20 Ekim 2018 Cumartesi

BİTKOİN VE BİTPAZARLARI...

BİTKOİN VE BİTPAZARLARI...
Bitcoinler ve Bitpazarları mikro makro ekonomi derken, üstelik methedilen dünya düzeni de çökünce vazgeçilmezlerden oldu. Ve memlekette geri sayım başladı. Bir yanda ultra zenginler öte yanda hepten unutulanlar. Yani bitpazarı arenasında bitkoyunlar ile bitboylar çarpışıyor...
Aslında bu resim resmi piyasalarda yolun bittiğinin de acıklı resmi. Dünyada ender bulunur hırpani satış noktaları ve bozulan kent dokusu. Kentlileşemeyen kentli dünyası.
En muhteşemi olduğu varsayılan dünya çapında bir kent, şeme şama döndü. Yıldızı zayıf koskoca bir otel oldu. İlçeleri de öyle. Beldeleri de. Son yıllarda iyice belirginleşti bu han, hamam vaziyetleri. Bu han duvarı hallerine diyetler ödemekle bitmez. Hele ilçelerin bazıları, bilerek en geri bırakılmışları; sabahtan tanyeri ağardığında çıkılan, akşam alacasında hurra dönülen ev hane değil yatak yeri oldu. Bu yorgun argınlık içinde bol dökümlü hayat içten dışa tam bağımlı, içeriden dışarıya tamamen kuşatıldı.
Öyle ki dünya çapında tam bir çarpıklıkla. Havası suyu bile çarpıyor hale geldi. Metropol ama polisi yetersiz. Metroları ise tıka basa insan silüeti. Camda panda misali. Hal buyken hemen herkes vizyon kapma hevesinde. Ancak kalıp ve modelleme çalışması da dip yapınca Ortadoğu ile Avrupa'yı buluşturma noktası da delindi. Bakış açısı daraldı. Bundan sonra yırtıklar yama tutmaz. Sözde köklü işbirliği ve iş ortaklığını geliştirme sevdası da, dayatması tutmadı. Herşey ters tepti. Yolculuk nereye kadar ise artık.
Bu arada otel ilçeler ve beldelerde aynı operasyonel bloklar oluşturuldu. Bloke edilenler uyuşturuldu. İşte bu otel, motel, pansiyon bölgelerde şimdi tarifi olanaksız, zor, sapkın, çatal çizgi boyu ilerliyor hikayeler. Farklı farklı çıkıyorlar bir köşelerden. Masalsı manzaralar, büyülenmişlik ölçeğinde en ince ayrıntıları bile kara taşa çeviriyor. Serbest dolaşımda rahatsızlık verici romanslar var. Dünyanın tüm pastel renkleri paspal kırık bir palette birbirine bulaştırılıyor. Ve ziyankar tablo. Bitik biblo. Uçsuz bucaksız yalnızlıkta her biri kaç kıtadan olduğu belirsiz kıtasal bir şiir okuyorlar. Şiirimsi. Bir bakıma ağırlıklı adetten ağıt.
Zaten göğüsteki tükenmez sanılan güç tükenince, karşılaşılan zorluklara göğüs germek de güçleşir. Tüm varoluş hikayeleri ölümden beter hayatı çağrıştırır. Yoksulluğu, yokluğu simgeler. Her adımdaki sembolik farklar ve bitkon belirtiler külçe, balya, dalya kıvamında yığılır eski pazarlara. Tortulaşır. Artık bu atmosferde bu otel,motel, pansiyon ilçelerin, beldelerin kıyıcaklarında firma ve bayi bağlantısız, bayağı tedarik zincirleri oluşuyor. Kendiliğinden bit pazarları. Yani iki günlüğüne her dilden, her telden, alet edevattan, iğne ipliğe, yoğun ve gezgin bir sektör. Gergin, gezgin ve şaşmış zabıtların gölgesinde. Pazarlıklı peşin alışveriş ve iskonto. Ve bolca sekınd hend avantaj. Telaşla beklenen ise taşlı başlı ve naşlı bu bit pazarlarına nur yağması.
Yağma yok derken çok olunca Bitparalı uluslararası boyuttaki ticaretten, bit pazarındaki çok uluslu unutulanlar deryasına akış hızlanır. Yaşa gör, bak gözlemle pratiğinde saklı gerçek boyut. Boylu boyunca zati ihtiyaç karşılanmasına hancılık. Daha nerelere evrileceği belirsiz kapalı kapaklı bu dünya da neler görecek yaşlı gözler. Hele bu çağda bu dünyayı bu hale, altmış yetmiş yıl evveline kim getirdiyse. Onları, onların da akibetini görecek mi? Çok günah var, ödenecek çok bedel var. Çok.
Var ya; artık Bitcoinle mi Bitpazarı akçesi ile mi ödenir orası muamma...

Hiç yorum yok: