1 Şubat 2016 Pazartesi

BOŞ BAKRAÇ

BOŞ BAKRAÇ

Avucum yangın yeri
boş bakraca dolan hikâyeler var elimde
balkon süsü
kara beton nevi
evhamlı.
Var sürgün hikayelerim
sürmeli gözlerden süzülen
bakır adada fayton sürmelerle hüzünlenen
ve bahçeli ahşap evlerin mahzeninde
asma kilitlisinden.
Ruhları karalara da al yazmalarım el yazmalarım.
Serinliyorken çıldıran zaman alaçamlar gölgesinde
uydurmalar bahaneler ve
azgın yanılsamalar
kızıl ateşe sürülmeler var beynimde.
Aklım yangın yeri.
Gönüller şaşkın…
Kaç canlı fasıl senle dolu bir bilsen
kaç
kaç fasılasız haykırış silme sen.
Ölü kalplere doğduğunda aşkın şavkı
şavkıma şarkılar
ve gökkuşaklı güneş
düşer.
içlendikçe fişlendim.
Fişlendikçe içerim.
Kaç fasılda yekpare canlılığa öldüm öldüm
ve nasıl dirildim bir bilsen.
Lakin artık tüm zevkler haram bana
hitap etmiyor ruhuma zaman
aşkla meşkle.
Aslında ruh da kaçmış içimden sanki kıyı köşe
içim boş bakraç
içimde sulh.
Bedava yolculuklarla sonlandıkça yolum
epey yoruldum.
Her göründüğünü sandığım an bir kalemde yoksun
olsun.
Buruldum.
Yıllardır kırlara düşerim
düşkünlüğüme karlar
her yaz kır düğünleri özlerim.
Hayallendiğim zamanlar da vardır andaçlık
apaçık durdu durur anılar
geç anlarım ve
durulurum.
Ve alnımın çatından tek mermiyle
vurulurum.
Beklediğim son vapur azıcık militanlarca kaçırılmış
sağanak yağmurlara gebe mevsim
bir türlü doğuramıyor
beklem dizeyi.
Mintanımdaki leke kan
ağzıma dolan soğuk barut kokusu
içimde boşluk.
Telli ablanın torbasında eridi bütün mantar mermiler
bonbon şekeri tadında ayaz
ayaldım.
Altın takılar da kayıp gezegen narı cehennem
son kez ayni faytondaydık
tunçtan adada
yani beraberceyiz yine çıplak isyanın bam telinde.
Ayağından vurulan garibi sevmesen ne yazar
o topal fakir seviyor azar azar
sevmeye kıyamıyor açılamasa da denize hiç
ser seni.
Yüzemiyor sana hiç
dalgalar külçe külçe rüzgar ağır safari
ağarıyor zaman kış ikindisi evinde.
İrkildim
hakkım olandan fazlasıydın sanki diye
sakin zamanların affedilenine armağan
tapınmadır inceden
şu kırılgan dizeler.
İncinmenden korksam da derinden ey nazlı canan
kara bakır kaplı odada hala izini sürerim
soldurtan sürgünlerde.
Dünya karanlık
bulutlar nemli
memleket karanlık ve nemli
dil yeminli diller yeminli susarım cellata karşı.
Bir tek yalan dolandan korkarım
bir de yüzüme karşı öldü öldün
öldüğümü söyleyenlerden.
İkincisi üçüncüsü ve sonsuza kadarı
Boş bakracıma dolan hikayenin şart kipisin.
Dipsiz derinliğin deniz tipi
Dalga dalga ve damla damla
doyuran…



Hiç yorum yok: