ÇIPLAK KORİDOR
Loş bir koridordayım
Yapayalnız ve
çıplak.
O çıplaklıkta uykusu hafif takımyıldızları ışıtır gülümü.
Kırılgan ışıklar baştansavıcı
uykulu gözlerin baş tacımdır.
Çıplak tenine giy beni.
Hiç ilgilendirmez beni başka dünyalar
başkaları
baştankaralar.
Hem asi hem de vahşiyim biraz ben
özgürlük ise en başlıca ihtiyacın biraz cesaretlen
göster maharetini.
Özle ve özlen.
Dönme dolabın en dibindeyim bumburuşuk
teninle ütüle çehremi.
Kara gecelerin kucağında en şık en zarif sensin
anadan doğma giy beni.
Ameliyata girer gibi hafif korkuyla karışık
karış kanıma.
Olabildiğince şirin ve sanatsal duruşla otur pufuna
anlık dokunuşlarla uyut aklımı
ufala ışık kırıntılarını benden içeri sabırla
yaşa ve yaşat.
Peşimde loş bir koridor zıplıyor
çıplak
şeytan çıkmazındayım yapayalnız.
Korkmadan çıplak tenime giyerim seni.
Islak düşlerin serinliğinde başak sarısı
hevesime nefesini nefesime mahirliğini katarım.
Uykucu bir tutam yıldız ışıtır gönlümden içeri
koridorlar aydınlanır
çırılçıplak.
Işık baş tacımdır.
Çıplak tenininin şavkı vurur loş koridorlara
bir yaz güneşi aldanmasıdır anılarda kalan
her hazan başka bir güzel.
Şevki zevki sonradan hissedilen
çıplak bir duygudur aklı karıştıran
giysi ve çıplaklık üzerine harmanlanan.
Tarihi bir yanılsama.
Loş koridorun yamasız ışığında
bir emekleme mevsimi
zemheri kaçağı.
Korakor anılar yumağından bir damladır
en çıplağından
baş tacı yapılan.
Tüm dokularına en hassas ben dokunacağım yargısıdır
loş bir koridor yazgısı.
Kan kırmızı bir pareoyum
en can alıcı parıltılı
rengarenk
sar beni.
Oyunbozanlık istemez ey koridor sakinleri
loş liboş bataklığının gülüne
biraz saygı.
Ne oyum ne buyum istemez canım maskaralığı
yeter.
İstemem sensizliği
sarıver hoş kokulu karnının yumuşağına korkularımı.
Ve bir batında doğur kara gecelere gündüzü
gökyüzüne masmavi
Denizi deryayı.
Sen kim için yaratılmışsın belli.
Biliyorum.
Artık durulmanın zamanı geldi de geçiyor
durma sen çıplaklığına sar bedenimi.
Vücuduna nefes aldırayım enginlerden en
derin mavi.
Er vakit ıslak düşlerin serinliğine bırak ateşlenen başını.
Doğan ile doğarım deliren düşüncelerde
Islah ederim lahitleri
yaprak gibi titrerken vahşi ruhum.
Tül beden üzerinde ipek alışkanlığındayım
loş koridorun ucunda saklı ışıkta.
Kentin kırmızı saçaklarına sürülsün abu hayat
sensiz olmaz asla
damarlarım çırılçıplak.
Her renkli kıvrımda köşeleri körelten sen
billur sesli bir taş plak.
Çıplak dudaklarına sür beni
albasma parlaklığında
ve giydirmeden önce öp.
Altın renk saçların gölgesinde
dumanlı gözlerinin yeşiline sür beni
çatlayan cildinin kurumuşluğuna
çıplak ve ıpıslak.
Ateşlenen ışıyan vücudunla ilgilidir tüm divan
nasıl zevk alınacağını bir bilsen
durulmaz asla kemikleşen desenler.
Anadan üryan gör benliğimi.
Ve anla
başkaca gördüklerinden en dertsizidir
bereketlenen.
Ölü hücrelerini yenileyecek bir kıvılcımdır su gibi akan
hafif köpüklü ve saf sütlü
Ak sulu.
Pul pul soyulan soyunukluğunla doyur hafızamı
narince ve yeterince.
Lacivert siyah denizi çek üstüne
üşüme.
Üşenme çıplaksın üşütmeden giy bendenizi.
Işık baştankaradır.
Aşk baş tacım.
Gül kokan nefesin nefesimdir ebediyen
loş koridorun sonunda bir düş
o düşü
düşer kalkar saklarım.
Uykunda hafifçe soluna döndün
örtündüğün gökkubbeydi
yankısı ağır takımyıldızları gördü.
Loş koridor ışıdı
Güller güldü...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder