14 Nisan 2015 Salı

YEKPARE DÜŞLERE UZANIR MASALSILAR…

YEKPARE DÜŞLERE UZANIR MASALSILAR…

Güneşin bir mızrak boyu alçalacağı gün veya alçaldığı gün ortası tüm masallar o naif masalsılığını aniden yitirir. Ve gerçeğin karanlık yüzünü tesciller görgüsü kıtlıktan yeni çıkmışlara gülen ayva, ağlayan nar. Veya gerçekliğin en aydınlık yüzünü perçinler.

O perspektifte gümüş parlaklığında allı yeşilli bir masal diyarında yekpare düşlere uzanan, hiç de hayal gücü gerektirmeyecek hayatların yaşandığı düzlere yayılır akıl küpü. Dünyaya kendi çapında şekil vermelerin kulaklara çalındığı biçimsiz bir daralmadır zaman.

Zamansız mekansız denizaşırı püskürtülmek bir anlamda bundandır. Kim der, kim bilirdi ki tarihi kurgulayanların engin bilgisizliğinden ötürü belirsizlikler doğacak ve güneş batacak. Ve at izi it izine karışacak. Utanç yaftaları bir bir yazılırken günahlar bir bir üstlenilmeyecek. İnsanları ürperten tüm gölgelenmiş gerçekler de acilen alenileşir. Çil yavrusu gibi kaçışır, dağılır bu karışımda karmakarışık akıllılar.

O kaçkınlıkta insan daima ve her dönem kendisine aittir. Aittir ama bunu bilenler ve bilmeyenler vardır sadece. Kafası karışıklar bu nefti yeşile ve yeşille dağlanan diyara, kara toprağa bereketsizce yapışırlar. Sırtüstü kavramsızlıkta güneş yanığı, kızıl ötesi yoğunlukta ışığa doğru yansıyanlar un ufak olur bu koşuşturmaca da. İyimserliği belgeleyen, kötümserliği gölgeleyen, kuşkuların el yazması da, al yazması da yakılır, yutulur asit yağmurlarıyla.

Zaten kötülüğe sürüklenildiğinde tüm gerçekler bile bile aleyhte kullanılır. Tüm gerçek dışılıklar ise leyhte. Bu kullanım tarihi çoktan geçmiş kurumluluk ta gün olur devrilir çamlar, evrilmez can. Yani tüm iktidarları boğan çığlıklarda gizlidir tüm saklanan ve bastırılmış duygular.

Ayrıca önseziler kesinleşip keskinleşince sonuçlar oylumlu olumsuzlaşır. Yaş mı kuru mu ayırılmadan verilen tüm kararlar ise masal diyarını tersine efsaneleştirir.

Fersah fersah genleşen ve grileşen yeryüzünde umutsuzluk arttıkça pederşahi toplum önyargıları ile ümitlenmek, padişahvari tokmaklamalarla toplumlaşmak gittikçe güçleşir. Dostane bir şeyler yapmak yürek ister, bilek ister. Kolpa kalpazanlıklara dolaşmak ve komple cakalanmak yeşillenmiş masal diyarına özgüdür bir nebze.

Bu sahte özgünlük, özgürlükler engellendikçe iyice garipleşir ve içini ferah tutanlar dahi pusulayı şaşırır. Ve bal tatlısı kovansız ışıkları kara gölgeler yasaklar veya yasak savıcı tonda zehirler. Gölgeler uç bucak uzadıkça masal diyarına saplanan rengarenk isyandır artık.

Ve mutlu sonla bitmeyen masallara eklemlenir bir daha bir daha birileri. Bu baştankara belirsizlik isyanların kısıtlı ve şaşırtıcı kısırlığında ivme kazandırır belleklere. Ve bir anda değişir dünya. Med ile cezir derdin hal ve çaresine bakar. Coşkunun en yeşil pırıltısında saklanır kızaran masalsılar ve romanslar. Ve yıldırıcı bir durgunluk şeridine yıldırımlar düşer. Ve uçurumlara gelir tüm çalımlar, alımlar.

Gök yarıldığında dönem sınırlandırmalarından kurtulunmadıkça riskli ve değişken düşünceler yerleşimcilerin ruhuna yerleşir, tuzuna banar. Ama sonuç her halükarda hiç değişmez. Ayni kalır yoruma açık kalsa da. Aslında en mantıklı tavırlılık sonu zafer görünen masallara figüranlık, bedavaya rol çalımlısı düşkünlüğüne düşmemek, düşürülmemektir.

Ayrıca kulağa vuran seslerin, kulaktozuna bulanan sislerin derin melankolisi içine hapsolmak isyanların en babasına kapıların aralanmasıdır. Sansasyonların şaşırtıcı kısırlığında kıt kanaat servetlenmek masal diyarına üçüncü mevkide yolculanmaktır. Çepeçevre örülen duvarlar delinip geçildikçe her masal aynı fonda devam eder bir süre. Sonra ton farkı olmaksızın, fon farkı vurmaksızın deniz aşırı heveslenmeler serilir koridorlara.

Gün olup akıllar suyu bulandırınca rüzgarlı parketaşı sokaklar denize açılır can havliyle.  Ve çakmak çakınca çıkmaz, dönülmez sokaklarda ne o bilindik masallar ne de o masalları dar uzun masalarda anlatanlar kalır. İn ve cin top oynar kaldırımlarda.

Kimsiz, kimliksiz kaldırımlarda gümüş parlaklığında allı yeşilli yekpare düşlere uzanan bir masaldır zaman. Masal diyarı ise hayal gücü gerektirmeyecek ağırlıkta hayatlara en hakikisinden saygı duruşudur.

Hafifleyen hayatlara şeffaf kumaştan elbiseler biçmek ise başka bir meseldir, masal ötesi yalınlıkta…

Hiç yorum yok: