TÜKETİMDE DÖNÜM NOKTASI
Dünyada ve Türkiye’ de mobil ticaret ve beraberinde mobil ödeme sistemleri ilerleme kat ettikçe e-ticaret şirketleri de yükselen bir trend gösteriyor. Dünyanın mobil ödeme performansı arttıkça eğlence, turizm, seyahat, elektronik ve giyim alanındaki perakendecilik mobilleşiyor.
Mobil ödemeler son yılların en yaygın sistemleşen ve toplum katmanlarını en derinden etkileyen bir tüketim çılgınlığı. Hizmet sektörü başta olmak üzere perakendeciliği tümden geliştiren bir ticaret biçimi; özünde e-ticaret, online alışveriş. Tüketici mobil ticaretle zaman ve mekan mevhumu olmaksızın arzuladığı ürüne anında ulaşıp satın alabiliyor. Şirketler de interaktif uygulamalar sayesinde müşteri tercihlerine yön verme becerilerini geliştirince ortaya beş yılda beşe katlayan global mobil ödeme performansı çıkıyor. 2014 yılında e ticaret hacmi 285 milyar dolara ulaşınca şirketler mobil cihazlarla uyumlu mobil ödeme sistemleri ile entegre, kolay ulaşılır ve güvenilir platformlar oluşturma adımlarını sağlamlaştırıyorlar. Öyle ki e ticaret şirketleri mobil uyumlu siteler ve uygulamalar geliştirerek rakamı 2015’te 426 milyar dolar dolayına çıkarma gayretindeler.
Türkiye ölçeğinde online alışverişler hızla mobil platformlara kayıyor. Mobil ticaretin ilerleyen yıllarda beklemenin ötesinde hacimlenecek öngörüsü hakim. Ülke de 31,7 milyon mobil kullanıcı var ve mobil ticaret şimdilik e-ticaret içinde %19 paya sahip. Bir başka raporla sabit gerçeklik de Türkiye’nin dünyada mobil üzerinden online alışveriş yapan üçüncü ülke konumunda oluşu. Mobil ticaret perakende sektörü içinde oldukça gelişen bir potansiyele sahip ve hızla yaygınlaşıyor. Mağaza içi uygulamaların devreye sokulması da bu gelişmeyi ivmelendiriyor. Pazarlama aktiviteleri, mobile özel kampanyalar , mobil ödeme imkanı , hızlı alışveriş ve kolay seçim uygulamaları mobil ticareti geliştirdiği gibi akıllı telefon satışlarını da % 100’ e yakın oranda artırıyor.
Akıllı telefon ve tabletlerin yaygınlaşması müşteri artışı sağladığı gibi müşterileri de donanımlı hale getiriyor. Böylece dünyadaki ağ hızla gelişiyor ve visa kart kabul eden noktaların iki katı pos sayısına ulaşıyor. Gelişmiş pazarlarla bu sayının beş yılda %300 artacağı da öngörülüyor.
Türkiye’ de yemek, taksi çağırma, bankacılık gibi uygulamalar mobil ticaret hacminin önemli bir kısmını oluşturuyor. İlerideki yıllarda fark yaratmak adına önemli bir fırsat ve odak noktası haline gelecek olan mobil ticaret dünyanın güçlü şirketlerini örnek alarak yeni başarı öyküleri yaratmak peşinde.
Her ne kadar mobil ticaret için, kullanıcı deneyimi ile yaygınlaşacak ve mobil ödeme ile kolaylık sağlayacak denilse de şaşırtıcı bir biçimde gelişmiş ülkeler ve gelişmiş pazarlarda beklentilerin çok gerisinde. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde pazarı gelişmemiş olsa da mobil ticaret öne çıkıyor. Her yerde ödeme sistemlerinin devreye sokulması ve avantaj sağladığı reklamlanan ürünlere olan talep kullanımı artırıyor. Sisteme güven ile güvensizlik arasında gidip gelen tüketici sadece kolaylığını deneylemesiyle mobil ticarete yöneliyor ya da yönlendiriliyor. Özellikle haksız gelir sağlamaya dönük televizyon reklamları da itici bir kuvvet. Bir başka yaygınlaşma nedeni de bankacılık hizmetlerinden yoksun pazarlarda mobil ödemelerin kolaylığı. En güvenilir yolla para transfer etme ve biriktirme ihtiyacına da bir çözüm olarak sunuluyor. Dünya ölçeğinde değerlendirildiğinde nakitsiz toplum haline gelmiş kartlı toplum pazarlarında bile mobil ticaret hala emekliyor. Örneğin bir kuzey ülkesinde nakit ödemeler toplam ödemelerin %22’sini oluştursa da mobil ödemeler sadece %3 oranında. Demek ki
mobil ticaret veya mobil ödeme performansı ekonomik gelişmişlik veya teknolojiyi hat safhada kullanmakla doğru orantılı değil. Az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerde yaygınlaşan bir perakende pazarı yaratma buhranı. Boş tüketimde zirve noktası.
SİGORTACILIKTA YENİ ÜRÜN REKABETİ
Son yıllarda sigorta sektöründeki şirketler ağırlıklı olarak yabancılaştı. Şirket evlilikleri ile başlayan bu yabancılaşma yurtdışı pazarlardaki başarılı uygulamaları da sektöre taşıdı. Böylece sigorta sektöründe şirketler 200 dolayında ürünle üst düzey bir rekabete giriştiler. Prim üretiminde lokomotif oto sigortaları olsa da gelecekte farklı poliçelerin öne çıkacağı bir gerçek.
Kanunen 2008 yılından itibaren hayat dışı sigortalar 18, hayat sigortaları için 8 ana branş uygulaması var. Ancak sigorta şirketleri bu 26 branşta yoğun bir rekabete tutuştuklarından farklı teminatları olan çok sayıda ürünle pazarda. Bunca ürün çeşitliliğine karşın her sigorta şirketi aslan payı ürünlerin dışında farklı alanlarda gelecek planları yapıyor. Riskleri güvence altına alan her alanda farklı bir ürün sunma çabasında. Farklı branşlaşma peşinde olmaları piyasaya yeni ürün sunmalarını engellemiyor. Bireysel ve kurumsal çözümler içeren poliçelere rağmen hala her şirket için üretimin % 50’sini oto sigortaları oluşturuyor. Her ne kadar büyüme stratejilerini değişik sigorta poliçeleri üzerine kursalar da sigorta şirketlerinin vazgeçilmesi kasko sigortaları.
Yenilikçi ürünler ise kısa ve uzun vadede pazar payına etki edecek sağlık, konut, ferdi kaza, seyahat ve sorumluluk sigortalarını kapsıyor. Genelde her sigorta için benzer tablolar mevcut. Elbette farklı branşlara yönelmiş şirketler de yok değil. Onlarda motor branşlar ve motor dışı branşlarda yaklaşık yarı yarıya prim üretimi sağlıyorlar. Buradan çıkarılacak sonuç, temel branşlarda eksik bulunmadığı ve paket çözümlerle branşların desteklendiğidir. Yani Türkiye’de olmayan ürün kalmamıştır denilebilir. Sadece sigortalı müşteriler için cazip fırsatlar ve talebi artırıcı indirimler söz konusu olabilir.
Bir başka üzerinde durulması gereken planlama ise; orta ölçekli işletmelerin sigortaları ile bireysel ürünlere ağırlık kazandırılması olabilir. Kişi başına düşen milli gelire oranla üretilen sigorta primi %1,6 olan bir ülkede tüketiciyi korumaya yönelik ve internet bazlı sigorta ürünlerinin artırılması sektöre nefes aldırabilir. Standart sigorta, paket poliçe uygulamaları yerine çeşitlendirilen ve geliştirilen ürünlerle seçme özgürlüğü sunan ürün yelpazesi ile müşteriye ulaşılmalıdır. Türk sigorta pazarı mevcut potansiyeli ve cazibesiyle çok uluslu sigorta şirketlerini de içine çekmiştir. Firmaların daha net finansal sonuç almaları için sigorta ihtiyaçları doğuyor denilebilir. Bu nedenle yabancı pazarlardaki genel ürünler de hacmi artırabilir.
Genç bir nüfusa sahip Türkiye’de sigortalılık bilinci yaygınlaştırılmalıdır. Sigortalama ve sigortalanma bilinci toplumda yerleştikçe sektörün büyümesi desteklenebilir. Yoksa hiçbir sigorta şirketi enflasyonun üzerinde belli rakamları yakalayan bir büyüme gerçekleştiremez. Sıcak satış, sıcak temas sigortacılığının yerine internet üzerinden poliçelenme, poliçelendirme sigorta şirketlerini istedikleri hedeflere ulaştırmayabilir. Ülke realitesi göz önünde bulundurularak farkındalık ve talep özentisi oluşturmak, sigorta bir ihtiyaçtır alışkanlığı kazandırmak sektörü rahatlatabilir. Çoğunluğu yabancı sekiz, on sigorta şirketi hegemonyasında yol alan sektörde dünyaya örnek Türk banka sigortacılığının eski işlerliğine kavuşturulması güveni artırır. Ancak son yıllarda özel veya devlet yerli bankaların yok denecek seviyede azalması sigorta şirketlerinin de yabancılaşmasını güncelledi. Hal böyle olunca sigortaya uzak bir toplumda dünya ölçekli uygulanan ürünlerle yerel müşteriler ne derece heveslendirilebilir irdelemek gerek. Aktüerlerin, ürün yerine yerel müşterilerin ihtiyaçlarına yanıt verecek ürün yelpazesi oluşturması daha rantabl sonuçlar verir…
İDEAL PEŞİNDE
Siyasi buhran, ekonomik sıkıntılar, dış pazardaki karmaşa ve beklentilerin ötesinde döviz kurlarındaki artış sektörlerin ideal büyüme potansiyelini negatif etkiledi.
Aslında 2015 birçok sektör açısından belirsizliklerle dolu başlamıştı. Yılın sonuna yakın büyüme hedeflerinin tutturulamadığı iyice netleşti. On dokuz sektörü kapsayan bir araştırmada “ Yıllık büyüme oranının” yakalanamadığı ortaya çıktı. Her sektör kendi iç dinamiklerine göre ideal büyüme oranı belirlemiş olmasına karşın parametreler değişkenlik gösterdiğinden sektörler çizgilerini koruma gayretinde. Çift rakamlı büyüme oranı gerçekleştiren sektör yok derecesinde. Kendi idealini yakalayan sektörler de aslında mutsuz. Çünkü onları da diğer sektörlerdeki gerileme negatif etkiliyor. Hedeflerinin gerisinde kalanlar yarı yolda kalmışlıklarını giderecek lojistik destek eksikliği de yaşıyor. İhracattaki gerileme, iç pazardaki talepsizlik ideal oran aslında kaç olmalı sorusunu da gündeme getiriyor. Özellikle çelik, çimento, organize perakende, plastik, seramik, süt ürünleri sektöründe yıl sonu hedeflerin ideal büyüme oranının gerisinde kalacak olması şaşırtıcı.
Bankacılık sektörü kullandığı parametre dolayısıyla ideale ulaşıyor. Gerçi en doğru parametre olarak kredi büyümesi kullanılmalı diyen sektör temsilcileri de var. Zaten bankacılıkta kredi önemli bir enstrüman. Sektör için kredi mevduat oranlarının %100’ ü aştığı düşünülürse, %15’in üzerinde kredi büyütme oranlarını fonlayabilmek için sektörün yoğun biçimde yurtdışına borçlanması gerekecek. Bu ülkenin mevcut şartlarında pek gerçekçi görünmüyor. Önemli olan kur etkilerinden arındırılmış olan % 15’ler düzeyinde bir kredi büyümesi gerçekleşmesidir.
İdeal eşik kötü geçen 2014, kötü geçecek 2015 ile aşılamayınca üretim artışlarını da olumsuzlaştıracak gibi. Örneğin; çelik sektöründe büyüme üretim parametresi ile açıklanıyor. Yıllık büyüme oranı %5,6 öngörülen üretim artışıyla olası. Ancak 2014’ te sektörün üretimi %1,8 küçülme gösterdi. Daralma bu yılda gözlemleniyor ve derinleşme noktasında bir kapanış sözkonusu. Yani büyüme oranı tutturulamadığı gibi mevcudun korunması da zor. Bazı sektörler 2014 büyüme rakamlarının yarısında seyreden bir noktada. Sektörlerin uzmanları, şimdiden gelecek yılın planlamaları içinde. İdeal büyüme oranlarında mevcut büyüme eğrileri baz alınarak nasıl bir yol haritası da çizecekleri muamma.
Sektörler içinde şimdiden sağlıklı ve ideal büyümeyi yakalayanlar; bankacılık, beyaz eşya, e-ticaret, hazır giyim, küçük ev aletleri, mobilya, otomotiv ve tekstil-konfeksiyon olarak öne çıkıyor. Elbette 2014’ten sarkan büyüme başarısızlığı da 2015’i etkiledi. Ancak son aylardaki hızlı kur artışı, dış piyasa koşullarına bu nedenle ayak uyduramayış tüm sektörleri olumsuz etkiledi. Hal böyle olunca ülkenin büyüme hızı da yara alacak gibi. 2023’e dönük yeni hedefler koyan anlayışla günün ekonomik çıkmazı tam bir tezat teşkil ediyor. Ülke ticaretini ayakta tutan sektörler bölgesel gelişmeler, ülke ve dünya konjonktürüne bağlı olarak büyüme açısından sınıfta kalacak görüntüsü veriyor. Ayrıca aynı yıl içinde yapılacak iki seçim ve siyasal belirsizlik, hükümet kuramayan bir parlamento oluşması da sektörleri zorlayan faktörlerin en başında yer tutuyor. Bu siyasi kaosun bitmesiyle de halledilemeyecek bir durum, yani 2016 sektörler açısından daha da güç geçecek…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder