HIZIR-ELLEZ, HIDIR-ELLEZ
May mey ney derken, Mayıs’ta maya tutar yeryüzü. Yazı
büyüten ayda baş döndüren bahar, en ücralara ulaşır ve umutla kutlanır.
Dünyanın kışı biter, mevsim döner yaz sıcağına. Çünkü her sarısıcakta Hızır ile
Ellez buluşur...
Şenliklerle kutlanan ve kutsanan efsane Hızır ile
İlyas, Hıdır ile Ellez’dir. Yani dargın, küs kardeşlerin barış günü, barışmasıdır.
Kara ile denizin birleşmesi, sağlık, huzur ve berekete kavuşmadır. Kısmet
kargaşasının yıllık dizaynı, kaidesi ve kuralına göre istek, dilek ve destek meyillenmesidir.
Bolluk ve bereket pınarından faydalanmak amaçlı ritüeller ranzasıdır hıdırellez…
Arzu odaklanmasına od üzerinden geçişle başlanır. Kıvılcımlar
okşar paçaları. Arzuhaller bağlanır, çizilir, yazılır ve sallanır suya. Yargılar
netleşir, yazgı sunulur derya denize, Mevla Rahime, kadere kedere. Özgüvenli
özgürleşmedir her bir eylemle. Birebir taksimdir, doğayla uyumun, doğanla
ölümün, varla yokun doğanın takdirine bırakılışıdır. Ve tarihsel döngü
çerçevesinde kutlu ve kutsal şahlanma şakülüdür Hıdırellez. Baskülü asla yanlış
tartmaz...
Hızır ile Ellez kucaklaşınca kuru ağaçlar yeşillenir, su
kenarları bereketlenir, karda çiçek çölde vaha tomurcuklanır ve yüreklerde bir
sönmez ateş yanar. Öyle bir yanar ki alevlerin üzerinden atlamak, kızıl
yalımların içinde sıyrılmak sevinç nidalarıyla mucizeyi çağırmaktır. Tek çare
şahlar Şahı ile buluşmaktır. Şahın katafalklandığı Kerbela’dır mayası tutan tek
gelenek. Çok önceden çarpan vurgundur, gölgesi yara değen görenek.
Öyle duru bir isyandır ki hissedilen hemen uslanılır. Hızır'ın
bastığı yer, Ellez’in yüz sürdüğü derinliktir, arzulanan serinlik. Aşırılıklara
isyan aşk tadında kızıl gelinciktir. Aşure aşıdır yası ve hazzı bütünleyen. Bir
kez daha şans dilemedir affediliş tahtından. İmdada yetiş ya Hızır sinyalidir
içe sinen. Sirenler çalmaktır doğanın duyabileceği formlarda Ellez için. Çizilen
resimler, vurulan aşılar, bağlanan çaputlar. Saman kağıdına çizili dilekler, Deniz
kıyısı gül ağacına yakıştırmalar, kutlu kutsallığa nişandır. Çömlek ağzında
iğne oyalı tülbent, maviye ve manilere özgü tüm manileri defetmek için yöre
bazlı mitolojiye yönelmelidir Hıdırellez…
Her Hıdırellez günü sonsuzluğa kenetlenmedir içi
ısıtan. İnsanlığı içen kara anafora hiç kapılmadan, kutsala erişimdir foralanan.
Doğa canlanırken canlanmaya forsalanmadır gönülden. Gönülde canan gölgesi göğe
kanatlanmadır. Yürekler yansa da gönülde ne varsa bin katı duygusallığıdır formatlanan.
Hıdırellez demek günlerin en güzelinde, sevgiyi
büyüten ayın altında aşktan sarhoşlamış anı yakalamadır. Anılar çemberinde ibrişim
dolaşımdır, artısı geleceğe yazılan. Altından oklava, gümüşten baklava, yakut
pırlanta bir havadır zenginlik. Asıl zenginlik abıhayattan içmektir. Yok yere darda
kalanlara, hazıra nazır Hıdır-Ellez desteği istemektir, Hıdırellez. El
vermektir özü…
Günsüzlere ünsüzlere, aşkı sevdayı yar göğsünde sunum
günüdür Hıdırellez. Binlerce yılın birikimiyle bolluk ve berekete maya tutturma
sevdasıdır. Oya soya gönül günüdür. Kırık gönüllere dergahtır Hızır-Ellez.
Ama amaç araç arafında meşk edenlere hiç uğramaz Hızır-Ellez.
Her bulduğunu hızar gibi biçenlere Hızır ne yapsın, Ellez ne desin?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder