı. Dayanır.
 
“Zaten sessizlik ve sersizlik bir akbaba çığırtısı, yoksulluk yoksunluk kulak çınlaması olarak halka yayıldıkça tüm yaşanmışlıklar ve yaşanmaz görünen yaşanacaklar birbirini takip eder…”
 
Öyle sıkı bir takip ki bu, Birleşmiş Milletlere turp gibi bir başkan Trump seçilince, Donald dünyayı bizim için donat denilince ABD ve AB’nin diğer faşist unsurları da cesaretlendi. Önlerinde öykünülecek bir örnek oluştu. İşte bu örnek ve örnekleme versiyonlar ilk başta Ortadoğu ülkelerini şekillendirir. Sonra, sonrası için Allah korusun. Tarihle sabit aslı astarı faşizm, oradan topyekûn savaşmaya uzayan bıçak sırtı bir yoldur bu izlenen.
 
 
“ Sessiz ve sersiz sonsuz eylemlilikte tüm masum çıkışlar bile, karga tulumba ak babaya teslim edilir. Kusursuz kurbanlar aranır, kurgulanışa…”
 
Bu eşsiz temaşa üçü bir arada bir temsille işler. Başkan; aynı zamanda başbakan, cumhurbaşkanı ve başkomutan olacak biçimde. Şimdilik dört dörtlük görülüp dört şekliyle hitap edilen biri de hazır kıta. Her şeyi zaten harika yapar, harika yapıyor ülkeyi. Ancak orta seviye inanç sarhoşluğu aniden yapıcı isyanlara yuvarlanırsa bu başkanlık hevesi ve heveslileri akla karayı seçer. Bulurlar papazı. Tıpkı tapılan dost ve mütemadiyen müttefik ABD gibi. İşte taraflar için sorun bu.
 
Belki bu zamane hevesi, parlamentoda derinlemesine ittifaklar katkısıyla referanduma gider. Referandumdan da belki başkanlık çıkar. Çıkar ama kim başkan olur hiç te kesin değil. İstenen, beklenen ve tek geçilen, şimdilik hak ettiği söylenen değil de aradan bir faşist çıkabilir ipi göğüsleyebilir mesela. Canlı örnek müttefik. Buralarda farklı işler sistem, başkalarına asla benzemez. Hiç çaktırmadan olanlar olur, bir çırpıda. Aslında Başkan kim olursa olsun bir gecede kendi partisi dışında tek bir parti bırakmaz. Demokratik kitle örgütlerinden rejime taş koyanlar kapatılır. Başkana karşı koyanlar bir bir tutuklanır. Akla gelmedik şeyler yaşanır. Genelge ve talimatlarla tüm ipler başkanın eline geçer. Her şey ama her şey başkanın aklına bağlanır. Öyle ki toplumsal akıl kiraya verme dönemi de kapanır. Paketler ağır ağır para basar. Kağıttan paketi fünyesiz patlatmak gibi bir şeydir bu baştan bozulma. İşte o gün geldiği zaman yıkıntılar arasında yakınmak, enkaza bilmeden veya bilerek kandırmaca methiyeler yazmak zevatı kurtarmaz, milleti de esenliğe çıkarmaz.
 
Ancak istibdat dönemi beklenenden çok kısa sürer. Her alanda Başkan ve başkanın adamlarının dedikleri olur. Gerçek demokrasiden çok uzun süre, çok canlar yanacak biçimde uzaklaşılır. Dönemin çağdaşı değil, dönemde çağdışı olmak üzere kurumlanır tüm özgürleşmeler. Keyfi idareye bağlı   ‘Örgütlü Gelecek Başkanla Gelecek’ iddiası da bu arada gerçekleşiverir. Ancak bu öyle bir özgürlüktür ki; izin verilen kadarıyla, izin verildiğince ve başkanın işine geldiği oranda sınırsız özgürlüktür. Çerçevesi belirlenmiş bir hürriyet. O sınırsız özgürlük dışında iktidarca kusurlu sayılan yürüyüşe devam edildikçe de çok canlar gider, köprü altından çok kayıp yıllar akar, ömür geçer.
 
Şu sıralar tarihle sabit bu kadar da olmaz dedirten acılar yaşatmış o gözü kara dönemleri, bilmezden görmezden gelip, ‘Olacak O Kadar’ tarzında loş hayallerin peşinde koşan, her katmandan edebi ağızlı edepsizler başkanlığa geçiş hakkında saydırıyorlar. Sıraklar sırıyorlar sıvıyorlar. Tertipli tezgahlı bir boş hayal satılıyor açıkça. Alıcısı da çok sanki kanmışlar da bol gibi görünüyor. Ancak son keresine son zerresine yürekleri hala yakan tarihten kesitler, beş para etmez sebepten tüm toplumsal kıyımlar, faşizme bulanmış o lanetli yıllar hatırlandıkça yumuşak geçiş zorlaşır. Bir bakarsın ‘Başkanlık’ da buharlaşır.
 
Taraflardan, demokrasi tabanlı ‘Örgütlü Gelecek’ için ve Demokles’in kılıcı ‘Başkanlı Gelecek’ için de bir çift söz yeter; “Zor oyunu bozar”…

Hiç yorum yok: