22 Nisan 2015 Çarşamba

21, 22 VE "23 NİSAN, NEŞE DOLUYOR İNSAN”…

21, 22 VE "23 NİSAN, NEŞE DOLUYOR İNSAN”…

En azından 21 ve 22 Nisandan hazırlanılan, Çocukluğumuzun 23 Nisanlarıdır aslolan…

İnsan aklında ve yüreğinde hareketlenmeyi bekleyen anılar vardır, hayatın kıyıcığından çapraz ateşlerle güncellenen.  İşte 23 Nisan o gündür. Tam da dünyadan soyutlanmış bir hal alacakken direnişler, idealizmin sınırlarını zorlayan türden bir diriliştir 23 Nisan. Her anıldığında, her ideolojiden insanı anında bir dizi gerçeğin içine yuvarlayıveren masumluktadır hem de...
 
23 Nisan, öyle bir gündür ki, her yaşta daha sabahında hecelemeye başlayıp okumayı söktüğümüz yaşta yapar hepimizi.

Ve dudaklar kımıldar ister istemez; “ Bu gün 23 Nisan, Neşe doluyor insan”. 

Biz yaştaki çocuklar için hala 23 Nisan Türkiye'nin ilk ulusal bayramıdır.

Herkesin kendine göre bir dünyası ve bir bayramı var ama "23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı" hala dünyanın tek çocuk bayramı…

Çıkarılan bir kanun ile milli bayram olarak resmileştirildiği 1921'den günümüze değişik isimlerle ve farklı törenlerle kutlana gelmiştir ve kutlanacaktır da. Bu gün için şenlikler düzenlenerek kutlanan ve şölenli-resmi tatil yapılan son milli bayramdır 23 Nisan.

23 Nisan Türkiye'nin ilk ulusal bayramı iken; 12 Eylül faşist darbesi sonrası Milli Güvenlik Konseyi tarafından bayramlar ve tatillerle ilgili kanunlarda yapılan değişikliklerle çocuklaştırılmıştır. Her şeyin içinin boşaltıldığı gibi 23 Nisan’ın da içi boşaltılmıştır.

Son yirmi yılda ise yerelden genele farklı formatlarla bu içi boşaltılmışlığa yepyeni eklemlemeler yapılmıştır. Ulusal egemenlik temeline dayalı halk hükümetinin kurulması ve Cumhuriyetin ilanına giden yolun başı olması gerçeğine uymayan türde yakıştırmalarla panayırlaştırılmıştır.

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın özünde üç ayrı bayram yatar aslında…

Zamanla Büyük Meclisin açıldığı gün olan ‘23 Nisan Millî Bayramı’ ile ‘Millî Hâkimiyet Bayramı’ birleştirilmiş ve en sonunda ‘Çocuk Bayramı’ da bu güne eklenmiş ve ülkeyi kucaklaması sağlanmıştır.

Ancak yalnızca‘Ata’ tarafından çocuklara armağan edilen bir gün olması gerçeğine uyulur her 23 Nisan’da, o kadar…

Oysa o kadarla kalmayıp, Ülkenin nasıl kurulduğu gerçeğine ışık tutan ve gerçekten samimi ve sarsıcı itiraflardan oluşan Nutuk’tan-Söylev’den 23 Nisan’a ilişkin kallavi cümleleri görmek, okumak, bilmek gerekir.

O kallavi cümleleri çoluk-çocuk, genç-yaşlı görmek gerekir

Seneyi devriyesi bu yıl, Senesi ise her yıl ve gelecek yıllar olan 21, 22, 23 Nisan günlerini iyi okumak gerekir yediden yetmişe, yetmiş küsur milyon…

21 Nisandan;

” Büyük Millet Meclisi’nin toplanışını ve açılmasını sağlamaya çalıştığımız günlerde bizi en çok uğraştıran bazı bölgelerde başlayıp, bazı yerler üzerinden Ankara’ya yaklaşacak kadar genişleyen gericilik ve isyan dalgaları olmuştur.

Ben bir taraftan bu dalgaların durdurulmasına çalışırken, bir taraftan da Ankara’da toplanmakta olan ve genel durumu daha iyice bilmeyen milletvekillerini dehşete düşürecek olaylar karşısında bırakmamak ve böyle durumların ortaya çıkmasıyla Meclis’in toplanamaması gibi uğursuz ihtimalleri önlemek çarelerini düşünüyordum. 

Bunun için Meclis’in açılmasına acele ediyordum…”

22 Nisandan;
 
22 Nisan 1920’de Temsilciler Kurulu adına Mustafa Kemal kısa bir tebliğ yayınlar. Sonra; bütün valiliklere, müstakil sancaklara, ordu ve kolordu komutanlarına, tümen telgraf çektirir.

 “Dakika geciktirilmeyecektir” talimatıyla çekilen telgrafta şunlar yazılıdır;
 
“ Tanrı’nın lütfüyle Nisanın 23. günü Büyük Millet Meclisi açılarak çalışmaya başlayacağından, o günden itibaren askeri ve sivil makamlarla, bütün ulusun tek merciinin ‘Büyük Millet Meclisi’ olacağı bilgilerinize sunulur.”

Ve 23 Nisan…

Bu gün doğduğumuz ve okumayı söktüğümüz yaştayız. Ve her şeye rağmen “Neşe doluyor insan”…

Bayramlar geçmişi geleceğe bağlayan köprülerdir. Ancak günler çile çekmeyi güncelleyince maviye, maviye dalar yorgun gözler.
Gözlerimizde gelecek ıslanır, matem denizinde boğulur koca memleket. 

Kim istemez, hak ettiğinden daha çok Mutlu ve Kutlu günler yaşasın bu içli ve merhametli memleket. Şu bereketli topraklar. O Ilık ilk günlerin altın beşiğinde sallansın sonsuzluk, hürriyet ve tam bağımsızlık. Kim istemez…

Maalesef günümüz siyasetinde akıl fikir tutulması yaşanıyor. Bu tutukluk nedensiz tutukluluklar yaşatıyor akıllara ve gönüllere. Bambaşka tutkular serpiştiriyor kutsallara. Bayram seyran derken belli hassasiyetler mi değişiyor, değiştiriliyor, yoksa bir şeyler mi unutuluyor unutturuluyor, acaba...

Bayramlar da yerinde patinaj çekmeyi güncelleyince maviye maviye çalar günlerimiz. En azından 21 ve 22 Nisandan hazırlanılan, Çocukluğumuzun 23 Nisanlarıdır aslolan ve unutulmasın…

Hiç yorum yok: