14 Eylül 2017 Perşembe

KÖR IŞIK SİYASETİ

KÖR IŞIK SİYASETİ 
 
Siyasette değişkenliğin doyumsuzluk noktasında etkisizleşmesi ile siyasal kara delikler oluşur. Aykırı ışıklar körelir ve kör ışık siyaseti film üstüne film çevirerek prim yapmaya başlar. Yani çöküş resmen başlamıştır. Bu gün için yaşanan gayrı resmi dilekçeli, imalı imzalı haliyle tamamen budur…
 
Ama her çöküş sonrası en kör noktaya bile yeniden ışık tutulur. Alternatif teoriler de ışığın için hapsedilir. Ve asla tek adam merkezli veya enkaz yaratacak güdük mizaçlı olmayacak bir yönetsel geleceğin tanzimi gerçekleşir. Ve yüz yıllık çınar özde sözde birliktelikle bu çöküş günlerinden kurtarılır.
 
Bu uğurda öylesine kılavuz yol göstericiler vardır ki kör ışık siyasetçileri anında onların önünü keserler. Kısır döngü edebiyatıyla, dedikodu ve ispiyon mekanizmasının işletilmesini sağlarlar. En acımasız yakıştırmalara daima hep göz yumarlar. Yetinmeyip elden geleni ardına komazlar. Oysa bu kokuşmuş tavrın getirdiği kalkınma kıskacında gelecek kuşaklara düzensizliği ve adaletsizliği aktaran bir duyurudur. İşte bu günlerde yaşanan resmen budur.
 
Resmen eğriyi doğruyu söylemenin suç sayıldığı günlerde, değişimin devrimin zamanıdır demenin ise günah olduğu saatlerde basiretsiz siyasilere düşen durumdan vazife çıkarmaya endeksli bir tür ışık siyaseti körleşmesidir.
 
Bu yüzden klişe kalıplarla perdelenen, ışık saçanları da körleyen bir yığın rezalet yaşanır, yaşatılır. Doğruyu söylemek gerekirse etik çöküş, palazlandırılan dinsel anarşi, yalazlandırılan mezhepsel sinerji ve sözde dünyayı değiştirmek üzerine şartlanmış monarşik tavırdır takınılan. Ne yazık ki bu kör ışık kayganlığında kaygıları gidermek ise günün koşullarını tersine çeviren insani yani çözülmüşlere kalır. Kör ışık siyaseti ve siyasetçilerine yakışan pozda bir kindarlığa kapılanılır. Ne yapılır ise yapılsın özenilen bu imaj cilalı ışık kaydırmacası uzun sürmez. Çünkü çöküşe bir kala son tahlilde etik ve terbiye mahrumlarına bedel ödetmek sıfırdan başlamak gerekse dahi şart olur. Zor durum.
 
Zordur mucizevi dirilişe tanıklık etmek. Zordur ama her çöküş aşamasında gözde eylem insanı lisanıyla ve lisansıyla, politik ve toplumsal düzen planlayıcıları hep ortaya çıkar. Onlar aşırı entelektüeldirler. Memleketine göre bukalemunlaşanlara ve maymunlaşanlara mertçe direnirler. Yerine göre milli, zemine göre dini, azılı gelenekçi kesilenlerle, negatif ışık saçanlarla çekincesiz restleşirler. Sonuçta kaos ve savaş üzerine kurgulanmış kör ışık siyaseti ve siyasetçilerine haddini bildirmek, bir amaç ve hedef birlikteliği kurmak tam burada kayda geçirilir...
 
Değil mi ki kör ışık siyasetinin girdabına çakılmışlık erdemli olmak ve erdem peşinde koşmakla önlenir. Bu uzun soluklu direniş elbette eleştirildikçe eleştirilir. Lakin toplumun bakış açısı her zaman kalıcı inançlara kemikleştirilemez. Ve her çöküş ertesinde sığ ortak bir dil ve yapay din inancı ile saltanat kurmak da bazen zorlaşır.
 
Kör ışık siyasetçilerine göre mühür, kaşe, plastik damga kimdeyse siyasal karadelikler yaratmak da onların hakkıdır safsatası eninde sonunda toptan halledilir. En karadeliklere bile yeni bir ışık sızar. Sızar çünkü her çöküş sonrası pusula sollanır. Ezilenlerin trajedisi daima geleceğe ışık tutar.
 
Kör ışık siyaseti militarist argümanlarla güçlendirilse de, kör ışık siyasetçileri disiplinist  kurumlanmayla cakalansa da boş. Çünkü topunun felsefesi de politikası da karadır. Bunların yarattığı sadece karanlıktır. Tapındıkları kara deliktir. Kara deliklere hapsolmuş kör ışık siyaseti ve siyasetçiliğidir. En iyi bildikleri sadece budur.
 
Budur ancak kukla yönetimlerin piyonlarından olmaktansa özgür siyaset yolcularından olmak günün pratiğine yakışandır. Geleceğin teorisine dönük yüzüdür…

Hiç yorum yok: