7 Ekim 2016 Cuma

ENERJİ HES ÇIKMAZINDA GES DÖNEMECİNDE…

ENERJİ HES ÇIKMAZINDA GES DÖNEMECİNDE…
 
Enerji temel gereksinim.  Oyalama taktikleri ile göstermelik projeler geliştirmek yerine doğayı bozmadan, çevreye duyarlı biçimde genel ve yerel kararların birbirine uyumu sağlanarak üretilmelidir enerji. Direk çözüme yönelik projeler geliştirilmelidir. Ayrıca uygulanırlığı en kolay ve en zararsız çözümlere doğru tanımlamalar getirilmelidir. Ve yeterince var olan enerji üretim kaynaklarına bağlı bağımsız bir enerji politikası güdülmelidir.
 
Ülkenin mevcut değerlerinden diğer enerji üretim kaynaklarını görmezden gelerek dışa bağımlı projelere yeltenmek ayıp ve günahtır. Dışa bağımlılığın sonucu dayatılan doğal yaşamı ve yaşamın armonisini yok eden hiçbir sistem asla uygulanmamalıdır. Enerjide dışa bağımlılığın temel göstergesi nükleer atıkların bir ülkede toplanmasıdır. Kanserin o ülkelerde kısa sürede yaygınlaşmasıdır. Bu zararlı sistemlerin doğruluğunu savunmak ve özellikle suyla toprağın ilişkisini kökten bitiren, doğa harikası vadilerde akarsu üzeri mantar gibi biten HES’leri yalandan çed raporlarıyla kurmak hiç de akılcı görünmüyor. 
 
İşin gerçeği Türkiye enerjide %80’ler oranında dışa bağımlı. Yaklaşık 65-70 milyar dolar enerji hammaddesi ve enerji ithalatı yapan koca bir pazar ülke. Ve her yıl enerji tüketimi % 6-7 oranında artış gösteriyor. Ülkenin enerji üretimi ise % 3 düzeyinde. Bu gidişle Türkiye 2023’lerden sonra tamamen enerji krizine girer. Kendini enerji savaşlarının tam içinde bulur.
 
Böylesine çarpıcı bir tablo söz konusu iken ülke enerji üretim kaynağı olarak %49 doğalgaz, %30 kömür, %17 hidro, %3 rüzgâr, %1güneş kullanıyor.
 
Yılda her milletten yaklaşık 40 milyon insanın, neredeyse 40 milyonluk bir ülkenin sadece güneşlenmeye geldiği bir ülkede enerji bağımlılığından söz etmek hem bilimdışı bir davranış hem de bilime resmen ayıp etmektir. Üstelik üzerinde konuşlanılan bu coğrafyanın jeo termalleri ve her mevsimde estikçe esen rüzgârı da eksik değil ise eksikliği başka bir yerlerde aramak gerekir. Örneğin ülkedeki jeo termal güç yaklaşık 6 milyon konuta yeter bir enerji gücüdür.
 
Ayrıca bu ülkenin bio kütle açısından yeter de artar alanlara sahip olduğu düşünüldüğünde düşüncesizliğin gerekçelerine iyi bakmak gerekir. Yani yenilenebilir enerjiye dönen öncü ülkelerin tam aksine, Türkiye için % 100 yenilenebilir enerji kaynakları mevcutken ve tüketim de yıldan yıla artıp dururken, üretilen asla yeterli olmazken yeni enerji üretim politikaları geliştirmemek boşa zaman kaybıdır.
 
Hele hele bilim adamları Türkiye’nin yenilenebilir enerji potansiyelinin bütün tüketiminden beş altı katı fazlasını karşılayabileceğini ortaya koyarken bağımlı projelerdeki ısrar resmen kaynak israfıdır. Bir başka israfta ülkenin cadde ve sokaklarındaki yaklaşık 9 milyon armatürün inanılmaz enerji sarfı. Kaçak kullanım ve bu fazladan tüketime gelişen teknoloji ile koşut bir önlem almayış ise büyük bir eksikliktir.
 
Bu ülkede doğup, doğumla enerji kullanmaya başlayıp belli yerlere geldikten sonra yeni enerji üretim senaryolarına ters bakmak ve karşıt olmak adam olana yakışmaz. Ancak memleket cevherlerini, dünyanın ortak değerlerini, doğasını, magmasını ve dahi atmosferini pervasızca kullanmak ve tüketmek de insanlığa sığmaz.
 
Dünyanın tek enerji kaynağı güneştir. Güneş bir gün olsun doğmadığı an dünyada hayat biter. Güneş ışık getirir, su getirir, toprağa enerji verir. Hayat onunla renklenir, canlanır kanlanır. Jeo termaller ve rüzgâr kinetik enerji sağlar. Yaşama katkı verir. Doğayı bozmadan üzmeden üretilir ve kullanılır. Asıl önemlisi güneş herkese eşit ulaşır. İnsanlığı eşit kuşatır ve toplumları özgürleştirir. Yerel istihdam sağlar, doğayı öldürmez, insanları bereketlendirir. Asla zehirleyen değildir ve türevleştirilebilir.
 
O halde yıllık ortalama güneş enerjisi ışıma değeri dünyadaki yüzlerce ülkeden fazla olan Türkiye’de kurulacak güneş panelleri ve kollektörleri ile şu fakir ülke enerjide sınıf atlayabilir. Bilim adamlarının belirttiklerine göre yıllık 1,6 milyon metre kare üretim kapasitesi ve güneş enerjisi sistemi-GES kurmaya uygun 4.700 kilometrekare ile solar enerjide önde ülkeleri kısa zamanda sollayabilir.
 
Yani HES’ten medet umarak ülkenin cennetten köşe coğrafyasını yok etmek yerine, GES’lere yatırım dönemini başlatmak suretiyle yanlıştan dönülmelidir. Türkiye solar enerji sektörü içinde hak ettiği yeri almalıdır…
 
Bu gün 15 ve daha fazlası ülke enerji üretiminin %3’nü güneşten sağlıyor. Türkiye’de oran %1. Enerjide 2023’e kadar bir ivme yakalanacağı söylense de durum hiç öyle değil. Devlet ve özel sektör öncelikle ve ivedilikle bir değerleme zinciri kurmalıdır. Bu gün için 4.000 civarındaki lisanslı ve 2.000’e yakın TEDAŞ onaylı GES’ler daha da yaygınlaştırılmalıdır. Çünkü teknoloji eksikliği giderilip yenilendiğinde enerji tüketimini karşılayacak en önemli üretim kaynağı ve sistemidir.
 
Zaten 2050 sonrası yıllarda birincil enerji sistemi GES’lerin olacağı söyleniyor. Senaryonun enerjide GES’lere devrileceği açık. Bilim adamlarının saptamaları ve söylemlerine göre yenilenebilir enerji türevleri doğaya zarar vermeyecek enerji üretiminin yanı sıra sadece Türkiye’de 9 milyona yakın kişiye istihdam alanları da sağlayacak.
 
Gelecek yenilenebilir enerji, akıllı şebekeler ve depolamayla yeniden kurulabilir. Dünyanın kurtuluşuna kesin çözüm budur. Karadaki ve denizdeki rüzgâr türbinleri, kurulacak GES’ler ile güneş panellerinden elde edilecek enerji dünyanın ömrünü uzatacaktır. Ayrıca üretilen enerjinin yerel merkezli toplanması, akıllı dağıtım ve akıllı kentler geleceğin enerji üretim projesidir.
 
Bu enerji üçlemesi makaleleri; Dünya Enerji konseyinin en önemli etkinliklerinden, İstanbul’da gerçekleştirilecek ana teması “Yeni Ufukları Kucaklamak” olan 23. Dünya Enerji Kongresi öncesinde yayımladık.”
 
Bakalım küresel bir bakış açısıyla katılımcılar,sanayide öncü liderler, uluslararası örgütler, medya kuruluşları, üniversiteler ve enerji sanayii birliklerinden 10.000’den fazla enerji lideri,  enerji sorunlarını ve çözümlerini nereye bağlayacaklar.
 
Bekleyip göreceğiz… 

Hiç yorum yok: