26 Ekim 2015 Pazartesi

CHP İLELEBET YAŞAYACAKTIR…

CHP İLELEBET YAŞAYACAKTIR…

Seçime çok az kala yerelden genele bir CHP karalaması gündemde. Her yerde her platformda kendileri sütten çıkmış ak kaşıklarmışçasına CHP ve CHP’lilere bir ver ateşi, ver yansın yarışı var. Makale yazdığını sanan karalamacılar, köşe yazısı yazdığını sanan köşe dönmeciler, haber yakaladığını sanan dünyadan habersizler ve Allah’lık iş yaptığını sanan her telden paralı gurka Allahsızlar peş peşe sallıyorlar siyasetin ana gemisi partiye. Çıkıp da allayın, pullayın, sallayın bakalım salladığınızca, esenliğinizi sağlayabilecek misiniz, diyen yok…

Unutululmamalı ki; CHP belli bir tarih kesitinde emperyalizme kurulu köhne dünya düzenine, eşitsizliğe, gericiliğe, imtiyazlara başkaldırının ifadesi olarak Cumhuriyet ile birlikte kurulmuştur. Cumhuriyet yıkılmadığı sürece de yok edilemez, asla yıkılamaz…

Programının en başında; “Tarihte Varız, Gelecekte de var Olacağız” yazar. Kim ne derse desin nice iktidar partileri siyaset mezarlığına gömüldü, yenileri de gömülecektir, ama CHP daima vardı ve var olacaktır. Çünkü varlığının yegâne temeli Türkiye Cumhuriyeti’dir. Ne zaman ki cumhuriyet yıkılır, toprak bölünür, o zaman icabına bakılır, ancak bu ülke yaşadığı sürece çatlayanlar da patlayanlar da çok ama CHP yaşar, yaşar da yaşar.

Tarih sahnesinde yer aldığı günden bu güne bir eleştiri hep eleştiri. Hep ayni mendebur cenah, saldırılar sözde dinen mubah. Sahte dinci cılkı çıkarılmış emevicilik, bedevicilik, ebbasicilik borsasında prim yapmanın başka yolu yokmuşçasına halktan cumhuriyetçilere partili olsun olmasın vahşi bir kıyım. Vay başına vay dost düşman başına kara toprak; CHP…

Geçmişe bakıp tarihi tersinden okuyan birilerinin elemlenmesine hiç de gerek yoktur. CHP’nin 9 Eylül 1923’te kurulduğunda bağımsızlık mücadelesi yürüten Anadolu ve Rumeli Müdafai Hukuk Cemiyetleri’nin devamı olduğu da görülür. Zaten böyle bir devamlılığın olması gerektiği de elzemdir. Çünkü satıh tüm vatandır.

Sonrasında CHP, kurucusu ve ilk genel başkanı ATATÜRK’ün önderliğinde saltanatı da kaldırmıştır. Cumhuriyeti kurdurmuştur. İşte bundandır beslenen asıl garez. Küllenmeyen kindarlık saltanat müşkülpesentliğidir. Lafta hilafete körü körüne tiryakiliktir mesele. Evet hilafete son verilmiş ama ulusal barışı sağlayan reformlar da gerçekleştirilmiştir. Sözün özü on yıl öncesine dek her ne pahasına yaşayan gün Türkiyesi’nin temelleri atılmıştır korkusuzca.

Tilki kurnazlığındaki gelip geçer, genel geçer tavşan yürekliler herkesten iyi bilirler; O temelleri atan, devleti biçimlendiren, cumhuriyetin kökleşip gelişmesini sağlayan partidir CHP. O yüzden ülkeyi geriye döndürmenin yolu ilkin CHP’yi yok etmek sonra da Allah muhafazadan geçer. Saltanatçı-hilafetçilerin ve kuyrukçularının tek derdi gayesi işte budur. Yapılan da, yapılmak istenen de ayan beyan yıllardır ortadadır.

Beğenilir veya beğenilmez; CHP ulusal sanayinin ve ekonominin gelişmesine de öncelik vermiş, öncülük etmiştir. Laik topluma yönelik devrimlerle, eğitim reformları ile köy enstitüleri, halkevleri ve benzer yığınla kurumlarıyla çağın ve çağdaşlığın kapılarını bir bir aralamıştır. Uygulatmıştır. Ümmetten devlete sıcak geçişin lokomotifi olmuştur. Partinin temel ideolojik yaklaşımları da bu arada gelişmiş ve bu süreçte belirlenmiştir.

‘1923 yılında hazırlanan parti tüzüğünde halk egemenliği, çağdaşlık ve hukuk devleti anlayışlarını içeren dokuz umde yer almıştır. 1927’de 2. Kurultayda ek olarak cumhuriyetçilik, halkçılık, milliyetçilik, laiklik CHP’nin dört temel ilkesi olarak belirlenmiştir.’

Yaklaşık yüz yıldır İşte bu yüzden dört başı mamur yaşamakla dört minare arası namazlanmak en baştan sona her fırsat ve ortamda çatışmıştır. Her defasında bozulmaları onarmak maalesef CHP’ye kalmıştır. Düşkünlüğü kaldırmak, ülkeyi kalkındırmak CHP’ye mal olunca, 1935 yılında yapılan 3. Kurultayda mevcut ilkelere devletçilik ve inkılâpçılık eklenerek ilkelerin sayısı altıya çıkarılarak program tamamlanmıştır.

CHP tek parti kurumu ve gücüne karşın, tüm devlet olanaklarını kullanma yetkisine sahipken özveri göstermiş ve cesaretle çok partili rejime geçişi de sağlamıştır. 1950’lerde demokrasinin güçlenmesi ve kurumsallaşması için benzeri görülemeyecek büyük mücadele örneği vermiştir. Yani CHP daha o günlerde temel hak ve özgürlüklerin geliştirilmesine öncülük etmiştir. CHP’nin bu dönemdeki demokrasi anlayışı ve mücadelesi 1959 yılında 15. Kurultayda kabul edilen, ‘ilk hedefler beyannamesi’ ile somut önerilere dönüşmüştür. Kimilerine göre ülke halklarına geniş gelen 61 Anayasası da büyük ölçüde CHP’nin ortaya koyduğu bu demokrasi önerilerine dayandırılmıştır.

Şimdiye kadar bu tek parti iktidarından faydalananların, şimdi bu tek parti iktidarına yakın duranların, yıllarca garip halktan aldıkları oylarla halka bu tip hükmedenlerin ve hala tek parti iktidarı arzulayanların atmak tutmak yerine geçmişe bakıp gerçek adaleti görüp külahlarının altına sinmesi daha evladır.

Cumhuriyetin ilanından bu güne her bir şeyi yekpareleyip Sola, solculuğa ve solculara vuran, düşmanlık eden, Saltanat-hilafet yanlılarının cumhuriyet tarihinde kendi palazlanma dönemlerini de iyice gözden geçirmelidir. 1965 seçimlerine girerken CHP ortanın solunda yer aldığını resmen açıklamıştır. Bu vurgu seçim sonrasında yaygın bir ideoloji ve tartışma ortamı da sağlamıştır. Ve sola açılan CHP yeni bir söylem geliştirmiştir. Bu gün sol adına yeni söylemler söyleyenlerin de geçmişe bu sol pencereden bakması gerekir.

Ve CHP kendini ‘Halkın Partisi’ düzenin değil ‘Değişimin Partisi’ olarak nitelemiştir. Bu yolda inatla devam etmelidir.

Böylece demokratik sol bir kimlik kabullenilmiştir. CHP tarihsel geleneğinin ve temelini oluşturan altı okla beraber sosyalist enternasyonale üyelik konusunda da tavır almıştır. Sosyal demokrasinin evrensel ilkelerini de altı kural olarak benimsemiştir.

Sosyalist enternasyonale üyelikle birlikte tabansızların vaazları ve yargısız infazları dışında bir CHP oluşmuş; CHP özgürlük, eşitlik, dayanışma, emeğin üstünlüğü, gelişmenin bütünlüğü ve demokratikleşme ilkelerine dayanan bir ideolojiyi hayata geçirebilmek uğruna o gün bu gün çabalamıştır.

12 Eylül 80 faşist darbesi ile tam faşist beş generalin kapattığı CHP on iki yıldan sonra 9 eylül de yeniden açılmıştır. Yani yok olmamış, yok edilememiş yeniden var olmuştur, ilelebet var olacaktır.

Var olacaktır Çünkü şu garip ülkeyi dünyada etkin ve saygın bir konuma ulaştırmak için var olmalıdır. Kaybedilen eski konumuna ve saygınlığına kavuşturmak için vardır, var olmalıdır. Anayasayı yasakların tarifi olmaktan çıkartmak için onu bir özgürlükler belgesine dönüştürmek, yıkılan yıpratılan demokrasiyi bütün özellikleri ve güzellikleri ile yaşatmak, demokrasinin resmi sivil darbe kesintilerine uğramasını önlemek için vardır, lazımdır ve var olacaktır. İşte kızgınlığın ana nedeni budur.

Sözde ak devrimcilerin yaptıkları ortada. Ülkeyi geriye götüren bir ucube devrimcilik on yıl sınandı sonuç sıfır. Sıfırın da altında. Çöküş başladı...

Gerçekten CHP devlette toplumda ve siyasette devrim misyonu yüklendiği için vardır. Barışçı, akılcı, verimli, büyüyen ve emek önceliği yenilenmiş, feodalizmden arındırılmış, dinci ve mezhepçi kıskacın kalktığı, kişilikli ve temiz bir ülkede ve dünyada yaşanması için vardır. Dünyada hakkettiği yere gelmiş bir ülkenin varlığı için şarttır. Elbette mevcut gidişe direnç gösterenlerin çoğunluğunu bünyesinde bulundurduğu içindir tüm saldırılar ve karalamalar CHP'ye. Her türlü baskıya ve korku imparatorluğuna karşın yok edilemediği içindir tertiplenen kindarlık, kiralanan düşmanlık.

Seçime yakın yerelden genele bir CHP karalaması gündemde. Her yerde her platformda kendileri sütten çıkmış ak kaşıklarmışçasına gösteren Aka kara çalanlar; Makale yazdığını sanan karalamacılara, köşe yazısı yazdığını sanan köşe dönmecilere, haber yakaladığını sanan dünyadan habersizlere ve Allah’lık iş yaptığını sanan her telden paralı gurka Allahsızlara, el vermişler bel bağlamışlar.  Ama nafile file. Fileler boş. Siyasetin ana gemisi partisine yerli yersiz sallayanlara, Aka kara çalanlara rağmen ak pak bir dünyada kadını erkeği eşit, insanları özgür, hoşgörülü bir Türkiye amaçladığı için vardır CHP, daima da var olacaktır. Kendi çapsızlığından belki kızanlar da, yırtık damdan düşenler de olacaktır ama CHP iyi ki de vardır.

Kinlenenler, garazlananlar, arada sırada gazlananlar, kindarlar kıskananlar, çatlasalar da patlasalar da işin sonu belli. Noktanın koyulmasına pek az kaldı. Az kaldı çünkü haziruna hırslanıp kasım kasım kasılmayla yürümez işler. Çok yakında görülecek acı gerçek. Yarınlarda tüm zamanların sözde en alası iktidar partileri olmayacak ama CHP ilelebet var olacak ve yaşayacaktır. Tarih de siyaset gömütüne gömülenleri geçmişte yazdığı gibi altın kalemle yazacaktır.…

O zaman, zamanında çıkıp allayıp, pullayıp salladıkça sallayanların, lafta bedavaya iş işleyenlerin ne yapacaklarını izleyeceğiz…

İlelebet bakalım, bakacağız… 

Hiç yorum yok: