2 Haziran 2016 Perşembe

ASİMETRİK PARALEL…

ASİMETRİK PARALEL…

Geçen yıldan bu yana koşullar daha da ağırlaştı. İyice ağırlaştı…

Ağırlaşır elbette. Siz genel doğruları unutup, ayrıntılara takılırsanız içten içe ayrışırsınız. Unutmamak gerekir ki genel doğrular evrenseldir ve vazgeçilmezdir. Ayrıntılarsa değişkendir. Yere zamana ve mekâna göre değişir. Biraz da özeldir.

Ayrıca kendi programını ve tüzüğünü görmeyip günlük olayların peşine takılanlar asla lider ve demokrat olamazlar. Herşeyin sorumluluğunu ben üstüme alıyorum diyenler ve yetki kullananlar gün gelir hesap veremezler. Aynen Ekmeleddin olayı veya dokunulmazlık oylamasının hesabının verilemeyeceği gibi. Veremezler.

Ağırlaşır yıldan yıla işler ve haller. Ağırlaştıkça ağırlaşır. Yerleşir faşizm.

Yerleşir ama yayılamaz. Tıpkı onların direnişindeki gibi. Onların faşizme karşı duruşlarıdır yıllara yayılan, unutulmayan. Aç susuz bırakılmış karanfilin özgürlük türküsüdür Deniz, Yusuf, Hüseyin…

Üçler, onlar yurtseverdiler. Kavgaları eylemdi. Eylemleri tam bağımsız vatan.Unutulup atılmadılar tarihin eskimiş sayfalarına. Fikirleri öyle gür ve uzundu ki kahpe darağacı kısa kaldı.

Onların kalemini kıranın boğazında ise yemek yerken kemik kaldı, katil nefessiz kaldı.

Unutmadık unutamadık…

Şimdilerde ise rejime, rejim yaptırıyorlar. Vampir gibi bir sistem, daha ne kadar kanımızı emecekler belli değil. Yiyin için, için babam için piyasa sizindir. Ya yarın kime kaldı ki size kalacak. Düşünün yağlı iple bekleyenleri.  Var veya yok. Sorarlar bir gün. Kimsenin yanına kar kalmaz yaptıkları ettikleri.

Ziyafetin tam orta yerinde “üçlere kıyan” çıyanın başına geldiği gibi ufacık bir kemik kıymığı boğaza batar. Batar ki ne batar ilahi adalet. Feci son.

Çok gülüp oynamanın sonu yoktur. Yakından tanıdıklarım da yakınırsa çaresizlik girdabında çok bilinmeyenli bir denklemin çözümsüzlüğüne gider yol. Her kördüğüm çözülmez. En yukarıda çiftetelli oynayanlar feleğin 58 çemberinden geçtiklerinde bizim gibi uzun hava okurlar. Çetrefillere gelip bizim yandığımızdan fazla yanarlar. O vakit tükenen kara günler biter, aydınlığa çıkar yolumuz  ve insanlık kazanır. İnsanlık onuru.

Vade uzadıkça uzar belki ama çekilenler, açık vadeli çekler karşılıksız çıkmaz ve devrimler sürer gider…

Bu arada yılın düğününde koca saray hediyelerle bahşişle doldu dolar. Gözler umutla dolar. Sıra garibana gelince; Çingene oyun oynamaya kalkti davul patladı, patlar hikâyesi.

Peki diktatör bunca hikâyenin neresinde. Hiçbir yerinde veya her yerinde. Tanım şu; kendi yetkilerini kendi belirleyen mevcut yasaları tanımayan kişiye diktatör denir.

Peki, nedir bu yazının son sözü; her şey simetride gizlidir. Asimetrik paralel jimnastikçilerine inat bu yazıyı okuyan dostlara üretimi şu garip bencileyine ait simetrik sözlerdir başlangıç;

“ Bir adama yetki verdikçe egoları artıyorsa o adam diktatördür. Ona oy verenler fark edemiyorsa gözler kördür..

Senin sırtına binenler, sırtına bindiklerinden fazla ise iktidar olamazsın.Sen birilerinin sırtına binersen yol alırsın, sırtına bindirirsen muhalefet kalırsın.

Doğruları satın aldığında altından yalan çıkıyorsa kazıklandın demektir. 

Sakalı yoldurmaktansa kesmek iyidir. 

Çiçekler açmadan hiç bir bahar gelmez. Sevginin kapısını çalarsan pay alırsın. 

Şalgamın acısı anasonu bastırır. 

Düzen öyle bir düzendir ki, biz o düzene mutemetlik yapıyoruz. Cebimize giren parayı nereye kullanacağımızı bizi sömürenler belirliyor. Taksit peşin geri alıyor. Üste borçlanmakta çabası.

Boğaz köprüsünden atlayıp inthar edenlerin bile içinde yine belki kurtulurum umudu vardır. İdam sehpasında asılırken bu umut yoktur. Ama düşüncelerinin umudu vardır…”

Vız gelir tırıs gider, çünkü biz o umuttanız…

Hiç yorum yok: