7 Eylül 2017 Perşembe

FINDIK EMPERYALİZMİ

FINDIK EMPERYALİZMİ
 
Çotanak nedir, fındık çeç olduğunda tek tek nasıl toplanır bilmeyenler, harer sırtında ter dökmeyenler, kabukluyu patozun kuvvetle emici hortumuna kıvamında vermeyenler elbette üreticileri anlayamazlar. Üreticinin derdini bilmezler. Veya bilir ve anlarlar ama işlerine öyle gelir. Hele köşeye sıkıştıklarında fındık çerezlik bir orman meyvesidir deyip aradan sıyrılmaya çalışırlar.
 
Oysa fındık öyle eften püften bir dağ meyvesi değil. Çalılık fundalık ürünü hiç değil. Çim halı gibi özen gösterilen, yıl boyu bakılıp kollanan enfes bahçelerin ürünü. Fındık neredeyse seracı ihtimamı gösterilen bir yemiş türü. Sanayi hammaddesi. Bu yüzden küçük veya büyük hiç fark etmez, fındık üreticisi de sahipsiz bırakılıp yalnızlaştırılacak üretici değil. Dokuz on milyonluk bir kitle.
 
Mesele ekonomik açıdan irdelendiğinde de manzara ayni. Emperyalizmin son on yıllarda Karadeniz’e neden tuzak üstüne tuzak kurduğu besbelli. Buna kimyasal gübre, ilaç, dönüm parası ve HES’ler de dâhil. Çünkü şu garip memleket dünya fındığının yüzde yetmişini tek başına üretiyor. Ve fındık şu garip memlekette şu harman günlerinde tek elden oluşturulduğu bariz kıytırık serbest piyasada 2 Euroya zor satılıyor. İki buçuğu ise bu hasatta zor görür. Avrupa’da ise 8 Euro. Maharetli mevcut iktidar sözde 10 lira taban fiyat açıklamış ancak kilo maliyeti devlet kurumlarınca 10 liranın üzerinde açıklanmış. Demek ki fındık değerli bir ticaret ve sanayi hammaddesi ve emperyal aracı ve komisyonculara acayip bir rant kapısı. O yüzden memleketin devlette devamlılık esastır gereği değişmez bir fındık politikası olmalı.
 
Her şey bir yana fındık şu garip ülkenin dişe dokunur düzeyde dışarıya sattığı tek tarım ürünü.  Yıllık girdisi onca karşı darbeye rağmen 2, 3 milyar doların üstünde. Daha ne olsun.
 
Ayrıca kim ne derse desin gerçekte Karadeniz solundan sağına, batısından doğusuna fındığa bağlı bir hayatı sürüyor. Ancak fındık bahçelerine emperyalizm öyle bir dadanmış ki aile odaklı küçük fındık üreticilerine dek can çekişiyor. Fındık borsasını yöneten emperyal firmaların vahşi kapitalist yaptırımlarıyla şimdilik fiyat bazlı yaygın aile üreticileri canından bezdiriliyor. Emperyalist sömürü küçük büyük üreticilerin bu işten uzaklaşmaları, alternatif ürün takası, verimli bölgelerde ocakların kesilmesi, arazilerin yok pahasına kendilerine devretmelerini veya emperyalizme göbekten bağlı büyük fındık kantonlarına dönüşmeyi güdülüyor…
 
Fındıkta iktidarın uzaktan uzağa izlediği ağır bir sömürü ve en küçük üretim bahçelerine bile bulaşan emperyalizm olgusu gün geçtikçe daha da egemenleşiyor. Renk verilmiyor, kıpırdanmıyor. Oysa bu mevzuu din iman merkezli gözden kaçırılan veya Allah kitap dayanaklı rıza gösterilen yaklaşık on beş yıllık bir mevzu.
 
Din kitap bir yana doğru mevzuu bahis şudur; “ Mevcut iktidarın ilk dönemlerinden itibaren yaklaşık on yıl memleket fındığının yüzde yetmişini iktidara yakın tek bir firma ihraç etti. Yani üreticinin zararına ismi cismi belli bu kraldan çok kralcı fındık tüccarı namına büyük bir rantsal tırpan söz konusu. Memleket menfaati düşünüldüğünde onlu milyar dolarlık rakamlara ulaşabilecek bu yerli tekelleşme çokuluslu emperyalist firmaların da gözünü döndürdü. Tezelden bu yerli işbirlikçiyi satın alarak aradan çıkardılar.
 
Geçen üç beş yılda emperyalizm ağlarını sıkı ördü ve şu garip memleketin fındığının yüzde yetmişine ‘göstermelik’ ihraç adı altında resmen el koyuldu. Yani çok uluslu sermaye mevcut iktidarın uyuması ve uyutulması neticesinde fındığı kendisi alıyor kendisine satıyor konuma evrildi. İşin kötüsü artık şu garip memleket fındığının yarısından fazlası tek bir çokuluslu firmanın tekelinde. Hal böyle olunca elbette memleket dâhilinde rekolteyi ucuza kapatıp, kapitalizmin tutsağı serbest piyasada fiyatı artırmayarak dünyaya hükmeden fabrikalarına ucuza hammadde gereksinimini karşılayacak. Çünkü şu garip memleketin fındığını yarım lira, bir lira eksiğine kapattığında milyar dolarlar kazanacak…”
 
Yetmezmiş gibi emperyalizmin dayattığı doğrultuda son on yılda yıllar evvel memleket fındığını sekiz on dolar arasında dünyaya satan Fiskobirlik iyice çökertilmiş. Arkasızlaşan üreticiler vahşi kapitalizmin temsilcilerinin acımasız ellerine terkedilmiş. Şimdi şu garip memleket ürettiği fındığa yabancılaşma sürecini yaşıyor. Yaşatılıyor. Yarınlarda elden yok pahasına zararına çıkardığı fındığından dünya markalı vakumlu poşetlerde bir avuç yiyemeyecek. Garip bir fındık emekçisi Aksu aslı astarı bu kadarını biliyor ise kalanı erinde geçinde Fındık krallığından süper emekli Ferrreroya binen Zapsuya sorulmalı.
 
İşte bu ve benzer sebeplerle son on yıllarda fındık hep kilo maliyetinin altında gidiyor. Piyasada resmen para etmiyor. Ve fındık üreticileri göstermelik ve anlık veryansın ediyor. Dört veya beş yılda ele geçirilen yetki kullanımında ise halinden memnun mevcut iktidara basıyor mührü. Yine ve tekrar basıyor.
 
Yani çotanak nedir, fındık geç çeç olduğunda tek tek nasıl toplanır alasını bilirler, harer sırtında kanlı ter dökerler, kuru yaş kabukluyu patozun vakumlu  hortumuna kıvamında verirler, yağmur ve güneşle köşe kapmaca oynayarak harman ederler de; üreticinin derdini asla bilmezlere, bilir ama anlamazlara ya da işlerine öyle gelenlere meyil ederler. Hele hele sahil boyu köşeye sıkıştıklarında fındık çerezlik bir orman meyvesidir deyip aradan sıyrılmaya çalışanlara tam yol verirler.
 
Sonra ah vah içinde timsah gözyaşları...

Hiç yorum yok: