8 Nisan 2015 Çarşamba

ÖNSEÇİM VE DEMOKRATIN KILICI…

ÖNSEÇİM VE DEMOKRATIN KILICI…

CHP’li üyeler doğum günü önseçimde parti içi emekten çok popülizme ve parti dışındaki yarım akademik kariyerlere prim tanıdı. Yani örgüt kendi popülizmini yarattı ve destekledi…

Bu yıllarca özlemle beklenen döneme ilişkin, “ CHP’de önseçim var ama sadece önseçim yetmez, işler iyi gitmez ise sadece afişe olmakla kalınır…” diyerek gerekçeler sıralamıştık. Öngörümüz doğru çıktı, büyük ölçüde. İstanbul'da üç Bölgede de parti emekçisi yerel adaylar kendi ilçelerinde ilk beşe girmekte bile zorlandı. Ve önseçimde aradan yine afişe olmuşlar, popüler adaylar sıyrıldı.

Yeniyetmelikten olgunluğa, olgunluktan durgunluğa, durgunluktan yorgunluğa devrilişte tek yıkılmazlık devrimcilik ve demokratlıktı ama kılıçtan listeler çekildi…
 
Sevilsin sevilmesin partiyi yıllarca sırtında taşımış parti emekçisi aday adaylarından yıllarca önseçimi savunanlar ve önseçim yapılmadığı için yıllar içinde adaylaşmayanlar on altı yıl aradan sonra yapılan önseçimde tüm beklentilerin ötesinde sandığa gömüldüler birer birer.

Zaten güneş ışıkları denizin otuz metre altına her ulaştığında buz kütlelerini devirdiğinde konsüller üşüşür sıcağa…

Seksen sonrasında on yıllardır tüm zorluklara karşın parti bayrağını taşıyan örgüt emekçisi adaylar, kendi ilçelerinde dahi hiçe sayıldı, taca atıldı. Hiçbir ilçede hak ettiğince ve gereğince desteklenmediler. Olmadı biraz ayıp kaçtı. Seçime kadar suskunlukla gidilir belki ama seçim sonrası bu önseçim kısa sürede üye sıfırlanmasından başlayarak yeni parti içi dizaynları da bu günden gündeme getirmiştir. Yıllardan sonra parti içi demokrasinin işleyişi ve işletilişi heyecan içinde gerçekleştirildi. gelecek günlerde parti içinde ciddi tartışma ve çatışmaları tetikleyeceği de daha ilk günden belli oldu. Şimdiden yeniden yapılanma gerekliliğini de gözler önün serdi.

Neden ise yakılış var sarılış yok, yıkılış var diriliş yok bu korku tünelinde. Son posta son istasyon nice nüktelerle nice veliahdı tahtından eder, etti de ama refikalara, tefrikacılara kapılar aralandı…

Birbirinden güzel vaatler verilse de nefisle baş başa kalmaktır aslında önseçim gerçeği. Kimilerine göre saltanatın gafletidir belki de. Hafifletilmiş dört duvar direnci, uyarılı veya uyarısız ahde vefa borçlanmasıdır veya alacaklanmadır. Orijini pir aziz de biten bir ayaklanmadır. Yaşanılan derin uykularda kısa bir rüyalanma hikayesidir, sultanlığı devretmeyle de kerevetine çıkar kerevitler. Demokratlık bizi ilgilendirmez bizim başka işlerimiz var, meşguliyetlerimiz var demekle olmaz. Bu tavır doğru sonuçlar çıkarmaz benzeri seçmeler ve seçilmeleri önceler. Ve bir bakarsınız güz kışa, kış kara kışa, gün geceye döner.

Pek usulüne uygun düşmeyen algı yönetimleri ile kara kömür duvarlara içi dışı bir olmayan demokrasi resmedilir ise demokratın kılıcı tersine hersine işler…

Köşe kapmak, köşeleri tutmak, köşe kapmaca oynamak iyi güzel de bir yerden sonra tutmaz aşı. O halde zamanı gelince geldiği hissedilince köşeye çekilmeyi de bilmek gerekir harbisinden. Kurağı görmek, yeşile hasretlik ayni şey gibi görülmese de mesafeler okyanusa açılınca benzeşir tüm dünyalıklar. Hiçbir sanatsal ve siyasal nüktedanlık kapatamaz bu kabaran açığı ve dindiremez yıllardır artan acıyı. Ancak İlim ve bilim kapatır açıktan açığa görülen ama yok sayılan bu yıkılışı.

Devrimci demokratlık sosyal platformların her türlüsünde tek başına kalınsa bile adaletten şaşmayış ile tescillenir…

Günlerdir  “ CHP’de önseçim var ama sadece önseçim yetmez, işler iyi gitmez ise sadece afişe olmakla kalınır…” sözüne kitlenildi. Tüm aday adayları örgütün adaletine güvenerek asla tecillenemeyecek, tecelliler de aranmayacak bir sürece ayak sürüdü. Ama demokratın kılıcı nasipsizlik ifadesi ve rakipsizlik iradesiyle kendini kesmez, kendinden olanı biçmez kuralına inanış zedelendi. Her kesiliş aslında yazılı ve kayıtlı kuralı olmayan, kuralsız ve kuraldışı altın vuruşları netleştirdi. Ve cılız tartışmalar da şimdiden başladı. Seçim sonrası ve kurultay arifesi bu afişe çıkarılanların, popülerleştirilenlerin hangi rol modeller olduğu da ayan beyan görülecek.

On yıllardan sonra yakalanılan bir süreçte tam da yüzyıla uzayan köprüde tarihi bir karar verilecekken öfkelenmek üzerine modlanılan ve kodlanılan ve acemilik içeren bir önseçimdi önemsenen…

Devrimci demokrat kolayca hazmedilemeyen ne varsa o yoğun yığınların üzerine gider korkusuzca. Salar kendini eskiyen mitleşen değerlerin uzağına ve eksik nasihatlerden hiç mi hiç paylanmaz. Sollar her önüne çıkanı ve dağların yükselen görkemli görüntüsüne harmanlar tüm yönetsel yeteneklerini. Kusursuz bir ruh yapısına sahip olunsa da, öyle olunduğu söylense de aslında bir anda her şey tersine döner. Bir sıralama ve sınanma yanlışlığı sürecine açılır tüm sırlar. Sınırlar zorlanır ve ve asla eski ruh hali kazanılamaz bir daha, kayıplar arttıkça da kazanımlar unutulur.

Yeniyetmelikten olgunluğa, olgunluktan durgunluğa, durgunluktan yorgunluğa, yorgunluktan yoksunluğa ve yoksulluğa evrilişte tek yıkılmazlık veya önlenemez bir yıkılıştır aslında devrimcilik ve demokratlık, kılıçtan listeler çekilmesi hariç…

Emek vermeden, direnç göstermeden, göğüs germeden, kafa yormadan kazanılmış neler varsa bir bir elden yitip giderken korkup ürkmek dehşete düşmek de hiçbir şey ifade etmez. Önleyici etkiler uzun vadede, gürültücü öğeleri kısa sürede görülecek bir yıkım vakitli vakitsiz sürer. O sürgünde apar topar etrafa kanıp heveslenenlerden olmamaktır özünde demokratlık. Önünde arkasında, özünde sözünde devrimci demokratlık maske takmaktan yorulanlara aynalar tutmaktır. Kendisini dev aynasında, boy aynasında görenlere tutulmamaktır. Yeryüzü köşkünde güneşi avize sayıp, kara gözlükler takıp, renk cümbüşüyle dönen dünyayı karartmak değildir devrimci demokratın işi ve işlevi.

Yeniyetmelikten olgunluğa, olgunluktan durgunluğa, durgunluktan yorgunluğa, yorgunluktan yoksunluğa ve yoksulluğa evrilişte tek yıkılmazlık veya önlenemez bir yıkılıştır aslında devrimcilik ve demokratlık, kılıçtan listeler çekilse de. Örgüt doğum günü önseçimde parti içi emekten çok popülizme ve parti dışındaki yarım yamalak akademik kariyerlere prim tanısa da, yani örgüt kendi popülizmini yaratsa ve desteklese de,

“Neden usandık bu işlerden” cümlesine, cemil cümle boyun eğmemektir mesele…

Hiç yorum yok: