18 Nisan 2016 Pazartesi

KO-BAY KEMENDİ

KO-BAY KEMENDİ

Sırtında bıçak sırtı yaşamlar taşıyanlar, onların sorunlarını yüklenenler dişe dokunur yanlışlar asla yapmazlar. Bıçak sırtı yaşayanlar yaşamlarında daima doğruyu yakalayamaya çalışırlar. Böyledir işte kader denilen macera ve feleğe çark edilen dünya gerçeği.

Ve asla kobaylaşmazlar. Kementlenemezler…

Tarihle sabittir, önemli olan debdebeyi gözde büyütmeden kobaylaşmayı red edebilmektir mesele. Yiğitçe. Akan su kenarı dalgınlığı ve derin deniz mahmurluğu ile tutmaz büyü. Mesele o mucizeye gönül vermektir. Tüm yaratılar asla sadeleştirilemeyen temada saklıdır. Ve estetik bir kaygıyla süzülürler yeryüzüne. Anlamak veya anlamamak köprüsü üzerine de asla kurgulanmazlar.

Bütün kurumlanmalar geçmişin çarpıklığındandır. Devlet eliyle darp raporları düzenleyerek işkencelere yollamak, yollanmak ayıbıdır. Hem de en sahtesinden düzenlenir raporlar, ispiyonlarla istiflenen işkencenin her biçimi ise gerçektir. Asla kader değil. İzleri on yıllarca süren yangıdır.

Yıllar sonra da olsa o dönemlerin fosilleşen ürünlerinde, mallarında  çanak kırılmış, kestane çizilmiştir. gerçek çoktan anlaşılmıştır. Ama çekilenler yazılsa roman olur türden ayakta kalanlara o günler bir oyunmuş gibi gelir hala. Lüzumsuzluklar yaşandı gitti diyerek o kobaycı günlere dönülmek istenmez hiç. Veresiye alasıya aşklar da kapandı denir iş işten geçtikten sonra. Demir kapılar ardındakilerle yüzleşmek ağır gelir sırtında bıçak sırtı yaşamlar taşıyanlara. Nice sarı ışıklı ampuller patlamıştır onların başına başına. Milyonlarca su damlacığı. Cereyan.

Onlar asla kobaylaşmadılar. Kementlenemediler. Kenetlenmediler…

Patlak ampuller küskülemesidir yaşanan hala. Kürsülerde ağızlarda iki ateş arası kabuslar. İç ceplerinde yaka ceplerinde kobaylar. Son on yıllarda her seçimde seçilenlerden olmanın kürsüf rahatlığıyla ayrıntıları bileni bilmeyeni kodeslemeler, almalar, salmalar. Bu yollu işin içinden çıkmaya çalışılması da bir kobaycılık.

Yaşananlar kobay avcılığı. Kementler sallanıyor…

Böyle sürerse geçmişin aynasızlığından beter ve daha vahim bir gelecek bekler pusuda. Pek yakında her şey anlaşılır diye diye beklemekle de olmaz. Olmayacağı da anlaşılır. Kırmızı noktalı perdede daha bunlar iyi günleriniz repliği de anlaşılmaz neden ise. Görmek gerek. Bileni bilmeyeni beri gelsin denildikçe ortalık gerilir, gerileşilir ve kader işte denilir. Varış noktasında ise kobaygillerin omurgasızlığı gizlenemez ve değişkenliğin alevli çığlığı duyulur.

Başlangıç noktasında asmalı bahçelerde bağ bozumu, üzüm buğusu heyecanı. Malen özgürce, dinen özverilice hayatın tadını çıkarmak adına kahrolunan bir süreçtir arya serpiştirilen. Kulaktan dolma bildiklerinin dışına çıkmadan bu sürece katılım ise tarihi renklendiren bir hazine. Uyumlu ve kusursuz insan olmanın sınanması ise hazinedarlıktır. Kamu birilerine yeye bitmez hazine, geniş yığınlara yetimlere ise darlık. İşte ince düşüncelerle tasarlananlara tasmalık budur.

Oysa adamlık kobaylığa direnmek ile gerçekleşir…

Yarım kalmış hikayeler de anlatılır. Uçurtmalar akar göğün su gibi berrak maviliğinde. Hoyratça ama nazlı nazlı salınır kuyrukları. Tembel tembel baş sallar selam çakarlar yeryüzüne. Süzülür pembe düşlere rengarenk anılar. Allı yeşilli uzayan bir cümbüştür göğe asılan. Asılıp kalan. Aniden göğün kapıları açılır. yıldızlara dayanır, yumruk bastırılmış yaslı yürekler. Ve yosun kokan kireçli mermer taşlıklara nurlar düşer, şavkı vurur kararan denize.

Kobaylığa direniş, Soluk bir lodos gecesinde bodoslama dağılmaktır soluksuz tarlalara…

Her darboğazda gülünç ve kekeç söylevcileri sevmeyle başlar kobaylık. Peşine düşülür sonra başka çare mi var çaresizliğinden dem vurularak. Güç kaybedilince gelgeç sevdalarla ucuz eğlenceliklerle avutulur akıllar. Doz önemlidir. Sonra kartal kanatlarında uçuş başlar. Uçurtmalara özenti dip yapar. Hatalarla çarpılan kobaysı yüreklerde merhamet söner. Meselenin aslı en alasından uzak diyarlara berrak arazilerdeki ekine düşsüzlüktür.

Eşsiz dişsiz, düşsüz işsiz günler sıralandıkça darbazlara da kobaylık vurur damgasını. Yarı buçuk dinsizlik vurur aklı. Dinsel komedya izlenir. Doz önemlidir. Ve akıl ötesine savrulur kobaylar. Baylar, bayanlar. Kobay kemende vurulduğunda bir deli koparmasıdır sahnelenen. Baştan ayağa yaşanan ise kafadan kopmaktır. Kovboylara kobaylık da bir yere kadar.

Günü gelir tüm ko-baylar da ko-aut olur, kementlere kenetlenirler…

Bundan böyle kobaylaşmalar nasıl devam edecek ise eder. Etsin de. Zaten göğün gözcüsü tüm saklananları açık seçik görür. Soldakiler de deftere yazar.

Hiç yorum yok: