28 Nisan 2016 Perşembe

1 MAYIS GAYRİMEŞRULAŞTIRILDIKÇA…

1 MAYIS GAYRİMEŞRULAŞTIRILDIKÇA…

Şu 1 Mayıs denilen emek günü, bir günlük işçi bayramı, dünyada bir tek neden şu garip ülkede neredeyse tüm iktidarlarınca gayrimeşrulaştırılır. Olanca meşruluğuna karşın meydanlar emekçilere kapatılır, meşruluğun önüne güvenlik güçlerinin barikatları dikilir ve anında gayrimeşrulaştırılır. Neden?

1 Mayıs gayrimeşrulaştırıldıkça, gayrimeşrulaştırılmaya çalışıldıkça ülke nasıl yönetiliyor bir bakmak gerek…

Yüzyıl başlarında yıkılan tüm imparatorluklarda veya en eski imparatorluklarından bu güne, diktatörlüklerden cumhuriyetlere hak aranmasına ve halkların arayışlarına tedbir, hakların ve halkların yönetimi,  kılıçların gölgesinde olmuştur. Kılıç kalkan yetmeyince de hakların gaspı ve halkların yönetimi yaygınlaştırılmış cehalet ve şiddet, faşizm ve dinsel ayrıştırmalarla kolaylaştırılmıştır. Kısa zamanda maskeler düşmüş demokrasi havarisi kesilip de Demoklesin kılıcını elinde tutanlar bando mızıkadan bile korkar hale gelmiştir.

Özellikle geri kalmış geride bıraktırılmış şu garip ülkede yarım asırdır gözlemlenen 1 Mayıs’ın bir türlü meşrulaşamadığıdır. Meşrulaştırılmadığıdır. Toplum yönetim erkinin önünde seyrettikçe veya toplumun çoğunluğunun rahatça güdülenmesini engelleyecek unsurlar belirdikçe fatura hemen 1 Mayısa çıkarılır. Sembol Meydanlar yasaklanır. 1 Mayıs gayrimeşrulaştırılır. Yasak meydanlara çıkanlarla hazır kıta bekleyen emniyet güçlerinin olağan meydan savaşı topluma anında her telden enjekte edilir. İzin çıkmış kıytırık meydanlara ve salonlara sıkışmış davul zurnalı halaylara kimse bakmaz, ilgilenmez. Aslolan kargaşadır. Bu durum her dejenere devirde hep aynidir. Ayni benzer manzara cereyan eder. Seçilmiş veya atanmış çapsız yöneticiler de çıkar gördünüz mü vatan hainlerinin yaptıklarını diye caka satar, hava atar. Sessiz çoğunluk ise bu aile fotoğrafına kanar. İçin için kanar.

1 Mayıs gayrimeşrulaştırıldıkça, gayrimeşrulaştırılmaya çalışıldıkça sessiz çoğunluk hangi enstrümanlarla nasıl ve nereye yönlendiriliyor bir bakmak gerek…

Kitle iletişim araçlarının bir kısmı diğer göstergelerde olduğu gibi 1 Mayıs olayında da hoşnutsuzluğu meşrulaştırma ve 1 Mayısı gayrimeşrulaştırma, değersizleştirme görevi üstlenir. Para basar kameralar. Ne pahasına olduğu belli ama belli belirsiz mevcut iktidarı ve siyasal yapıyı her olumsuzlukları ve yaptıkları ile masumlaştırırlar. Yönetsel yapının kullanmaktan çekinmediği her eşitsiz güç hegemonyasını meşrulaştırma yarışına tutuşurlar. Suçlu onlara göre bellidir, kendilerine belletilendir.

Bu gözdelik ve gündelik kapma yarışında kapitalizmin çıkmazlarını, emperyal istilacıları, endüstriyel ekonomik darboğazı, emeğe zulmü ve vahşi kapitalizmin acımasız sömürüsünü unutturmaya yönelik programlar harfiyen kurgulanır. Alternatiflerin yok gösterilmesi ve karalanması girişimleri mesnetsiz çeşitlendirilir. İşçiden emekten yana her tavırlılık iktidara bariz ve galiz saldırı anlamında toplumun belleğine kazınır. Her yandaş ve yanaşma tavrı ondalık ve odalık aşamasında ödüllendirilir. Bu ödül bolluğunda ödü kopar sessiz çoğunluğun bir günlük de olsa içinden geleni haykıramaz. Zaten istenen de budur.

Ancak bir gerçek vardır elli yıldır gözlerden kaçar. 1 Mayıs tüm dünya ülkelerinde bahar tadında kutlana gelen bir bayramdır. Dünyanın neredeyse tamamında 1 Mayısın özü mözü emilmiştir. Göze hoş bir gün olarak yerleşmiştir bütün gözlere. O kadar. Ama şu fakir ülkede her iktidar erki 1 Mayısları kendilerine karşıtlık görür. Veya uygun gördüğü işlevsellik derecesinde sınırlar. Kısıtlar. Sınırlamakla kısıtlamakla kalmazlar alternatiflerin üretkenliğini, rasyonel bilgi yüklemelerini de yok etme ve sindirme mekanizmalarını kurarlar. Kurulan mekanizmaları her türlü baskı yöntemleriyle de başarılı kılmaya çalışırlar.

Şu 1 Mayıs denilen emek günü, şu bir günlük herkese batan işçi bayramı neden bir tek şu ülkede gayrimeşrulaştırılır. Sembol meydanlar emekçilere kapatılır, nedeni bellidir aslında. En özgürlükçü geçinenler de dâhil hepsi şu ülkeyi hakkıyla yönetemedikleri an ilk iş olarak 1 Mayıslar yasaklanır. 1 Mayıslar meydanlara yasaklanır. Meydanlar işçilere, bayramcılara.

1 Mayıs gayrimeşrulaştırıldıkça, gayrimeşrulaştırılmaya çalışıldıkça tek günlük haykıran sessiz çoğunluk nasıl bir hayata mahkûm edilmiş ve hakkınca yönetiliyor mu bir bakmak gerek…

Birileri için işlerine öyle geldiğinden kuru gürültü görülen, diğerleri için istek, arzu, talep, hak hukuk, adalet, doğruluk dürüstlük, bayram seyran… görülebilir. O halde yapılması gereken birilerinin her masum başkaldırı eylemliliğinin iktidarlarca niçin yıkıcı gürültü kuru gürültü olarak görüldüğünün de irdelenmesidir.

Elli yıldır hep ayni meşhur martaval, hep engellenir şu meşru karnaval...

1 Mayıs tüm acıları birkaç saatliğine unutmak, gülmek, eğlenmek, coşmak ve sorunları en barışçıl biçimde haykırmak üzerine kurumlanmış bir bayramdır oysa. Yine de gayrimeşrulaştırılır. Böyle gittikçe örgütlü gelecek bir türlü gelmeyecek şu yoksul ülkeye. Büyük değişim bir türlü yaşanmayacak ilelebet. Görüntü şimdilik bu.

Örgütlülük amaç, bağlam ve ilkelilik açısından netliği ortaya koyar. Yani örgütlü toplumlar kendi amaçları ve ilkeleri dışında asla kullanılamazlar ve kendilerini kullandırtmazlar. İşte iktidarları kaygılandıran asıl mesele budur. Elli yıldır iktidarların, iktidar yanaşmalarının ve yavşamışlarının da derdi budur. Şu garip ülke insanına hak ettiği insanca yaşayacağı büyük değişimi yaşatmamak. Engelledikçe engellemek ve engelledikçe nemalanmak.

1 Mayıs iktidar tarafından meşru zeminden kaydırılmaya çalışıldıkça, gayrimeşrulaştırıldıkça, gayrimeşrulaştırılmaya çalışıldıkça yatıp kalkıp doğrusu budur demek yerine hiç değil ise bir kereliğine sormak gerek;

Koca yılda tek günlük haykıran şu sessiz çoğunluk hak ve adalet temelinde yönetiliyor mu, yönetilmiyor mu? Ülke kalkınıyor mu, batıyor mu? Bir bakmak gerek…

Hiç yorum yok: