20 Ekim 2018 Cumartesi

GÖZ GÖRE GÖRE...

GÖZ GÖRE GÖRE...
 
Doğan da er vakit atadan fenerlenmişiz. Sokak çocukluğumuz bağa bahçeye sarkan da iki taş arasına mimlenmişiz. Sokak çocukluğumuzdan gençliğimize, oralardan bugüne yolculuğumuzda ne cevval karşılaşmalar görmüşüz. Ondan sevmişiz. Yeri gelmiş ağlamışız. Sonra gülmüşüz, coşmuşuz. Ve birgün baştakilere kahretmiş renklerin ahengini bırakmışız. Tam yirmi küsur yıl. Sonra saltanat yıkılmış tekrar yuvaya dönmüşüz. Velakin göz göre göre Cumhuriyet çöküyor. Eriyoruz.
 
Sanki devlet içinde devlet, Cumhuriyet içinde Cumhuriyet olalı beri, kurulalı beri ilk defa bu denli beter günler yaşıyoruz. Meğer onlarca yıldır yönetenler, pek güzel ala yönettim deyip bir kez daha can simidi ipine asılanlar işleri içinden çıkılamaz hale getirmiş. İşin doğrusu gören, bilen, duyan yok babında on yıllarca keseden yenmiş. İçilmiş.
 
Yani yıllar yılı bir güzel kandırılmışız. Ve sahada kala kalmışız. Yerli yabancı derken borç milyonları, milyarları aşmış. Resmen dibe vurulmuş, darboğaza girilmiş. Güllük gülistanlık gösterilen ne varsa meğer lafı güzafmış. Hayal satılmış.

Yetmezmiş gibi ciddi ve milli maç bağlamında onlarca yıl göz göre göre aldatılmışız. Netice hep hüsran olmuş. Uyandırılmamışız, kötü gidişatın farkına da varmamışız.
 
Sonra bir gün devir değişen de, çağ dönen de, çelik kasalarda ki mühür açılan da, fener karanlıkları aydınlatmış yıllar yılı göğüs kafesimizdeki tutsak kanarya özgürleşmiş...

Özlemle uçan da bağa bahçeye envai çeşit yalan yanlışın dadandığı açıkça görülmüş. Cumhuriyetin içten dıştan elbirliğiyle diz çöktürülmek istendiği anlaşılmış. 0n yıllarca muhteşem idareci pozunda çemkirenlerin yükseltmek bir yana çıtayı kaptırdığı resmen tescillemiş. Elbette boşa geçip giden yılların menfi tesiri bir anda geçmez. biraz daha sürer. Para kolay bulunur belki ama ödemeler dağ gibi yığılmış olunca topu doksana takmak güç olur.
 
Şimdi tezelden toparlanmak lazım da baştan ayağa bir dağılmışlık var. Zaten toptan bir dağılmışlık söz konusu olunca akıl veren de çok olur. Kimseyi takmadan işleri yoluna yordamına koymak için tek çare ise takım olmak ve takım oyunu oynamaktır.
 
Yeniye yolculuğun üzerinden az zaman geçmiş olsa da gönül arzuluyor. Ama dişe dokunur, övünülecek ciddi bir hamle yok görüntüsü var. Kurtarıcı icraat yok. Hatta son elli yılın en kötü günleri yaşanıyor. Tahammül sınırlarındayız. Hezimetler peşisıra kayıtlara geçiyor. Yani göz göre göre eriyoruz. Yok oluyoruz. Dost düşman herkesin yıllar yılı benimsediği büyük ve güçlü imajı gittikçe zedeleniyor. Mahalle kabadayıları bile koca Cumhuriyete karşı aslan kesiliyor.
 
Öyleki yıllarca göz göre göre Cumhuriyet nimetlerine sırtını yaslayarak yüz yıllık koca cumhuriyeti kötü yönetenler layığını bulur. Buna izin verenler de. Buldular da. Ancak yüz küsur yıllık temel değerlerle o denli oynanmış ki sistem o denli bozulmuş ki bundan sonra düzeltmek hayli zaman alır. Düzelmez değil elbette gayret gerek. Sabır gerek. Şimdilerde kahır günleri...
 
Bu kez göz göre göre cumhuriyete küsmek yok. Çünkü biliriz ki dost düşman bu büyük cumhuriyetin böyle zamanlarından korkar. İşler kötü giderken bir malum maç gelir, kazanılır ve çıkışa geçilir.
 
Dememiz o ki bu kez göz göre göre renk sarhoşu olmayacağız. Gelecek güzel günler uğruna, umutla ölümüne direneceğiz..

Hiç yorum yok: