3 Ocak 2018 Çarşamba

EKİM DİKİM YILI, GÜLE GÜLE…

EKİM DİKİM YILI, GÜLE GÜLE… 
 
Kayıp yıl 2017, sonu başından belli hikâyeler ve yüzyıllık gerçekliğe ev sahipliği yaptı. Ekim dikim yılıydı geçip gitti. Bize güle güle demek düşer…
 
Koskoca bir yıl popüler kültürün etkisinde kaldı. Zamanın tozu atıldı. Zokalar yutuldu. Oryantalizm devlet eliyle ve para gücüyle yakın tarih planlarına sokuldu. Oligarşik yaptırım ve faşizan zorlamalarla makas açıldı. Yetmedi, makas değiştirildi. Yıl boyu mahkûmiyet mecburiyet, mahcubiyet mağduriyet,  muhtariyet mutlakıyet kurgulaması ile dolduruldu saatler, günler, haftalar, aylar.
 
Ve koca bir yıl kuruluşun kökenleri hepten unutuldu. Resmen ortaçağ kulluk zihniyeti yaşamın temeline oturdu. Arada kalanlar, perdeyi aralayanlar ve perde arkasındakilerin kördüğümüne dikildi gözler. Kördüğüm olmuşluğu büyülenmiş, bağlanmış, balyalanmış gözler göremedi. Sıra dışılığı reddeden bu insanlar oyun içinde oyunları da çözemedi. Veya işlerine gelmedi. Çaresizlik içinde bocalasalar da karşılıklı Yarabbi şükürleştiler. Zaten har vurup harman savuranların, rotayı ve haritayı her gün yeniden çizdikleri bir ortamda sıra dışılık zor işti, hep kolayına kaçtılar.
 
Yani komplolar kumpaslar, tuzaklar tezgâhlar, suistimaller suikastlar üzerine kurulu bir dünyada zordur dünya insanı olmak. Olduklarını sandılar ama olamadılar. Zordur ses vermek. Ses verince de şehri dinlemek. Gözü pek direnmek. Boyun eğdiler. Öylesine birbirinden uzak o kadar uzaktır ki bu buharlaşan hayatlar,  özgür ve özgün deneylere masumane bir bakışı bile çok gördüler. Biat ettiler.
 
Ayrıca 2017, Ekim Devrimi'nin de yüzüncü yılıydı. Bu da unutturuldu. İnsanlık tarihinin en muazzam Devrimi'nin gerçekleşmesinin üzerinden tam bir asır geçmiş. Postmodern önermeler doğrultusunda lotaryacılık prim yaptı. Ve tam 100 yıl sonra resmen proletarya ile vedalaşıldı. Hem de çağ en vahşi kapitalizm çağı olmasına rağmen. Emperyalizm masumlara kan kustururken. El birliği, işbirliği sayesinde emek en yüce değer olmaktan çıkarıldı. Ekim devrimi de yok sayıldı. Bu Ekim dikim yılında en yoğun emek, sınıf karşıtlığı için örgütlendi ve harcandı.
 
Bu basmakalıp eğilimle sonuçta memlekette ne iş olsa yaparım maksatlı yüzyılın ırgatları, yüzyılların ameleleri, bin yılın amipleri yaratıldı. Bitik ülkede yitik insanlar…
 
İşte memleket böylesine düşerken çağa tanıklığımızı yüksek, en yüksek sesle, öfke ile karışık haykırdık durduk. Özgür bir dünya özlemiyle geçmişe özel değerlemeler, geleceğe güncel bildiriler ve yarınlara manifesto gibi yazılar derledik. Çünkü biliyoruz ki kaybedilen bir ülkeyi yeniden kazanmak kan donduran bir ayazda kıpkızıl bir alev topuna dönüşmektir. Dev dalgalı denizde boğulmak ya da yanmak pahasına güneşe yolculuktur. Bellek kaybı ise en kötü kaybetmektir.
 
O yüzden ekim dikim yılı biterken arada aralıkta kalmak istemedik. Hani kırk kere söylenen olur derler ya hiç yılmadan dört yüz küsur kere söyledik. Yine olmadı. Bir zırhlı zırdelinin kör kuyuya attığı taşları dört binimiz bir araya geldik yine çıkaramadık. Hayatın çekilmezliğini de, en zor yanlarını da bilerek gidişata karşı koyduk. Ama aşırı kişisel tutkular ve dinler çıkmazı, realiteyi yuttu gitti. Dost doğru duruşumuzla Kırklar meclisinde bazı gönüllere taht kurduk, hengâmeden çıktık. Tüm umutlarımızı da 2018'e bağladık.
 
Bize şimdilik yeni yıla hoş geldin demek düşer; Hoşgeldin 2018…

Hiç yorum yok: