4 Ocak 2014 Cumartesi

YENİ YIL MESAJLARINIZA BİNLERCE TEŞEKKÜR…

YENİ YIL MESAJLARINIZA BİNLERCE TEŞEKKÜR…

Her yılsonu, saatler gece yarısını vurduğunda önceden planlı, programlı veya açıkça belli edilmez biçimde yeni yılın o ilk dakikaları hararetle beklenilir. İster inansın ister inanmasın, kutlasın, kutlamasın veya gizliden gizliye kutulasın veya sırlı saklı kutlulasın hemen herkes türlü bahaneler gösterip hazırlanarak o ilk dakikalara en ileri boyutta muntazaman girer. O üç beş dakika gelen yıl boyu asla sürmeyen, sürmeyeceği bilinen mutluluk gösterilerine ayrılır. Çünkü ritüel gereği beyin arkasında yeni yıla nasıl girdiysen tüm yıl aynını veya benzerini yaşarsın dürtüleri saklıdır daima.

Bu argümanı hepten ret edenler bile aslında çıtır çerez beklerler o havai fişek patlatmalı dakikaları. Bu safiyane saptamayı yarım asra dayanan bir deneyimle aktarıyoruz. Çünkü çocuğa hayır dendikçe huylanır ve tüm iyi veya kötü huylar çocukluktan kalmadır. Günümüz bulaşıcı hastalıklarından biri olsa da bizde yok, onlarda şunlarda var deyip, eşyanın tabiatına aykırı bağlantı kurmalar ve karalama versiyonlarına pek kimse de aldırmaz. Çünkü vakti zamanında çocukluktan ileri yaşlara saatler gece yarısını vurduğunda siyah beyaz cama yapışılmasa da kaçamak bakışlar mutlaka atılmıştır. Yani rakıya leblebi katık edilmese bile gece sıfır noktasında rakkasenin raksına sarfı nazarı ve içten içe kaynamaları yaşı geçkin her fani yaşamadım dese külliyen yalandır, yaşamıştır.

Zaten dil konuşmaktan men olunca nazar eylemek de manasızlaşır. İşte ondandır vay kutlanır mıymış, vah günahtır deyip deyip göz ucuyla dibekten, göbekten kıytırık televizyon programlarına ayılmalar ve bayılmalar. Zinhar ha deyip usulden dem vuranlardır aslında gecelere tepeleme dalanlar ve abu hayatı yalanlayanlar.

Biz ise yaklaşık on beş yıldır yeni yılın o ilk dakikalarını hazırlıklar dâhilinde geçirme eylemliliğini günah münah demeden, günahın böylesinden korkmadan kendiliğinden bıraktık. Son yıllarda iyi gelecek beklentilerimiz iyiden iyiye, karınca kararınca karardıkça, karartıldıkça olağan yaşamımızın akışına baraktık yılın o ilk dakikalarını.

Ellerin yazdığını akıl saklar, aklın sakladığını ise ortaya koyabilmektir yiğitlik. Çoktandır zamana emanet ettik saat gece yarısını vurduktan sonraki anları. İftiracıların kötü zannından kurtarmak gibi bir itiraf niyetliliğimiz asla yok, gerçek bu minval üzere mahremiyetimizde, o kadar. Halkalar ve çengellere takılı bir yıl yaşanmış ise ve yeni yılda böyle yaşanacağı da ayan beyan ise tam on beş yıldır böyle bir kararlılığı uygulamaktan başka çıkış ne ola ki. Vaki mi şen şakrak üç beş dakika da olsa yeni yıldan mutluluğu çalabilmek…

Hal vay böyle olunca, on beş yıldan bu yana eş, dost, hısım ve akraba kırılmasın, gücenmesin ama milli, dini bayramlar ve yeniye akan yılsonlarında iyi dilek temennileri yollamayı da kesiverdik. Birilerine yanlış gelse de bu tavrımız gelecekten umutluluğumuzu kestiğimizden değil, belki de bir pasif direniş veya yalancı dünyaya isyandır.

Özellikle yeni yıl girerken, mutlu yıllar ve hayırlı seneler kısa cümleleri bazında ve hazzında hırçınlaştırılan, kamplaştırılan, zorlaştırılan yılbaşı müsamerelerine aldırmıyoruz işte ondan çekildik meşkimize, terkimize. Her yılsonu saatler gece yarısını vurduğunda o ilk dakikaları yine helalinden meteliksiz karşılıyor olmanın gururudur elimizdeki sermayemiz. Hayal kırıklığımız da o geceyi günah münah görüp sayıp, yurt içi dışı rezervlerde geçirenlerin inançlılığınadır.

Son on beş yılda saat gece yarısını vurduktan sonraki o dakikalarda ailecek zenginleşme yerine insanca yaşama umudunu ve insanlığın gerçek mutluluğunu en doğalından tatma ve aklımızda tutma hakkımızı kullanıyoruz. Bu yeni yılın ilk dakikalarını da bu felsefe doğrultusunda geçirecektik. Ancak yıl sonunu ve yeni yılın ilk dakikalarını deniz in üzerine düşen yakamozları izleyerek dalga dalga yükselen ateşini nasıl düşürürüz düşünerek geçirdik. Yeni bir yıla daha yine düşüne düşüne girdik…

İşte tam o anda, en meşgul anlarımızda, tam o ilk cıvcıvlı dakikalarda mongol arkadaşım aramış. Duyamadık meşguldük. Her limanda deli bir orman, her ormanda kayıp bir yolcu ve hür tek bir ağaç misali sadece ona döndüm yüzümü. Meşguldü gerçekten veya meşgule almıştı kızgınlığından. Veya bana kırgınlığını birilerine aktarıyordu yılın o ilk dakikaları boyunca. Kendimizi affettireceğimiz koca bir yıl var önümüzde, af edersin deriz affeder beni bizi mongol arkadaşım, arkadaşımdır mutlaka affeder.

Ya haktan ve halktan kallavi af dilemekle bile asla kurtulamayacaklar, kuru bir af dilemeyi bile geciktiren ve esirgeyenler, bu yıl sonu saatler gece yarısını vurduktan sonraki yeni yılın o ilk dakikalarında bile hala suskun ise yıl boyu dokuz takla atsalar dahi benim mongol arkadaşım affeder mi, bence vallahi affetmez.

Çünkü billahi o yalnızca hakkı olanı hakkını yer, hakkını ise hiç yedirmez.

‘Selam olsun’ sana bu sütunlardan en değerlim, mongol arkadaşım mutlu yıllar, unutma beni…
 
Ona ve bizi unutmayan dostlardan bir kaçına;

“ Abdullah Öztürk, Muharrem Erol, Erdoğan Görgülü, Haydar Civan, Mustafa Kemal Erdemol, A. Haluk Koç, Kerim Aksu, Aykut Erdoğdu, Galip Mamal, Dursun Sarısaray, Ayhan Bölükbaşı, Turgut Şişman, Hasan Akalın, Cumhur Renk, Hüseyin Başkan Aksu, Çankaya Belediyesi, Fahri Durdu, Gülhan Yıldıran, Resul Göktaş, Ayşe Özhan, Hülya Çetinkaya, Halil Özden, Fuat Saka, Şuayip Vardar, Ahmet Ravalı, Süleyman Kahveci, Murat Mirzalı, Şenol Baş, Garip Fatih Aksu, İzzet Aksoy, Emre Bitiş, Nurdan Nurcan Zeybek, Mehmet Sanin, Sevgi Yıldır, Güray Yazgan, Hasan Tanrıverdi, Mehmet Koçak, Ayla Tuna, Süleyman Vardar, Rıdvan Eriş, Musa Bazin, Rahmi Yılmaz, Oğuzhan Akyıldız, İbrahim İlter, Eren Akalın, Hatice Akdoğan, Erdinç Gergin, Hüseyin Koç, Mustafa Yılmaz, Gülben Beyhan Resuloğlu, Mehmet Sirkeci, Haydar Güneysel, Haluk Eyidoğan, Seval Özcan, Yunus Türkölmez, Dilek Ariç, Nevres Taştan, Orhan Ayla Erdim, Veysel Akalın, Mehmet Gülden, Tules Çevik, Hikmet Kabuk, Emin Oktay, Ziya Çandır, Tuncay Cebeci, Özcan Saygılı, Nevzat Karakaya, Fatma Carman…”

Mutluluk sanatına katkılarına on binlerce teşekkür yerine geçsin bu yazımız…

Hiç yorum yok: