19 Nisan 2016 Salı

KUTLU DOĞUM HAFTASI VE KANDİLLER…

KUTLU DOĞUM HAFTASI VE KANDİLLER…
 
 
‘Şöyle Garip Bencileyin’ e bir ‘Din Kitabı’ yazmak vacipten öte farz oldu…
 
Bize düşmez derdik daima ama iş başa düştü; Din elden gitti, gidiyor…
 
Örneğin şu Kandiller ve Kutlu Doğum Haftası. Bunlar Dinin gereği sayıldıkça ve sorgusuz uygulanıp tapıldıkça kalplerden bir şeyler kopuyor veya ayrımına varılmadan inanç yitiriliyor.
 
Kimse yatıp durup her kandil akşamında ve sözde Kutlu Doğum Haftasında senede dört beş kez veya bir haftalığına radikal dinci kesilip İslam’da böylesi tatbikat yok diyenlere saldırmasın. Kendinden başka Müslüman tanımayan beş vakitçiler de dahil. Beş vakte beş ekleyenler de. Dinden çıkarlar maazallah.
 
Ayrıca hakları da değil, hadlerine de değil…
 
Şu evrenselliğine ve sonsuzluğuna inanılan Dinde kendisinden sonra ortaya çıkan, uydurulan ve asla bir kanıta dayanmayan bu ve benzer durumlar için son Dinin Peygamberi zamanında noktayı koymuş.
 
 Aslı hu nesli hu…
 
“İşlerin en kötüsü sonradan ihdas edilenler, ortaya çıkarılanlardır…”

“Sonradan ihdas edilen her şey bid’attır…”
 
“Her bidat dalalettir, her dalalet de ateştir…”
 
Daha ne desin, ne densin…
 
Şu garip memlekette her yıl dinin kesin buyruğuymuşçasına iyice öğrenmeden, bilmeden ve anlamadan kutlanılan, katlanılan bu özel sayılmış gecelerden ‘Kadir Gecesi” dışında hiçbirinin dinde yeri ve önemi yoktur.

Kur’an ve sünnet bakımından bakıldığında kutsal ilan edilmedikleri ve mübarek sayılmamaları dini bir gerçektir.
 
Kandillerin kutsallaştırılması gibi, Din adına bir şeyleri artırarak veya eksilterek resmen dine müdahalede bulunmak, dini işine geldiği gibi anlamak ve hoşuna gittiği gibi yaşamak da dindarlık değildir.
 
Bu kutlulama, kutsama ve kutsanmayı dini anlamak ve yaşamak potasında eritmek ise resmen din tüccarlığıdır.
 
Ayrıca Hicret’ten yaklaşık 300 yıl sonra Mısır'da Fatimiler döneminde, 400 yıl sonra da Kudüs'te kutlanmaya başlanan ve zamala gelenekselleşen bu geceleri dinden saymak ve kutsallaşmasını sağlamak, yasalaştırarak sağlama almak ise resmen kör dinciliktir. Dindarlık değil.
 
Kandil denmesine gelince; Diyanet İslam Ansiklopedisinde bu gecelereKandil denmesinin nedeni Osmanlı padişahı 2. Selim’e dayandırılır. Bu özel sayılmış mukaddes denmiş gecelerde 1566-1574 arası camileraydınlatılıp, minarelerinde kandiller yakılarak duyurulup kutlandığı için "Kandil" olarak anılmaya başlamıştır. İslam dininde mukaddes hatıra yoktur. O kadar.
 
Zamanı itibarıyla ve bu gün dahi kandillerin yakılması israftır ve de israf günahtır. İkramlar, eğlencelikler, yemekler, içmekler de bid’attır. Tüm bunlara karşı çıkmak da denildiği gibi dinden çıkmak değildir. Haktır.
 
Herkesin dini kendine…

Özellikle şu garip coğrafyada 1232 yılından itibaren kutlanmaya başlanan Mevlit Kandili ve  Hz. Peygamber'in doğumu üzerine 1989 yılından sonra kutlanan Kutlu Doğum Haftasına ilişkin de tartışma açmak gerekir. Ama yürek ister.
 
Peygamber döneminde de, Dinin bozulmasının önüne geçememiş halifelerdöneminde de kutlu doğum bir yana kandil kutlamaları yoktu. Onca bozmaya, bozulmaya karşın bunca bozgunculuk yaşanmadı. Yaşatılmadı.
 
 
Bu Kutlu Doğum Haftasının kutsallığı;1989 yılında ismi lazım değil Türkiye Diyanet Vakfı Yayın Kurulu Başkanı olan bir zatın Diyanet İşleri Başkanlığı’na yaptığı bir tekliftir.
 
Hafta Kutsallığı sadece bu kadar…
 
O zatın Peygamberin doğumunu her yıl farklı etkinliklerle kutlayalım temennisine zamanın ismi lazım değil Diyanet İşleri Başkanı zat hiç de gerek yok deseydi bu kutsal hafta doğmayacaktı.
 
Ayrıca kim ne derse desin yakın tarih gerçeğidir; Sadece Türkiye’de kutlaması yapılan bu Kutlu Doğum Haftası paralelci Cemaat planlamasıdır. Haftanın açılımı ‘Ilımlı İslam’ projesi kapsamında tutmuş, tutturulmuş, ‘Ortodoks Dini’nin cilalı ambalajlı ilk ürünlerindendir.
 
Zaten ilk baştaKutlu Doğum Haftası bir hafta değildi. Nedeni de Peygamberin doğumunun 12 Rebiülevvel-17 Haziran 569 ile 9 Rebiülevvel-20 Nisan 571 olarak iki ayrı kabulüdür.
 
Peygamber’in doğumu ilkin 12 Eylül-17 Ekim 1989 tarihinde çeşitli etkinliklerle kutlanmış ancak 1990 yılında haftaya dönüştürülmüştür. 1990’da 1 Ekim-7 Ekim,1991’de 20 Eylül-26 Eylül, 1992’de 9 Eylül-15 Eylül, 1993’te 30 Ağustos-5 Eylül, 1994’ten 2007 yılına kadar 20 Nisan-26 Nisan,  2008’densonra ise 14 Nisan-20 Nisan arası Kutlu Doğum Haftasısayıldı.
 
Allah yapısı ve Tanrı buyruğu olmadığı kurgulandığı ilk günden bu güne değişen haftalarda kutlanmasından apaçık bellidir. Haftaya başta Hicri takvime sonra miladi takvime göre ayar çekildi. İslam da miladi takvime uyan şekilde kutlama olur veya olmaz kısmı ise görmezden gelindi. Ama Mevcut iktidar haftayı 14 Nisan-20 Nisan olarak yasalaştırdı, kutlamalara ilişkin prosedürü de Resmi Gazete de yayınlayarak yasallaştırdı.
 
Kurmaca Kutlu haftanın yıldan yıla 10 gün önceleyen Hicri Takvime uydurulması ile de Peygamberin aynı yıl içinde iki doğum günü oluştu.
 
Zaten Amaç dini kullanarak siyasi rant sağlamak olunca, hatadan günaha evrilen boyutu yok sayıldı. Hem de her siyasi partinin liderinekonuşmaları ile öne çıkma yarışı sağlandı. Kutlamalar haftasında kurulan politik gösteri arenasında siyasilerin eşitlik sağlanması tasarlandı.
 
İslami geleneklerden sayılması bile tartışmalı kandiller, haftalar, bayramlar siyasi bir dayatmayla halka benimsetildikçe tüm etkinlikler de politize edildi. Şova dönüştürüldü, döndürülüyor.
 
Kim ne derse desin asıl gizli amaç bu günün çocukları yarının büyükleri çocuklara 23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramı’nı unutturmak olunca paralelci-cemaatin başlattığı uyduruk-dayatma hafta mevcut iktidarın işine geldiğinden resmi devlet törenine dönüştürüldü.
 
Yetinilmedi, “23 Nisan Çocuk Bayramı” kutlaması yerine Milli Eğitim Bakanlığı genelgeler yollayarak okullarda sözde kutlu doğum haftası etkinlikleri düzenlemesi sağlandı.
 
Yarın işlerine gelmediğinde de kutlu hafta ortadan kaldırılır…
 
23 Nisan, terör bahanesiyle kutlanamazken, resmen yasaklanırken uyduruk dayatmalarla din kapsamı içinde yer almayacaklar nedeni belli biçimde dinden sayılır. 23 Nisan yok sayılır. Milli bayramların yerine Dini bayramlar ve uydurma mübarek günler konuşlandırılır.
 
Diğer İslam ülkelerine gelince; onlar böyle durumlardan bir haberler. Kutlu Doğum Haftası filan da bilmiyorlar. Kandil falan da tanımıyorlar. Onlar böyle kutlamaları Hıristiyan geleneği sayıyorlar, İsa ile özdeşleştirip, yortu değerlendirmesi yapıyorlar.
 
Dinlerini bilmedikleri ve yaşamadıkları apaçık belli, onlara da öğretmek gerek…
 
Yollar kesişti ezilmekten, sömürülmekten usanmış fakir İslam ülkelerinin dünya zengini temsilcileri sözde İslam Zirvesi Konferansı için İstanbul’da buluştular. Hem de dört bir yandan şu garip memleketi kuşatan, kuşattırılan Kutlu Doğum Haftasında.
 
Zirvenin yapıldığı günlerin akşamlarında, bu özel ve anlamlı hafta dolayısıyla hiçbir “Kutlu Doğum Haftası” etkinliği düzenlenmedi. Kutlu hafta bir gece olsun kutlanmadı. Hayret…
 
Hiçbir İslam ülkesi lideri o kadar konuşmalar arasında bir cümlecikle de olsa haftayı tebrik etmedi, peygamberini anmadı. Ve yüzde bilmem kaçı Müslüman olduğu dillendirilen şu fakir ülkede kimse bu ayrıntının farkına varamadı. Vardı da varmadı.
 
Hani Dinin en doğru yaşandığı memleket burasıydı, bizdik…
 
Artık Dinen onlara mı yazık bize mi?
 
Şu fakir memleket dışında bir tek İslam ülkesinde ne mevlit kandili var, ne de kutlu doğum haftası.
 
Böyle Müslümanlık düşman başına…

Hiç yorum yok: