24 Kasım 2016 Perşembe

EKONOMİ BATIK, SERVETLER ERİDİ, ERİYOR…

EKONOMİ BATIK, SERVETLER ERİDİ, ERİYOR…
 
ABD’de Trump kazandığından bu yana, Amerika piyasalarında ılımlı ve olumlu bir hava eserken, övünülen küresel sermaye neredeyse battı, dışa bağımlı kapitalizme hizmet piyasaları ise tam çakıldı. Ekonominin son yıllardaki kötü idaresine bu umulmadık ters esinti de eklenince kapitalist buhran şu garip memleketi de çarptı. Aslında dünya ölçeğinde gittikçe büyüyen bir ekonomik kriz vardı. İşte o kriz Trump’u başkan yaptı, başka diyarlarda kimleri ne yapar o yakında görülecek.
 
Küresel sermayeye endeksli bir ekonominin işlediği şu memlekette ceplerde ve yastık altındaki para yıllar içinde hissettirilmeden değer kaybetti. Bu günden sonrası itibariyle daha beter günler bekliyor yuttaşları. Ekonomistlere göre paranın gücü mevcut iktidar öncesi günlere geriledi. Her sıkışık dönem anımsatıldığında sol kesime mal edilen servet düşmanlığı açıkça yapılmadığı halde kişisel servetler mevcut iktidar döneminde yıllar içinde eridikçe eridi. Resmen servet kaybı yaşandı ve daha da yaşanacak gibi.
 
Özellikle son altı yıldır izlenen kredi tarzlı büyüme politikası, düşük büyüme oranları ile birleşince borç yükü de arttıkça arttı. Vaat edilen refah düzeyi alabildiğine düştü, istikrar da yerle bir oldu. Bu arada tarihi memleket kazanımları gibi özel kişisel servetler de toz oldu.
 
Bu günden yarına ekonomi rayında gidiyor demekle olmayacağı apaçık belli. Kısa veya uzun vadeli kredilere dayalı büyüme modeli tutmadı, borç tutarına da tavan yaptırdı. Bilhassa liranın dolar karşısındaki hezimeti borca borç ekledi. Günü kurtarmaya yönelik borç veren ülke olundu söylemine karşın, aşırı borçlanmaya kurlardaki bu oynaklık da eklenince memlekette yetişkin başına düşen borç yedi bin dolarlara çıktı. Bu borç mevcut iktidar öncesi bin beşyüz dolar civarındaydı. Bu gün itibariyle yetişkinlerin borcu neredeyse yediye katladı.
 
Her dönemde olduğu gibi, her dönemin adamları, zulasında üç beş bin civarında döviz bulunduranlar borcu bir kenara koyup, aklı sıra kur hesapları yaparak, kazandıklarını sanarak mevcut gidişatın iyi olduğundan dem vurabilirler.  Bol derin götürenler ekonomi profları da satın alabilir ve istediklerini söyletebilirler. Oysa ekonomik gerçekler hiç de öyle değil. Kapitalist düzenin can çekiştiği ve küresel ekonominin çöktüğü şu günlerde işler tam tersine döndü. Elbette memleketin yarısını oluşturan tek bir kişinin güdümünde ve her şeyi harfiyen eksiksiz bilen güruha bu ekonomik kaos anlatılamaz ve izah edilemez. Onlar inadına veya softa sevabına Amerikan dolarının mevcut iktidar öncesi 1,6 lira iken, kurun 3,5 lira seviyesine yanaştığını da bilmezden gelirler. Veya kur artışını kar sayarlar. Sadece döviz kurları üzerinden bir değerleme yapıldığında bile ekonomik durumun vahameti ortadayken krizi umursamazlar. Bu çok bilen tarikatının içinde kısa dönemde servet yapanlar da vardır mutlaka. İşte onların da nasıl edindikleri besbelli servetleri bu günlere yarı yarıya eridi. Bu malı götüren, can çıkar huy çıkmaz tayfasının haydan geldi huya gider diyeceği de aşikar.
 
Memlekette çalışan çabalayan ve didinen, geçim derdine düşmüş fakir fukaranın durumu ortada. Bu emekçi garip gurabayı düşünen yok. Bir de beslemeden beter aymazlar var. Çoğunluktalar. Onlar için ne gam var ne tasa. Tasa doldurulanla yetinerek, emek ve sermayeye uzak, sadakacısına sadakatle bağlı, kendi yurdunda mülteci gibi yaşıyorlar.  Bir yalancı mutluluk saçıyorlar etrafa. Ama memleket zenginleri, en zenginler bile mutsuz, bozulan ekonomi ile başları dertte. Çünkü günden güne onlar da yoksullaşıyorlar.
 
Öyle bir memleket ki bu memleket akıl melekelerini zorlayacak biçimde bir yerlere, tam dibe doğru sürükleniyor ayıkan yok. Millet açlık sınırında yaşamaya mahkûm edilmiş, zenginler bile bu iktidar döneminde dolar bazında yüzde altı civarında, servet bazında yüzde yediyi geçen oranlarda yoksullaşmış, denizlerde hala kâğıttan gemiler yüzdürülüyor.  Kimse söylentilere aldanmasın, abartılara kanmasın ne bilmem kaçıncı büyüyen ekonomi, ne de zengin mengin bir ülke işin gerçeği.
 
Kimseler servetine, malına mülküne de güvenmesin. Ekonomik verilere ve finansal göstergelere göre şu cennet memlekette yetişkin nüfusun yüzde yetmiş beşe yakın kısmı on bin doların altında bir servete sahip. Aslı astarı bu kadar, bir üflemelik zenginlik. Yüzde yirmi beşe yakın nüfusun ise on bin ila yüz bin dolarlık bir serveti var. Ve koskoca ülkede binde bir yetişkin nüfus ise bir milyon dolar ve üstü servet edinmiş gözüküyor. Bu yüzde yirmi beşler, binde birler ekonomik gidişattan mutsuz ve umutsuz, geride kalan sessiz çoğunluk ise mesut bahtiyar.
 
Zenginler, en zenginler mutsuzlar çünkü bu servet dağılımı tablosunda yer alan yetişkin nüfus dünyada zenginliğini en çok kaybeden ülkeler sıralamasında sekizinci sırada. Başka bir deyişle şu fakir memleket bu iktidar döneminde en çok zenginini yitirenler sıralamasında ilk onda. Son yıllarda haram helal ayırmadan yükünü tutan, bu sonradan görme can çıkar huy çıkmaz tayfasının oh iyi olmuş diyeceği aşikar.
 
Son yıllarda zenginlikler iktidar fırsatçıları ve hükümet yancıları doğrultusunda el değiştirmesine karşın zenginliğini koruyamıyor. Koruyamayacak. Sadece inşaat sektörünü motor alarak, emlak fiyatlarının fırlatılması patlatılması ve sıcak para parlatmaları ile ekonomi çarkı dönmüyor. Dönmez. Ekonomik açıdan ciddi bir darboğaz kapıda bekliyor. Ne işe yaradığı muamma Dünya Bankası bile,  Artan Kutuplaşma Ortamında Avrupa ve Orta Asya’da Ilımlı Büyüme Raporu’nda “ Petrol fiyatında düşüşler, yapısal sorunlar nedeniyle bu bölgelerde büyüme açısından zor döneme girildiğini” kaydediyor.
 
Nedense şu garip memlekette ekonomik belirsizliklerin artışı, ekonomik etkinlik hızının düştüğü kayıtsızca kamufle ediliyor. Özel yatırımların günden güne azalması ve ülke ekonomisine ihracat katkısının düşmesine bağlı ekonomik büyümenin yavaşlaması da bir şekilde gizleniyor. Son yıllarda memleketi de yakından etkileyen kapitalizmin her kriz döneminde baştan savmacılıkla ‘teğet geçer’ politikası izleniyor. Günlük ve fevri çıkışlarla ekonomiye vurulmuş darbeler sonradan mükâfatmışçasına sunuluyor. Bir dış politika zaafı turizmde yüzde seksen beşlere varan bir kayıp yaşattı şu fakir memlekete. Yirmi beş yıllık değer bir hamleyle sıfırlandı. Eski günlere dönmek için üç beş yıl geçeceği söyleniyor. Duyan işiten yok. Ekonomide bunca gerilemeye, kaybedişe karşın yine mevcut iktidar kazanıyor.
 
Ekonomi batık, servetler eridikçe eriyor, tüm ekonomik dengeler on beş yıl öncesine dönmüş mevcut iktidar hala prim yapıyor. Kırk bir kere maaşallah…

Hiç yorum yok: