28 Eylül 2017 Perşembe

PARANTEZ İÇİ

PARANTEZ İÇİ 
 
Üç kuruşa parende atanlar toplumuna parantez içi söylemlerde az gelir…
 
Öyle yoz satırlar var ki parantez içi ile desteklendiğinde en uzak araziler için bile mucizeyi gösterir. Sayısız mucizeye de yol verir. Parantez içleri uygun olsun olmasın her ortama ilişkin mantıklı kararları da içinde saklar. Ve hiç istisnasız, sıfır siftahsız yaşamları da bir bir açıklar. Açılır zaman, kapanır zaman ve her şey parantez içiyle belirginleşir. Yani acı gerçekler, görselliğin teması hep parantez içinde saklıdır. Parantez dışına taşanlar ise sadece kirli bir yakınlaşmadır ve aklı şaşırtır.
 
Enteresan bir enginliktir parantez içi kullanmak, yerli yerinde parantez açıp kapatmak. Durduk yere azıtanlar su götürmez gerçekliğe hizmet ederler daima. Ve parantez içleri az buz demeden o en özel ve en güzel halleri irdeler. Günler akıp geçerken akışın girdabına kapılır tüm parantez içleri. Tutuk ve tutuklu yaşamlara özgürlük üzerine önermelerdir tümüyle. Tavsiye ve telkin değildir asla.
 
Her koşulda güçlü ve zayıf kimliklerin hainleşmesidir parantez içine girenler. Parantez arası, satır ortası bazen moral bazen cılız bir pırıltıdır. Ama parantez içine saklanılan hiç edilen yıllardır, saplanılan aykırı yollardır. Dün ve din inançlarıdır. Çoklukla tekelleşmedir. Eğri büğrü çizgilere çakılan sıradan bir duruşa güzellemedir. Temelinde tünelinde yalnızlaşmadır.
 
En nihayetinde en göreceli al gülüm ver gülüm duvar paslı güdülemelerdir. Bile bile bazen parantez dışına çark eder iç veya dış verimlilik. Ve kar ortaklı, rant odaklı olunca siyasal erekler, baskıya ve baskılamaya yönelir kara melekler. Gelmiş geçmiş, şimdiki ve gelecek zaman hesapları, kimleri ve kipleri resmen bilinçaltına işler. Ve her şey parantez içine düşer.
 
Bu bağlamda ele alınan tüm baştan çıkarmalar, aldatı ve aldatmalar, kafakol ilişkileri parantez içi bir dünyanın ürünüdür…
 
Parantez parende attıran bir ritmik dokunuştur yazıya. Yazarın epeyce güngörmüşlüğünü ve gecikmişliğini de perçinleyen bir dik duruştur.  Veya dipnotu ve izahat çıkmazından da kurtuluştur. Davranışların tümü ve eylemlerin hepsi detaylarda boğulur. Bu bozgunda beraberindekilerle dirilmeyi güncelleyemeyenlerin içi dışına çıkar. Ve doğrudan devamlılık da olmayınca tüm ağır deliller parantez içine hapsolur.
 
Bahanesi ve sahtesi anlaşılınca, düzenlenmişi ve dizginlenmişi berat eder. Belki paranteze aldırmayanlar sonucu merak eder. Kesinlikle çeşitli isimlerle gelişir keşik ve eşik atlanır…
 
Parantez içinden dışına düşen ve düşürülen kişilere, kişilerin öykülerine kadar alfabetik sıralanışın sırrına ağıttır parantezler. Fazla derinleşemeyişin tatlı bir bulgusudur da. Veya diğer yazılara tur bindirme gücüdür. Küçülür azınlığın azgınlığı, büyür azgınlığın bolluğu ve bolluğun zenginliği çeker çıkar işin içinden. Parantez içi stratejilerde parçalanmaktır oysa toptan katlanılan. Karşı koyulmayan.
 
Bazen dar gelir parantez içlerine her şey. Çünkü tırnak tırnak işlenir tarih. Parantezli işlemler artar. Değiş-tokuş edilmiş nice sözcükle sürer, sürgün verir parantez içleri. Hem de hiç hissettirmeden en alışılmış veya ısrarla yok sayılmış çağrıları bir anda simgeleştirir. Derler ki postmodern bir çırpınıştır akıl ve akıl dışı arasında sıkışmalar. Ve aşlar başlar tırpan. Hal böyle olunca hangi memleket hangi çağ vurgusu yapılsa da parantezler dağılır cümlesine.
 
Bu yozlukta cümleleri cümlesi bir yana içi dışına çıkan parantezler kurtarır. Üç kuruşa parende atma hevesiyle yanıp tutuşanlar yine parantez içi sitemlerde buluşurlar. Tüm sitem ve sinkaflara razı olmak ise başka bir parantez içi konudur.
 
Gün olur o parantezler de bir bir açılır, içi doldurulur ve kapanır…

Hiç yorum yok: