YERELDEN GENELE O ALTIN MÜHÜR; ALTI UMDEYE…
Yarın Genel seçim var...
Genel seçime 24 saat kala, seçim propaganda sürecini siyasi partileri açısından değerlendirmeye hiç de gerek yok. Özellikle beldelerde, ilçelerde, illerde ve memlekette Genel seçimi yok sayan, mevcut ahvalden memnun, bir ahali ahvali varlığı söz konusu. Ve genele nazar eden bir seçim yokmuşçasına eğilim gözlemleniyor. Şu garipleştirilmiş memlekette Genel İktidarın bu kez değişeceği veya değişmeyeceği beklentisiyle ve o kadar günaha ayıba kayba karşın genel iktidarın değişmemesi gayretkarlığına sanki arka çıkılıyor. Veya arka çıkılırcasına sessizleşildikçe sessizleşildi ve kimse dokunamadı yeçalllara, kasacı, borsacı, makaracı, kukaracı dokunulmazlara, asıl dokunulması gereken şeylere dokunulmuyor. Sanki hükümetin izin verdiği kadarıyla yetinildi, yetiniliyor, gaste, televiz, fez, tivit, yutub kapandı, karadı, kapatılıyor. Seçim süreci bitti, gittiğinde yitiklerin halini göreceğiz…
Yarın Genel seçim, kimse boşa aldanmasın reklamlara, önce bombalar patlatıldı, sesler kısıldı, sonra soluklar kesilir, daha sonra hesap kesilir, daha daha sonra Allah’ın yüce adaleti tecelli eder ve saltanat biter…
Bu kez bu Genel seçimde tüm haksızlıklar, haksızca edinilenler, edilenler muhakkak ve mutlaka bir şekilde karşılığını bulur, bulacak. Alakasızca ve pervasızca çalmayan mı var, hem çaldılar hem çalıştılar, güzel işler yapıldı, bal tutan parmağını yalar deyip duran, haddini, hududunu aşan yanaşmalar da bir şekilde layığını bulur, bulacak. Yani fersiz, sessiz çoğunluk belirleyecek her şeyi, partizan kılıklı yanaşma amigolar değil. İktidar desteklerinden ve devletin sınırsız imkânlarından faydalananlar bu Genel seçimlere son noktayı koymaya çalışacaklar ise de, pek öyle görünmüyor bu kez. Ne beldelerde, ne ilçelerde ne İstanbul’da, ne de memlekette, başka bir hava var sanki.
Genel seçim var yarın; Diyelim ki, Yedi uyuyanlardan beter bir kör uyku sarmış beyinleri ve bu Genel seçim uyanma zamanı. Sırattan önce son çıkış. Yıkılıştan önceki son sığınak, geciken kurtuluş…
Yerelden genele askıya, kıskaca alınan ve sansürlenen; toylar, boylar, düğünler, dernekler, vakıflar, sendikalar, federasyonlar, işadamları, işkadınları, sanatçılar, işçiler, işsizler, öğrenciler, engelliler, erler, kadınlar, köylüler, kentliler, taşralılar varoşlar, çiftçiler, rençperler, evliler, evsizler, yerliler, yabancılar, askerler, polisler, sosyal medyacılar, sanal haberciler, televizyonlar, gazeteciler bu kötü gidişe yol verip vermemek, bozguna talana yalana çalana yataklık edip etmemek için bu kez topluca firesiz sandığa gidecekler gibi ama sonuç? Yarın akşam görülecek.
Tıka basa, alabildiğine mutlular veya yaşamdan tamamen umudunu kesmişler, hâkim düşüncenin tutsağı olmak yerine, yüreklerini kemiren kuşkulara Olur ya, ya olmuşsa endişesiyle dur diyerek, geleceğe yön verecek bir manevra yapacaklar gibi görünüyor bu Genel seçimde.
Yıllarca dünyanın kilitlendiği baskılara, yasaklara, yalanlara ve talanlara alenen duyarsız kalındı, kalınıyor her neden ise. Ve korku tüneline girilmiş, isli yağ kandilleriyle aydınlanıp, saklanılıyor kıyı kuytu köşelerde. İzahı, mizanı, meali olmayan bir durum bu durum. Mizahi bir saklambaç oynama ve sinmişlik var havada. Genel seçim geçer, pazartesinden itibaren sonuçlara göre seçilenlerin peşinde her zamanki yılışık koşuşturmalar başlar. Başlar ama iş işten geçmiş, bir fırsat daha maalesef tepilmiştir.
Yalan yanlış ve haklı haksız tüm kötüye varan yaptıklarına hatırlı tanık, hayırlı sanık arayan iktidar için, idareyi değiştiremiyorsak irademizden vazgeçtik döneminden döneminden geçildi. Şimdi güçlü irade modası reklamlarına geçildiği bu Genel seçim de saçıp savrulan, kutulanıp kasalanan zenginlikten, ilk elden son ele, baştan bacağa tezelden aktarım sürdürüldüğünden, sürdürüldükçe zor iş devrilmek, devirmek. Pazartesinden sonra yine pay kavgası Genel seçim kavgasının önüne geçiverir, milletin anası ağlamaya da devam eder...
Tüm bu olumsuz olayları kör göze cilalı parmak, görmezden gelenler, bilmezden gelenler arttıkça, sürdürülen hayat tarzı süslümanlaşır, sıradanlaşır, bohemleşir, bohemleşiyor. Süslümanlık gereğidir faslıyla görmezden gelenler arttıkça artırıldıkça modernizmin içten içe, içten dışa bastırılmasını, para-iktidar ve ihtiras hırsını ve iktidar açgözlülüğünü tetikledikçe tetikler, tetikliyor. Kara paranın yanı sıra aşırı israf edilen beşeri ilişkiler de sosyal ve siyasal yaşamın yozlaşmasına eklenince hatırlı ve hatırşinas tanıdıkların bile “kitaba” rağmen kitapsızlığa meyil ettikleri ortaya çıkmaz, ancak bu kez iş başka. Bu Genel seçimdebu menfiliğe meyledenlere meyletmişlere karşı bir cephe var. Ve de sandığa gidecekler.
Bu kez açıklanan gizlenen her türlü yüzdesel oran boşuna. Yerelden genele bir isyan var çünkü. Çünkü evrenin derinliklerinde gizli kalmış ne kadar ukde uhde, ahde vefa, akde veda varsa sunuldu on yıldır. Deniz bitti, artık seçim arenasına sessizlik hâkim ve akla kara görüldü. En titiz matiz davranmayı düstur edinmişler bile kumpas, montaj veya paralel şey yakıştırmalarına inanmaz oldular. İktidar sosyo-politik denge çöreklenmeleri ve çekememezlikler dengesizliği üzerine kurulunca, diğer nasırlaşmış tüm unsurlar da bu çarpık çurpuk anlayıştan desteğini çekti. Anlaşma bozulunca bu kadar da olmaz denilenlere her gün başka şeyler de eklenince, İktidar bu dengesizliğe densizce çanak tutarak kan kaybetmeyi önleyeceğini umdu ve gereksiz söylemlerle iki üç seçim önü ve arkası kirletildi. Bu kirlenmişlikten aklanmak gerek. Akı karartanlara el cevap gerek. O yüzden son hatırlatma; yarın Genel seçim…
Yarın bir Genel seçim var. Bu Genel seçimde görülen o dur ki sanki köy muhtarı, bir mahalle temsilcisi seçimi havasına sokulan bu Genel seçimde iktidar partisi bu kez beklediğini pek bulamayacak. Çünkü çanak antenler bu sefer gerçekten ikiye bölündü. Çanak çömlek patladı, bombalar patlatıldı ama halk bu kez yutmaz, yutmayacak…
Sadece seçim sandıkları şeffaf kaldı şu garip memlekette, şu zenginliği yeçal tüketilemez ülkede. Ve o Şeffaf sandıklar yarın okullarda kuruluyor, kurulacak.
Tersine bir kararmada, Yarınlar büyük, ihtişamlı, muhteşem, dev, devasa çılgınlıklara gebe görünse de, yıllardır yankılanıp duran olaylara, yalanlara, talanlara ve yalanlamalara dur denilmedikçe, yeçallar desteklendikçe bir anda başka idari modeller rejime montelenir. Ve hissedilmeden verilen oylar kayar, kayar ve kaynar kazan, kazan kaynar. Tüm anayasal özgürlükleri tırpanlayan, özgürlüğü kendi çapındaki sanal ve sosyal arenalarda bile engelleyen, banal bir dengesel kör döngü oluşur ve kör dövüşü yeniden başlar. Başkalaşma ve başkanlaşma yaratan ve yaşatan bu iktidar partisiyle buraya kadar denilmedikçe kaybedenler torunlarımız, onlarında çocukları olur.
İkinci düzenbaz cumhuriyetçilerin fısıltılarının uğursuzluğunu uğrulara bırakarak beterin beteri varmış, daha beter şeyler varmış, daha beter şartlar oluşacakmış öngörüsü ve endişesiyle, yeçallara kanmayacak, içlerinde fısıldayan o ilk lahuti sese göre tavır alacaklar, rey atacaklar da var Allah’tan. Allah büyük.
Bu Genel seçim verilecek oylar ile sıkıntılı bir seçim olmasına rağmen onüç yıllık iktidardan bu garip ülkeyi kurtarabilecek bir fırsat. Yeni ve son bir fırsatla arşı karşıya halk. Seçmenler bu kez kötü söz ve yararsız kelimelerden medet umanları, cumhurbaşkanlığı ile yetinmeyip başkanlık, düşüyle yatıp kalkanları, iktidar-hükümet-belediye nimetlerinden en aşırısıyla ve haksız nemalandıkça, faydalandıkça halkı unutan yeçalları bu kez cezalandırabilir. Köhnemişliğin, çirkinliğin, kirlenmişliğin içinden temizleri, ulusu ve vatanı var eden temel değerlerden uzaklaşanlar ile hakiki vatanseverleri, velhasıl birçok şeyi eli varır yürekleri yeterse birbirinden ayıklayacaklar sanki bu kez.
Yerel genele Genel seçim yarın ve durum bu; “ Doğru seçmek veya seçememek işte bütün mesele bu”…
Meselenin özü seçilmişler diktasına, sivil faşizme doğru giden bu eğri büğrü, bol virajlı ve sonu uçurum olan bu yolda her halükarda yolunu bulmak değil doğru bir yol bulmak meselesidir. Eninde sonunda yeçallar da doğru yolu bulacaklardır masalına da aldanmamak gerekir doğruyu seçmek ve seçememek bağlamında. gün olur hava değişir ama aldanışlar baki kalır.
Yarın Genel seçim var. Olmaz ya olur da Partizanca arzuladığınız tablo gerçekleşince yıktı geçti, yıktık geçtik biçiminde gizli hülyalar içeren azgınlıklara ve böbürlenmelere de girişmeyin, sakının ve geri durun. İşte tüm tembihlere uymayan adam olamayan adamlara, yeçallara, yeçalların çanağından artıklananalara o zaman sorarlar en harbi sualleri, yanıtı en zor soruları. Doğruyu seçmenin veya seçememenin sevabı günahı tek cümlede gizlidir aslında; kazanılan harbin gazisi çok olur belki ama yiğitçe mertçe, kaybetmeyi de göze almak gerekir. Oraya doğru sürükleniyor gemi.
Deniz hırçın kara dalgalı. Ok yaydan çıktı bir kere. Bedeli tek tip hükümlülük olsa bile yaygın, savruk-kavruk hükümran yasaklamalardan baskılardan asla korkmadan, Toprağın üstünü de altını da düşünerek, iki cihanda muzaffer olmak için, selahiyeti ehline, işi erbabına vermek için, kim ne derse desin, Yerelden genele;
“Yerelden Genele O Altın Mühür; Altı Umdeye, O altın mührü Altı Umdeye basalım, basacağız…”
Yarın Genel seçim var...
Genel seçime 24 saat kala, seçim propaganda sürecini siyasi partileri açısından değerlendirmeye hiç de gerek yok. Özellikle beldelerde, ilçelerde, illerde ve memlekette Genel seçimi yok sayan, mevcut ahvalden memnun, bir ahali ahvali varlığı söz konusu. Ve genele nazar eden bir seçim yokmuşçasına eğilim gözlemleniyor. Şu garipleştirilmiş memlekette Genel İktidarın bu kez değişeceği veya değişmeyeceği beklentisiyle ve o kadar günaha ayıba kayba karşın genel iktidarın değişmemesi gayretkarlığına sanki arka çıkılıyor. Veya arka çıkılırcasına sessizleşildikçe sessizleşildi ve kimse dokunamadı yeçalllara, kasacı, borsacı, makaracı, kukaracı dokunulmazlara, asıl dokunulması gereken şeylere dokunulmuyor. Sanki hükümetin izin verdiği kadarıyla yetinildi, yetiniliyor, gaste, televiz, fez, tivit, yutub kapandı, karadı, kapatılıyor. Seçim süreci bitti, gittiğinde yitiklerin halini göreceğiz…
Yarın Genel seçim, kimse boşa aldanmasın reklamlara, önce bombalar patlatıldı, sesler kısıldı, sonra soluklar kesilir, daha sonra hesap kesilir, daha daha sonra Allah’ın yüce adaleti tecelli eder ve saltanat biter…
Bu kez bu Genel seçimde tüm haksızlıklar, haksızca edinilenler, edilenler muhakkak ve mutlaka bir şekilde karşılığını bulur, bulacak. Alakasızca ve pervasızca çalmayan mı var, hem çaldılar hem çalıştılar, güzel işler yapıldı, bal tutan parmağını yalar deyip duran, haddini, hududunu aşan yanaşmalar da bir şekilde layığını bulur, bulacak. Yani fersiz, sessiz çoğunluk belirleyecek her şeyi, partizan kılıklı yanaşma amigolar değil. İktidar desteklerinden ve devletin sınırsız imkânlarından faydalananlar bu Genel seçimlere son noktayı koymaya çalışacaklar ise de, pek öyle görünmüyor bu kez. Ne beldelerde, ne ilçelerde ne İstanbul’da, ne de memlekette, başka bir hava var sanki.
Genel seçim var yarın; Diyelim ki, Yedi uyuyanlardan beter bir kör uyku sarmış beyinleri ve bu Genel seçim uyanma zamanı. Sırattan önce son çıkış. Yıkılıştan önceki son sığınak, geciken kurtuluş…
Yerelden genele askıya, kıskaca alınan ve sansürlenen; toylar, boylar, düğünler, dernekler, vakıflar, sendikalar, federasyonlar, işadamları, işkadınları, sanatçılar, işçiler, işsizler, öğrenciler, engelliler, erler, kadınlar, köylüler, kentliler, taşralılar varoşlar, çiftçiler, rençperler, evliler, evsizler, yerliler, yabancılar, askerler, polisler, sosyal medyacılar, sanal haberciler, televizyonlar, gazeteciler bu kötü gidişe yol verip vermemek, bozguna talana yalana çalana yataklık edip etmemek için bu kez topluca firesiz sandığa gidecekler gibi ama sonuç? Yarın akşam görülecek.
Tıka basa, alabildiğine mutlular veya yaşamdan tamamen umudunu kesmişler, hâkim düşüncenin tutsağı olmak yerine, yüreklerini kemiren kuşkulara Olur ya, ya olmuşsa endişesiyle dur diyerek, geleceğe yön verecek bir manevra yapacaklar gibi görünüyor bu Genel seçimde.
Yıllarca dünyanın kilitlendiği baskılara, yasaklara, yalanlara ve talanlara alenen duyarsız kalındı, kalınıyor her neden ise. Ve korku tüneline girilmiş, isli yağ kandilleriyle aydınlanıp, saklanılıyor kıyı kuytu köşelerde. İzahı, mizanı, meali olmayan bir durum bu durum. Mizahi bir saklambaç oynama ve sinmişlik var havada. Genel seçim geçer, pazartesinden itibaren sonuçlara göre seçilenlerin peşinde her zamanki yılışık koşuşturmalar başlar. Başlar ama iş işten geçmiş, bir fırsat daha maalesef tepilmiştir.
Yalan yanlış ve haklı haksız tüm kötüye varan yaptıklarına hatırlı tanık, hayırlı sanık arayan iktidar için, idareyi değiştiremiyorsak irademizden vazgeçtik döneminden döneminden geçildi. Şimdi güçlü irade modası reklamlarına geçildiği bu Genel seçim de saçıp savrulan, kutulanıp kasalanan zenginlikten, ilk elden son ele, baştan bacağa tezelden aktarım sürdürüldüğünden, sürdürüldükçe zor iş devrilmek, devirmek. Pazartesinden sonra yine pay kavgası Genel seçim kavgasının önüne geçiverir, milletin anası ağlamaya da devam eder...
Tüm bu olumsuz olayları kör göze cilalı parmak, görmezden gelenler, bilmezden gelenler arttıkça, sürdürülen hayat tarzı süslümanlaşır, sıradanlaşır, bohemleşir, bohemleşiyor. Süslümanlık gereğidir faslıyla görmezden gelenler arttıkça artırıldıkça modernizmin içten içe, içten dışa bastırılmasını, para-iktidar ve ihtiras hırsını ve iktidar açgözlülüğünü tetikledikçe tetikler, tetikliyor. Kara paranın yanı sıra aşırı israf edilen beşeri ilişkiler de sosyal ve siyasal yaşamın yozlaşmasına eklenince hatırlı ve hatırşinas tanıdıkların bile “kitaba” rağmen kitapsızlığa meyil ettikleri ortaya çıkmaz, ancak bu kez iş başka. Bu Genel seçimdebu menfiliğe meyledenlere meyletmişlere karşı bir cephe var. Ve de sandığa gidecekler.
Bu kez açıklanan gizlenen her türlü yüzdesel oran boşuna. Yerelden genele bir isyan var çünkü. Çünkü evrenin derinliklerinde gizli kalmış ne kadar ukde uhde, ahde vefa, akde veda varsa sunuldu on yıldır. Deniz bitti, artık seçim arenasına sessizlik hâkim ve akla kara görüldü. En titiz matiz davranmayı düstur edinmişler bile kumpas, montaj veya paralel şey yakıştırmalarına inanmaz oldular. İktidar sosyo-politik denge çöreklenmeleri ve çekememezlikler dengesizliği üzerine kurulunca, diğer nasırlaşmış tüm unsurlar da bu çarpık çurpuk anlayıştan desteğini çekti. Anlaşma bozulunca bu kadar da olmaz denilenlere her gün başka şeyler de eklenince, İktidar bu dengesizliğe densizce çanak tutarak kan kaybetmeyi önleyeceğini umdu ve gereksiz söylemlerle iki üç seçim önü ve arkası kirletildi. Bu kirlenmişlikten aklanmak gerek. Akı karartanlara el cevap gerek. O yüzden son hatırlatma; yarın Genel seçim…
Yarın bir Genel seçim var. Bu Genel seçimde görülen o dur ki sanki köy muhtarı, bir mahalle temsilcisi seçimi havasına sokulan bu Genel seçimde iktidar partisi bu kez beklediğini pek bulamayacak. Çünkü çanak antenler bu sefer gerçekten ikiye bölündü. Çanak çömlek patladı, bombalar patlatıldı ama halk bu kez yutmaz, yutmayacak…
Sadece seçim sandıkları şeffaf kaldı şu garip memlekette, şu zenginliği yeçal tüketilemez ülkede. Ve o Şeffaf sandıklar yarın okullarda kuruluyor, kurulacak.
Tersine bir kararmada, Yarınlar büyük, ihtişamlı, muhteşem, dev, devasa çılgınlıklara gebe görünse de, yıllardır yankılanıp duran olaylara, yalanlara, talanlara ve yalanlamalara dur denilmedikçe, yeçallar desteklendikçe bir anda başka idari modeller rejime montelenir. Ve hissedilmeden verilen oylar kayar, kayar ve kaynar kazan, kazan kaynar. Tüm anayasal özgürlükleri tırpanlayan, özgürlüğü kendi çapındaki sanal ve sosyal arenalarda bile engelleyen, banal bir dengesel kör döngü oluşur ve kör dövüşü yeniden başlar. Başkalaşma ve başkanlaşma yaratan ve yaşatan bu iktidar partisiyle buraya kadar denilmedikçe kaybedenler torunlarımız, onlarında çocukları olur.
İkinci düzenbaz cumhuriyetçilerin fısıltılarının uğursuzluğunu uğrulara bırakarak beterin beteri varmış, daha beter şeyler varmış, daha beter şartlar oluşacakmış öngörüsü ve endişesiyle, yeçallara kanmayacak, içlerinde fısıldayan o ilk lahuti sese göre tavır alacaklar, rey atacaklar da var Allah’tan. Allah büyük.
Bu Genel seçim verilecek oylar ile sıkıntılı bir seçim olmasına rağmen onüç yıllık iktidardan bu garip ülkeyi kurtarabilecek bir fırsat. Yeni ve son bir fırsatla arşı karşıya halk. Seçmenler bu kez kötü söz ve yararsız kelimelerden medet umanları, cumhurbaşkanlığı ile yetinmeyip başkanlık, düşüyle yatıp kalkanları, iktidar-hükümet-belediye nimetlerinden en aşırısıyla ve haksız nemalandıkça, faydalandıkça halkı unutan yeçalları bu kez cezalandırabilir. Köhnemişliğin, çirkinliğin, kirlenmişliğin içinden temizleri, ulusu ve vatanı var eden temel değerlerden uzaklaşanlar ile hakiki vatanseverleri, velhasıl birçok şeyi eli varır yürekleri yeterse birbirinden ayıklayacaklar sanki bu kez.
Yerel genele Genel seçim yarın ve durum bu; “ Doğru seçmek veya seçememek işte bütün mesele bu”…
Meselenin özü seçilmişler diktasına, sivil faşizme doğru giden bu eğri büğrü, bol virajlı ve sonu uçurum olan bu yolda her halükarda yolunu bulmak değil doğru bir yol bulmak meselesidir. Eninde sonunda yeçallar da doğru yolu bulacaklardır masalına da aldanmamak gerekir doğruyu seçmek ve seçememek bağlamında. gün olur hava değişir ama aldanışlar baki kalır.
Yarın Genel seçim var. Olmaz ya olur da Partizanca arzuladığınız tablo gerçekleşince yıktı geçti, yıktık geçtik biçiminde gizli hülyalar içeren azgınlıklara ve böbürlenmelere de girişmeyin, sakının ve geri durun. İşte tüm tembihlere uymayan adam olamayan adamlara, yeçallara, yeçalların çanağından artıklananalara o zaman sorarlar en harbi sualleri, yanıtı en zor soruları. Doğruyu seçmenin veya seçememenin sevabı günahı tek cümlede gizlidir aslında; kazanılan harbin gazisi çok olur belki ama yiğitçe mertçe, kaybetmeyi de göze almak gerekir. Oraya doğru sürükleniyor gemi.
Deniz hırçın kara dalgalı. Ok yaydan çıktı bir kere. Bedeli tek tip hükümlülük olsa bile yaygın, savruk-kavruk hükümran yasaklamalardan baskılardan asla korkmadan, Toprağın üstünü de altını da düşünerek, iki cihanda muzaffer olmak için, selahiyeti ehline, işi erbabına vermek için, kim ne derse desin, Yerelden genele;
“Yerelden Genele O Altın Mühür; Altı Umdeye, O altın mührü Altı Umdeye basalım, basacağız…”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder