24 Şubat 2016 Çarşamba

SARAY MUHALLEBİCİSİ VE MUHALLEBİCİLERİ…

SARAY MUHALLEBİCİSİ VE MUHALLEBİCİLERİ…

Her şey mantık dışı, bilim karşıtı ve biat kültürü ile hak edilmeye, halledilmeye,  halkedilmeye çalışıldığından yaşanan felaketler uzar gider sonsuza. Ve de görmezden gelinir. Yollar savaştan kararır ve kapanır. Haram aylar hortlar kabileler tarihinin derinliklerinden ve hristoslara emanet edilir bunca İslam âlemi. Tepeleme İslam övünüşüne karşın küffarlara bel bağlanır kör şeytan çıkmazında. Eyvallah der tüm mezhep cambazları bu karara. Sanki yepyeni bir çağ yaşanıyor mesajlarının sessizliğinde, bedevi kabileleri devri başlar, başlatılır.

Bu arabik atmosferde memleket saray muhallebicisi ve muhallebicileri çizgisinde lapalanılınca aksayan mevcut iktidarları meşru saymak ve saygınlaştırmak da hızlanır. Ne me lazım malzemeciliği sarayın muhallebisi tutmadığında iş başı yapar. Yeme ve yedirme operasyonlarını başlatır saray muhallebicisi. Tatlı su muhallebicileri de boş çanak yalar. Ama tüm açmazlar emperyal istilacıların istiminde ve istifinde olduğundan kaçılamaz gerçeklerden. Savaş, kaybedecek zaman kalmadı noktasına dikeylenir. Dikine gitmeler de bir yere kadar.

Aslında yüz yıllardır saray muhallebicisinin muhallebisine hayranlık anlak zayıflığı ve damak zevksizliğinden kaynaklanmaktadır ve muhteşem sonsuzluğa soluksuz ayaklanmalar ile ulaşılır.

Yakın tarihte kayıtlı jön Türklerin sarayla kavgasından bu güne istihbarat ve komplocu zihniyet her dönem vardır. Ve karşı mücadele karşılıklı devam etti eder. Saray kaçan kaçar kurtulur, kaçmayanı kaçamayanı o gün bu gün yakalar. Yakalar, hapseder, işkenceler, sürgünler. Denetim ve gözetim altında tutar. Beklenen Adalet gecikir, geciktikçe geciktirilir.

O günlerden bu güne Ottoman da olsa Cumhuriyet de olsa otomatikman monarşik hükümranlık din iman mezhep soslu cereyan eder. Saray muhallebicisi ve muhallebicileri dışında kalanlar potansiyel anarşiktir. Bu topraklarda hiçbir zaman  indirim uygulanmaz düşünene, lehte takdir yetkisi asla kullanılmaz. Darbeler, sivil asker uzlaşmaları ve akıl sulanmaları ile dünyaları götürmelerin zeminini hazırlar saray muhallebicisi. Dünün çulsuzları tatlı su muhallebicileri bu günün milyonerleri milyarderleri devşirme yatırımcılarına döner anında. İngiliz ramseylenir ışıltılı kravatlanır, baylanır. Batağa sürüklenmenin reçetesiz kalmanın tipik korsanlaşmasıdır aslında tüm yaşananlar.

Savaş çıkmazında ara sokağına girildiğinde saray muhallebicisi ve muhallebicileri eski hesaplaşmaların hersine saplanırlar. Alt üst olmuş bir toplum hangi karakterleri asansörler tarihte de karşılaşılacağı üzere bellidir. Toprak sınır tanımadan bellemeğe gidilir ama emperyal istilacıların miğferine çarpılır. Devir o devirdir, devran ise sürenin mantığı işlemez gereğince. Tarih asansörü gelir saray muhallebicileri mezarlığında bozulur.

Hangi kültür hiç hissettirilmeden şırınga edilir ise o yönde gelişir tarih, ezer tarihin paslı çarkı dünyayı.

Yakın tarihte de karşılaşıldığı gibi bu coğrafyada saray kendi düşmanlarını yaratıp akılları muhallebileştirdikçe verilen sözde öğütlere de harfiyen uyulur. Öğütün nevine ve hacmine bakılmadan uyulunca öyle bir gün gelir ki birilerine yerçekimi de azalır, altından saray kapıları da aralanır,. Tarihin akışına yön vermek yerine taş yerinde ağırdır misali yozlaşılır. Memlketi uyutmak maksatlı din ve yönetim işi birbirine karışınca karıştırılınca sarayın borusu öter. Öttükçe tüm ayıpları bir bir örter. Gizli saklı kalmaz geride aklanılır cümbür cemaat. Geriye tek bir arzu kalır, yeryüzü halifeliği. Devletin kılıcı bu eyyamcı hilafetin dini doğrultusunda keser. Din değerinde bir güce kafa tutmak elbette günahtan sayılır. Ancak din hangi dindir ve din sadece savaş sanatını iyi bilmekle mi olur tartışılamaz.

Son yıllarda yenilgiden başka bir değişim yaşamamışlık yeni stillere şifrelenmeyi de zorlaştırır. Yüksek faturaları ödemek yine memleketi bu hale getirenlere değil millete düşer. Bu millete kodlanan muhalleb de, muhallebi de uymaz...

Politik protesto, mitingler ve eylemlere aldırmadan durum tespiti yapılıyorsa ve fiili durum topluma hakkınca anlatılamıyorsa bu gidişle vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığı nice tehlikelerle baş başa kalır. Ayrıca milletin azmi ve kararlılığı yangında ilk kurtarılacaklardan sayıldığı halde ateşe bırakılmışçasına patlar, ihtilal bayrağı da el değiştiriverir. Demek ki meşru hükümranlık, meşru hükümet ve meşru saray muhallebiciliği ve de bunların hukuksuz kitapsız dinciliği ortalığı karar, kırar, karıştırır. Olan millete kalan saray muhallebisi çocuklarına bal çanağı olur.

Nice kongreler, genelgeler, andlar ve antrelerde çare olmaz, iflah olmaz saray muhallebicisi ortamına. Fiilen bir öz varlık yitimi yaşar toplum ve toplumlar. Ve meşruiyet taktik değiştirir ve sarayın meşruluğu da tartışma yaratır. Böylece dünya eskisi gibi dönmez, eski yerinde durmaz. Tarih böyle okunur, tarihte de böyledir.

Zaten tüm dünyanın her dönemde bölünmez topraklar olarak görülen bu topraklarda cirit oynadığı anlarda sarayla zıtlaşmalar her daim yaşanmıştır, halen yaşanır, yaşanmalıdır da. Unutulmamalı ki bu millet bu vatanı küllerinden var etmiştir.

Ayrıca saraya, emperyalizme ve din, iman mezhep bezirgancılığına baş kaldırı Ata’dan kalma bir meziyettir.

Hiç yorum yok: