SANAL-SOSYAL
ÂLEM SİYASETİ…
Komple, topyekûn
bir tek kompozisyona itilen milyonlar, nevrotik üstünlük sağlama aracı olarak
sanal-sosyal âlemi kullanırlar ve orayı bir kurtuluş yolu olarak görürler. Dayatılan
her ucuz fantaziye de lastik mührü vururlar. Yeni seçilen CHP İl Başkanına
seçilir seçilmez yapılanlar aynen bu tuzağa düşmüşlüktür. Resmen sanal-sosyal âleme
haddinden fazla düşkünlüktür…
Modernite
vurgunu toplumların internetteki uçuşu aslında bir fantazya merakıdır,
alımlılık beklentisidir. Bila bedel olmadığı muhakkak öncesi ve sonrasıyla
bulup buluşturma kokusu veya sanal âlemde duyumsanabilir alıntılar ve al gülüm
ver gülüm alınganlığıdır. Veya her şey taraflar arasındaki alışıklık,
alışkanlıktır.
Âlem orada
burada, tikelde grupta atışmak üzerine kurgulandığından iklimi huzursuzluktur. Aklı
çoğunlukla ikilemler kuşatır. Ama hiç önemsenmez. Ve sanal-sosyal âlem bu haliyle
siyasetle buluşur. Kendiliğinden sanal-sosyal siyaset âlemi oluşur. O telli felli
âlemde de puslu paslı çarkın klavyeli kahramanları cirit atar.
Ve bu
sanal-sosyal âlem siyasetçileri durmaksızın gerçek hayatı presler ve gerçek
siyasetçileri resetler. Öyle bir hal alır ki kapışma, özdenetim düşüncesiyle en
doğal ve lokal kültür birikimlerinden yararlanmak bile bir kenara bırakılır. Her
yere kadar zalimane ulaşılır. Lafta derin bilgi sahibi bilginler ve bilgilerini
satmaya yönelik düşkün âlimler kısır fırsatlar üreterek restleşirler. Bestleşirler,
betleşirler. Oyun tuttukça tabanlar kemikleşir, tipitip sanal-sosyal âlem
siyasetçileri playerleşir. Her defasında
papaz pilav yemese de türer ve türevleşirler.
Türevi estetik
görüntüsü veren romantiklere özgü bir özgürlüktür. Fantazyalara faylanmak ona
buna laf atmak ve yalan dolan anlatmak ise falan filan ile biten veya başlayan
cümlelerde geçen öznelerdir. Tarz ne olursa olsun biriktirilmiş sözler kentte
ve millette sonsuz yaralar açar. Bazen yılışık ve yanaşık düzen tasarımlar ve
tafralanmalar ile bulaşan aşırı sıvılaşma içinde bulunulan kabın şeklini alır.
İstanbul’a İl
Başkanı seçilir seçilmez yeni başkanın başına gelenler, abuk sabuk
yakıştırmalarla getirilenler, resmen başkanı
bu sanal tuzağa çekme düşkünlüğüdür. Susakça sanal-sosyal âlem siyasetine
haddinden fazla bağımlılıktır. Oysa gerçek siyaset rehavet ve rekabet havasında
işlemez. Devamlı dik duruş pozu veren gerçek hayatın devrimci siyasetçileri bir
anda kılı kırk yaran fikirleri firketeleyen sanal-sosyal âlem siyasetçilerinin diline
düşer.
Hazmı zor
kıvamda süslü püslü sihir birden bozulur, sır perdesi zedelenir. Solgun ay
ışığının gösterdiği dar yollardan geçen sanal-sosyal âlem siyasetçileri özçekim,
durum ve an itibariyle yüklendikçe yüklenirler. Gerçekle kucaklaşmak cesaret
ister, cesaret ise adalet ama yoktan gelinir, yokluğa gidilir. Sanal-sosyal âlem
brüt veya netten yarı açık cezaevlerini kurar, kurgular. Yani indir, kopyala,
yapıştır ile güncellenen tutsaklık zihinlerde sürer.
Yeni Başkanın
İstanbul’a İl Başkanı seçilir seçilmez karşı karşıya kaldığı aynen budur. Açıkçası
abuk sabuk yakıştırmalarla sanal tuzağa çekme girişimleridir…
Sınırlı özgürlük
sınırsız hürriyet sanal-sosyal âlemin intizamında gizlidir. Arada bir mim
koymak üzere evrelenen ve evrenselleşen yaşayan ölüler ise sanal-sosyal âlem
siyasetçileridir. Aslında kurgusal siyasetin derinliğini hesaplayamayanlar insan
karakterinin güzelliğini de harcarlar. Harcıâlem kısa süreliğine her şeyi
biliyor görülme ve lafta geleceği görme kırıklığı babında siyaset tellallığıdır
biteviye işlenen. İşaretleri ise ben yazmıştım, atmıştım, beğenmiştim, demiştim
ve saire temelli sanal-sosyal âlem siyaseti çalkalandırmasıdır.
Tüm bu pervasızca
yapılanlar, yeni seçilmiş bir il başkanına reva görülenler gerçekte aklın
kepenklerini kapatma, kestirmeden kesicilik, infantil düşçülük, bilinç ve
bilinçdışı fukaralıktır. O kadar…
Eylemsellik adına
resmen eylemsizliktir. Paralı filtreleme, somut vakalarda açık düşürme panayırında
iş bilirliktir. İş bitiriciliktir. Bazen sanal-sosyal haller somut vakalarla
örtüşmez. Siyasal düşler tutmayınca, o zaman tutkulu tumturaklı söylemlerle
bütün ahenk bozulmaya çalışılır. Başkana uyarlanan durum alenen budur.
Komple topyekûn
tek bir komplekse düşmenin olgusu, vurgusu sanal-sosyal âlem siyasetçilerinin
bolluğudur. Artık mühür kimdeyse, kimin eli kimin cebindeyse tuşlara dokunulur
da…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder