28 Ekim 2018 Pazar

EFENDİLER YARIN CUMUHURİYETİ ÇOK ARARIZ…


 
Yaklaşık yüz yıldır yıldır köklü bir Cumhuriyet geçmişine sahip bir memleket şu memleket. Ortadoğu'da fark yaratmış büyük bir liderin kurduğu modern devlet. Tam doksan beş yıl önce “ Efendiler yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz…”  Ata sözüyle, bir İslam ülkesinde bir ilk gerçekleşti. Tüm İslam coğrafyasında yüz yıldır bir başka benzeri de kurulamadı. Bir türlü yıkılamadı. Hala ilk ve tek…
 
Son on küsur yıl ileri düzeyde zaafa uğratılsa da hala ilk günkü varlığı adına öyle anılıyor. Tam doksan beş yıldır böyle. Bu süre içinde elbette inişler çıkışlar yaşandı. Ancak muasır medeniyet hedefinden hiç uzaklaşılmadı. Geri kalmış diğer dindaş olan ve olmayan ülkelerin medarı iftarı oldu. Örnek alıp uygulamaya koyanlar da koyamayanlar da var ama hem kurucusu hem de kurduğu model hep önemsendi.
 
Son on yıllarda içte ve yakın dışta olmadık şeyler cereyan etti. Coğrafyaya uyduruk yeni modeller ileri demokrasi adına servis edildi. Servise kapı aralayanlar kısa zamanda güveni boşa çıkaran kıyımlarla yüzleşti. Mevcut yönetimler peşi sıra yıkıldı. Yerine bünyeye uymayan hata oranı yüksek, felsefesi boş kombinasyonlar dayatıldı. Vahşet ötesi acımasızlık kol gezmeye başladı. Ve tabii ki büyük kurtarıcının kurduğu sağlam zemin üzerine yerleşenler bu kaosta hiç gereksiz minimum fayda peşine düştüler. Öyle ki; ‘Yurtta ve Dünyada Sulh’ ilkesi ile çelişen, bu hızlı geriye gidişe adapte olmazsak kaybederiz imajıyla egemen saydıklarıyla işbirliğine giriştiler. Böylece kendi geri sayımlarını da başlatmış oldular.
 
Oysa emperyalizmin ağır istilasına zamanında koca imparatorlukların bile dayanamayıp parçalanmış olduğunu bildikleri halde. Bizzat yaşamış bir milletin evlatları oldukları halde. Yıllarca aç açık kalınmış, çok kan dökülmüş, çok ağır bedeller ve diyetler ödenmiş olduğunu bildikleri halde. O yüzden Cumhuriyetin kurulduğunu ve bir devrimci yol izlendiğini bildikleri halde. Unutmuşçasına hemen yağmaya koşuldu. Sonuç ortada.
 
İşler umulan gibi olmayınca durduk yerde ‘Türk andı’ karartması yapan iktidar ‘Alıştır, karıştır, yakıştır’ düsturuyla sözde savaş mağduru milyonlara kapıları açtı. Hem de emperyalist ülkelerin haber ajansları dışında kalanların top yekûn yakıcı ve yıkıcı bir savaşın olmadığını dünyaya her gün geçtiği halde. Anında zamanın ruhuna ters düşen bir muhacir ensar edebiyatıyla kendi tarzını ve ruhunu asla değiştirmeyecek bir güruh cumhuriyete yedirildi. Kolaylıkla aşılamayacak bariz görünen doku uyuşmazlığı da inanç kardeşliği boyutunda halledildi. Yani yaklaşık yüz yıldır köklü bir Cumhuriyet geçmişine sahip memleket ilk kez Cumhuriyetle tanışan bu güruhun dünyaya açılan kapısı oldu. Dünya hiçbirini kabul etmeyince de deyim yerindeyse elde kaldılar. Bu resmen bakılmaya muhtaç üç beş milyona harcanan milyarlarca akçe sıradanlaştırılıp, onlar ekonomiye taze kan diye lanse edilince cumhuriyet düşmanlarına yeni bir materyal sağlanmış oldu.
 
Zihni karanlık 1071, 1453, 1940, 2023, 2071’lere takılınca bu kutsal emanet, bu kaçıncı cumhuriyetçi, kaçıncı saltanatçı oldukları bilinmezler yüzünden harcanmaya devam ediyor. Cumhuriyetin geçmişten geleceğe yürüyüşü yerinde sayara ve gerilemeye endeksleniyor. Daha başka nice ayrıntılarla nedir nasıldır izahına hiç gerek yok.
 
İzah tek bir örnekle bile sabit; Vatanında toprağında sözde savaşı bahane edip, taşı sıksa suyunu çıkaracak milyonlarca savaş kaçkını bir cumhuriyet ülkesine doluyor. Şu fakir memleket onlara buluşma ve yerleşme noktası oluyor. Al sana cumhuriyetin erdemi ve güzelliği. Pek güzel ama pek yakında memleketin yarısı etmeseler de hatırı sayılır bir nüfusa ve nüfuza sahip olurlar.
 
Peki, o zaman o meşhur 2023 sonrası ne olacak, hal ortada. Vay ki vay Cumhuriyetin haline. Yaklaşık yüz yıldır yıldır köklü bir Cumhuriyet geçmişine sahip memleketin köküne resmen kibrit suyu. Demek ki Cumhuriyet aydınlanmasının tersine davranılmamalı. Büyük sermayenin uşağı olunmamalı. Konu komşudaki paylaşım gelişmelerini, içsel dinamik öğesi haline getirmemeli.
 
Yaklaşık yüz yıl önce bin türlü baskı altındayken “ Efendiler yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz…” diyebilen ‘Ata’ korkusuzluğunu hiçe sayarak temel değerlerin çoğuna aykırı gelinirse  “Efendiler yarın Cumhuriyeti yok edeceğiz…”  veciz sözü de dile gelir.
 
Ve “Efendiler yarın Cumhuriyeti çok arayacağız…” korkusu yüreklere yerleşir…

Hiç yorum yok: