BU GÜNLER İÇİM YANIYOR…
Doğruları kimin söylediği önemli değil, önemli olan doğrunun ta kendisidir. Yalanı ise kimin söylediği önemlidir…
Yalansız dolansız yazdıklarım bu düzen böyle gitmez diyenlerle beraber yazacaklarımı bekliyor sırada. Hak aşkına, halk aşkına, pir aşkına ben de bekliyorum. Bekleriz ama asla kurşun atmayız bu kadar insan kasabı varken düşküne. Zaten yeryüzünde masumiyet oldukça, masumluk simgesi nefes aldıkça doğruları vurgulamak daima içimizde yaşayacak.
Çok geçmedi üzerinden; bir mülteci bebek kıyıya vurdu. Utancından Deniz boğuldu. İki gün sonra unutuldu. Nerede kaldı insanlık. Kalmadı başka dert ülkemin gündemi Başkanlık…
Bu günler hep geçmişimizi konuşuyoruz. İşimize geldiği kadar arada sırada bugünü konuşuyoruz. Yarını ise hiç konuşmuyoruz. Sanki korkuyoruz. Geçmişi olmayanın geleceği olmaz ama geçmiş geçti yarını yaşayacağız. Resmen unutuyoruz. Oysa yarını ve umutları olmayanlar yok olmaya mahkûmdur çok iyi biliyoruz.
Bu memleket bu günler bir acayip. Hep Allah razı olsun diyorlar. Devlet millet sağ olsun. Bu günlerde bir gün de kul razı olsun, canlar gitmesin diyen yok…
“Bu günler
Bardaktan boşalırcasına akan gözyaşlarımı
Aşkın ile sildim.
Hercai menekşenin pejmürdeliği
Soğuk sıcak alaşımı
Bu günler.
Kan sızarken kör gecelerin
Üstünü örttüm.
Yalnızlığın Sevdasına kurşun attım
Genzim yandı, bir yanda kömür kokusu
Bir yana gülbeşeker yanakların.
Ekim yanıyor
İçim kanıyor
Bu günler.
Matemindeyiz susuzluğumuzun
Kana boyanırken Kerbela
Acıları pişiriyor, aşure diye dağıtıyoruz
Han sofralarına zulüm olmadan
Cancana pire döndük
Bu günler.”
Bu günlerde cenneti gösterip de cehennem azabı çektirenlere kanmayacaksın. Bu günler dışarısı Gül bahçesi değildir. Hep reklamasyon. Hayatın yanılma payı da yüksektir. Önce mevcutlu muhafaza edeceksin her şeyi. Daha iyisi varsa da, gerçekse bu günlerin getirdiği arkana bakmayıp yürüyeceksin. Ama insan satıp yarı yolda bırakmayacaksın. Ve asla aldanmayacaksın.
“ Yalancı baharla ısındığını sanırsın
Aldanma…
Peşinden neler gelir bilinmez,
Fırtınanın sessizliğinde...”
Bu günlerin getirdiği budur. Fırtına öncesi sessizlikteki bu günlerde emperyalizm dışsal bir olgu değil içsel ve bölgesel bir olgudur. İşbirlikçi sermaye nitelik değiştirdikçe çelişkiler daha da keskinleşerek ülkeyi çözümsüzlüğe götürecektir. Emperyalizm yeni alternatifler üreterek yeni arayışlara gidecek ve paylaşım ülkemiz üzerinden yapılacaktır. Ve bu bölüşümden payımıza düşen ise bölünme olasılığıdır.
Her türlü olasılık bir yana; Gül ağacı yola dikilmez, bağında güzeldir. Ekin tarlada sürülmez harmanda güzeldir. Tek öküz çifte koşulmaz, eşiyle yürürse güzeldir. Tek Adamla ülke yönetilmez, halk kendini yönetirse güzeldir.
Elbette güzellik kaybedilince anlaşılır. Bu günlerde orta öğretim ders kitaplarında kaldı yurttaşlık. Sanki vatandaşın dertleri bitti, kalmadı başka dert bu günler ülkemin gündemi Başkanlık…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder