12 Şubat 2016 Cuma

TATLI SU KAPİTALİSTLERİ VE DİN…

TATLI SU KAPİTALİSTLERİ VE DİN…

Dünyanın bir olup baş edemediği küresel krizler dönemlerinde olduğu gibi neo liberal siyasetin tipik uzantıları eski kıtada yeni iktidarlar yaratarak bıçak sırtı ilerliyor. İlerlerken de hegemonyasına din, mezhep ve etnik karıştırıcılar ekliyor. Son yıllarda bu dinsel ulamayla Ortadoğu’da ortalık iyice karıştı ve sular durulmaz oldu. Ateşi dört bir yana sıçradı.

Ateş sıçrar sıçramaz, demokrasi bölgesel çapta ve dünya ölçeğinde diğerlerine nazaran en demokratik görünen ülkelerde dahi hiç hissettirilmeden askıya alındı. Sözde ileri demokrasi varyasyonları vizyona sokuldu. Bu temaşaya tepkili duranlara ise büyük sermayenin temsilcisi egemen güçler topu tüfeğiyle girdi. Girmediğinde ise işbirlikçi tatlı su kapitalistlerini kış uykularından uyandırdı. Ancak emperyal istila, bu kez uşaklarını dünya nimetlerine aç dinsel ve mezhepsel bazda en bağnazlardan seçti. O yobazlar daima vardı aslında büyük sermaye şeytanlarınca hortlatıldılar. Demek o beğenilmeyen işlemez denilen sistemler iyi işliyordu ki, şarlatanlar seslerini bir türlü çıkaramıyorlardı. Şimdi o tatlı su din ve mezhep kaçıkları fırsatı yakalayıp ortalığı bir anda kan gölüne çevirdiler. İç yüzleri dini algılayışlarındaki vahşilik ortaya serildi. Din, iman, mezhep yapbozcusu yobazların toprak ve devlet savları ve  sağa sola saldırmaları ile hesaplar bir nebze şaştı. Ancak emperyal istilacılar başka yandaşlar devreye sokarak,  pentagonvari bin bir oyunla işlerini kısa zamanda yoluna koyar.

Bu goygoyculukta olan parçalanmaya ve bölünmeye müsait ülkelere olur ve ezeli ebedi sayılan kardeşlikler  de sona erer. Bu küskün ve kızgın iç hesaplaşmalarda nice canlar nedensiz yere heba edilir. Üç beş milyonluk din kardeşimiz bahaneli yeni kardeşler peydahlamak da göz boyamaca dan öteye gitmez. Bu yama pek tutmaz. Ve bu yamama kardeşlik yakın vadede başa fazladan sorunlar açar. Onca Din iman mezhep kargaşasında çıkıp ta ayıptır günahtır diyen yok, varsa yoksa gelsin gitsin dolarlar, dolsun dolmalıklar. İş işten geçtiğinde bütün ağıtlar Tanrı’nın son dini, en mükemmel dini bu pespayeler yüzünden yerlerde süründürüldü diye bağıtlanır. Başa musallat bölünmüşlük ise çok başlar ağrıtır. Hesabı zor verilir bu aymazlığın.

Asya’dan Anadolu’ya, Anadolu’dan Afrika’ya Avrupa’ya dek uzanan geçmişin meşhur ipek yolları, kervan yolları ve savaş yolları hala güncelliğini koruyor. Yol ayni güzergâh aynı. Tarih boyunca sınırlı iletişim ağları ile sağlanan bölgesel kontrol bu gün üst düzeyde iletişim kanalları ve yerli iş birlikçileri ile bu gün de sağlanıyor. Günün deniz, kara ve hava yollarının, yer altı ve yerüstü zenginlik kaynaklarının, hammadde ve tatlı su mecralarının kontrolü emperyal istilacıların işbirlikçisi bu yeni tatlı su dini kaçıkları sayesinde sağlanıyor. Ortalık bulandıkça bunalıyor. Bu büyük sağlamada büyük proje heveslileri de sahte delikanlılık hamleleri mazur görülerek devamlı kontrol altında tutuluyor. Sözün özü yaşlı dünya emperyal istilacılar öncülüğünde Ortadoğu’dan dağılan yangınla, yakarak, yıkarak, yanarak yenilenme peşinde.

Bu günden yarına bölgede sadece ülkeler boyutunda değil dini, mezhepsel ve etnik kapsamda küçük ölçeklerde, hemen herkes tarihsel bir kavşakta. Dinine yanılan bir yanılgılar dönemecinde tüm İslam. Bu tarihsel süreçte kavrayışı geri toplumların iç dünyalarında ciddi gedikler açılır. Açılır ve kolayca da kapanmaz. Emperyal istilacılarca taş gediğine koyulur ve kapitalizm at koşturur milli ve dini değerler üzerinde. Ve büyük sermaye bu ümmetleşen cetvel üzerinde cirit oynar.

Tatlı su kapitalistleri kapitalizmin yasal sistemi içinde mülkiyet yapısı, mülkiyet yapısı ilişkilerinde serbestlik ve yapılar ile tüm ilişkilerin korunması üzerine kurulduğu büyük yalanını atıp dururlar. Buna karşın işin içine başka değerler bulaşınca kurgu bu tanımla işlemez. Bu kurgu herkes için ayni yasa ve uygulamaların olduğu ve uygulandığını vurgulasa da öyle olmadığı kısa zamanda anlaşılır. Ve kapitalizmin bir kez daha kudurmaya açık toplumlar yaratmaktan öteye geçemediği anlaşılır. Ama atı alan dereyi geçer.

On yıllardır her buhrandan her bölgesel kargaşadan sonra kapitalizm ve işbirlikçisi tatlı su kapitalistleri sorgulansa da emperyalizm hiç sekterlenmez. Çünkü özellikle finansal küresellik tek merkezli olduğundan yaşanan büyük ekonomik krizler öncesinde ve sonrasında emperyalizm kapsama alanı dışında kalmış yolunda giden sistemleri değiştirir. Sistem bozuk algısı yaratarak değişime zorlar ve değişimi para pul, silah mermi destekler. Veya kendi yağıyla kavrulan rejimleri yıkmaya yönelir. Yıkar.

Bu emperyal istilacılar kendilerine en karlı yatırım başkalarına yıkım doğrultusunda tüm yamuk, yavşamaya yatkın enstrümanları yüksek dozda bir bir kullanır. Kullandı da. Ancak özellikle son on, onbeş yıldır emperyal istilacılar tarafından için için kaynayan din iman mezhep açmazında yeni küresel hikâyeler yazılıyor. Ve en can yakacak, çok canlar alacak, sınırları yıkacak ve sözde yeniden çizecek bir ufuksuzluk yıllardır yavaştan yavaştan yozlaştırılan ve yobazlaştırılan toplumlara kurtuluş olarak dayatılıyor. Bu dayatmanın nice dağılmalar getireceği ve getirdiği daha şimdiden görünmesine karşın gözler kapanmış ağızlar tıkanmış. Sonuçta dünyanın dört bir tarafına emperyal egemenlik olarak yayılacak bu demokrasi yerleştirme, ekonomi büyütme ve istikrar yalanlarını savuran uydulaşmış milletler, liderler ve din iman mezhep bezirganlarına bu dünya da, cehennemler de yetmez.

Ulusal sınırları aşan ve bölgesel ve kıtasal düzeye ulaşan krizler adı ne koyulursa koyulsun, neyin krizi olursa olsun, hovardaca savaşılarak hiçbir devletin yeniden kurtuluşunu sağlamaz. Batırdıkça batırır. Çünkü küreselleşen sermaye girdiği her yerde ölçüleri aşkın biçimde sosyo ekonomik koşulları ağırlaştırır. Koşullar ağırlaştıkça inanç değiştikçe eşitsizlik ayyuka çıkar. Yetmez yeni eşitsizlikler de yaratılır. İşte o en hassas dönemde tatlı su kapitalistleri dinsel ve mezhepsel referansla kimden ilham aldıklarını hiç saklamadan emperyalizmin tam emrine girerler. Kara paranın buyruğu altında toplanırlar. Uyruksuzlaşırlar. Bu uyuşukluktan faydalanan emperyal istila da onların evine girer.

O durumda din iman mezhep de elden gitmese de ki gider, tatlı su dinciliği de beş para etmez…

Hiç yorum yok: