AD10S, DİEGO ARMANDO MARADONA...
Az çok futboldan anlayanlar zaten bilir, anlamayıp aldırmayanlara da gönül rahatlığıyla denilebilir ki; o çok büyük bir armağandı dünyaya, dünya futboluna. O futbol tanrısının tılsımlı sol eli, sihirli sol ayağıydı. Ve ansızın göçüverdi sonsuzluğa. Adios, Diego Armando Maradona...
Fakir memleketlerin, fakirinde fakirlerinin sosyal yaşamında, faşist diktatörlerin üç fe’sine karşılık, üç 'S' çok önemli yer tutar; Sanat, spor ve siyaset. Kuşkusuz dünya gerçeğidir bu geniş açılı üçgenler. Spor deyince de illaki futbol...
Futbol işte deyip geçilemez öylece. Çünkü futbol ilerlemeye veya gerilemeye koşut roller üstlenir sosyal hayatta. Yani futbol sanattır resmen ve siyaseti de çok yakından etkiler. Ve öyle futbolcular vardır ki; pek az da olsalar salt futbolcu işte deyip geçilemez öylece. Çünkü onlar, futbolda değişimi tetikler, hayatta devrimleri izlerler. Tıpkı Diego Armando Maradona gibi...
Siyasal iktidarlar yıllanır ve yıpranır, eskir ve ivme kaybeder belki ama Diego Armando Maradona futbol içi ve dışı tüm aykırılıklarıyla hep taze kalacak. İktidarı yıkılmayacak. Hep canlı ve ölümsüz yaşayacak...
Çünkü doğru bildiği yoldan, izlediği rotadan asla sapmadı. Kimseye, hiç bir güce biat etmedi. Ve hep kazandı. Taraftarlarına inandı taraftarları da ona ve mevcut iktidar gücüne güvenenleri, kof güce tapanları çim sahalarda daima alt etti. Topunu yeşil sahaya gömdü...
Hatta sorgulanabilir yanlışları bulunsa da, kendini zirveye taşıdı. Tutundu. Futbol deyince ilk akla gelenlerden oldu. En birincisi. On numara, beş yıldız. Çekinmeden neşteri vurdu futbol tarihine. Nice siyasal iktidarlar bile kaybetti, hezimete uğradı, o hep kazandı…
Tek kaybı şu, hep kendi kendisini maddi ve manevi zarara uğrattı. Asla muhalifliğinden ödün vermedi. Aykırı yaşadı. Hiç sakınmadı, korkmadı. Bazen hoyrat ve çekilmezdi ama yine de sevildi. Sevgisi eksilmedi...
Yani faalken veya bıraktıktan sonra da spor deyince, hele futbol deyince dünyadaki fakir memleket çocuklarının sevgilisi ve önderi oldu. Kurtuluş parolası oldu. Amatör ruhlu sanki yarı profesyonel bir profesyoneldi. Ve bu yüzden en çok taraftara sahip futbolcu oldu, Diego Armando Maradona.
Hakkındaki onca söylentilere rağmen, stadyumlar çınladı onunla. Yendikleri sinir içinde ama saygıyla terk etti yeşil sahaları. Dönemine ve dönemlere kalıcı imzasını attı; Diego Armando Maradona...
Siyaseten sosyalist birileriyle çok iyi anlaşıyor ve benzeşiyor diye hiç yadsınmadı. Sevildikçe sevildi, gelmiş geçmiş en beğenilendi öyle kaldı. Unutturulamadı. İçten içe istense de yok sayılamadı. Aşağılanamadı. Canla başla inandığından hiç dönmedi. Hep savaştı. Sportif başarılarda lider rol üstlendi. Şanla şatafatla yetinmedi. Kariyerini övünülecek boyuta taşıdı. Yıldız üstüne yıldız taktı. Yeri geldi önüne gelene çattı. Ama dost, arkadaş kalmayı da bildi. Elbette futbol içerisinden dışarısından düşmanları da oldu. Yılmadı. Kimseyi ezeli düşman saymadı. Böylece yaşarken efsaneleşti. Zirvede bırakmayı da becerdi. Sonuç ortada yüzyılın üç 'S' starı, futbolun en takdir gören patronu ve proleteri...
Futbol da bir sanat ise ki öyle, Diego Armando Maradona futbola da, siyasetine de sol ayağıyla ince bir ayar çekti. Ve daha delikanlı yaşında, gönül rahatlığıyla gün geçtikçe kirlenen dünyadan çekti gitti...
AD10S, DIEGO ARMANDO MARADONA, AD10S AMIGO...