1 Kasım 2013 Cuma

BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN…

BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN…

Kurban Bayramımız mübarek olsun.

Birkaç gün sonra Kurban Bayramı…

Bayramları tatil fırsatı bilenler veya tatil için fırsat kollayanlar ve rezervasyonlarını çok önceden yapanlarca ivedilikle güncellenmesi gereken ülke trafiği yine erkenden güncele bindi.

Muhakkak ki ölümün sesi kulağa eriştiğinde, insan zamanın nasıl geçtiğini anlamayan bir bilinçle ve aşırı heyecanla bayram seyran düşer yollara.

Muhteşem bayram turları, kurbanlık kavurma tadında şahane bir tatil, katkısız bayramlık kavurma lezzetinde günler ve ılık geceler ve uzadıkça uzayan asfaltı yumuşak yollar ipuçlarını kovalayarak dünyanın en itaatkâr toplumunun bireylerini tam şah damarından, can damarından yakalar.

Zihin ötesi tarihsel gerçeklere aldırmadan, güneşli bir deniz ve serinleten fiyatlar biçiminde bayramlaşanların yanı sıra, biz bu zihin sofrasında aç kalanlar; medyayı kontrol et ülkeyi yönet-haber saatlerine ailecek kuruluruz ve korkulu, kuşkulu gözlerle izleriz temaşayı.

Bir inanç geleneğine bağlı kalmak, körü körüne bağımlı olmak değil diyerek her keskin virajda, her şaşkın kavşakta bekleşen keskin dişli canavarların nezir almasına acısını iliklerimizde hissederek yanarız.

Böyledir işte, rüyaların eşiğinde her bayram hayata yeniden baktığımızda kaybolup giden suretlerdir ağına yakalandığımız bayram sevinci. Çılgın yolculukların sımsıkı tuttuğu hayatlar, tozlu yaşamdan nazlı anılarla ayışında savrulunca bir yerlere, o cümleyi sarf etmekte iyice zorlaşır ayrıca;

Kurban Bayramınız mübarek olsun…

Tuhaf bağlantılı yurt içi yurt dışı yüro tarifeli haftalık tatil turu listeleri milletin aklını başından alsa da kesmez bizi. Akdeniz mi olur Karadeniz mi, Dubai mi olur Venedik mi seçmekte de hiç zorlanmayız. Çünkü biz her bayram yine belleğin sınırsızlığında yitik kuşakları ararız akla hizmet. Milletin tuzu kuruları akıl başkaldırınca kabuslar kılıç gibi kesermiş ne bilir, bilmek istemez veya.

Her bayram yine o zor saatlerle baş başa kaldığımızda bu kez ülke tökezliyor diye düşünmeyiz bayramın hatırına. Ayrıca karda kışta her bayram güneşin etkisinin azalmadığı, hafiften yakıcılığını hissettirdiği sıcak ılık günlere denk düşsün diye için için duacıyızdır yaratana. Sırf yalan hayatı sorguladığımızdan ve mevsim kaçamağı yapanlarca kıskanıyoruz sanılmasın diye.

Zaten bir acayip atışmadır hayat dolambaçlı yollarda. Hangi tartışmalar edebiyat dışı seyreder ve hangi keyfe, hangi bayram neşesine keyfe keder dokunur iyi biliriz. Diyaloğun mırıltıları, epeyce derinliği olan, temeli sağlam ve derinden gelen ne varsa yıkıveriyorsa her gün, bize de kim ne derse desin bize her gün bayram demek düşer yalnızca.

Kurban Bayramınız kutlu olsun…

Akıl kafesimizdeki altın hatıralar, seçeneklerin en güzelini seçmeye zorlasa da, korkarız yıllarca doğru bellediklerimiz doğrudan çatırdar diye. Tırtıldan kelebeğe dönüşen bir döngüdür yaşam veya tam tersi. Sınadıkça öğreniyor insan ve arayan Mevlasını buluyor. Yanlışlardan dönüldükçe tercihler de arttıkça artıyor. Bayramlar son yılllarda ayni kalmadığından hüznümüz.

Değişmeyen tek şey ise teori ve pratik üstüne yanılmalar ve yazılanlar ve yazılmalar. Çünkü Bayramlar değişti, çocuklar da ve dahi memleket. Yoksa biz mi değiştik, işte orasını anlamak zor. İşin kötüsü maalesef kişisel uyuşukluktan kıpırdanmaya, uyuklamaktan toplumsal uyanışa ve büyük aydınlanmaya hasret bu coğrafyada dini bayramlar nedir, özü ne anlatır, ne için vardır bir yana bırakılıyor son yıllarda. Bayramların kutsiyetine yarım ağız değinilip tatile uzuyor tüm yollar. Kaç kurban veriliyor yollarda Allah muhafaza.

Bayram tarihi bir gezi mi olacak, dağ yayla havasını teneffüs ederek kafa mı dinlenilecek, muhteşem bir deniz sefası mı çekilecek, ormanla denizi, mavi ile yeşili birleştiren bir doğa harikası mı tercih edilecek, organik hayatla iç içe alternatif bir model mi denenecek, kaplıcalı ılıcalı cinsiyete özel havuzlu otel-moteller sülale boyu mu kapatılacak ise kapatılsın kime ne, bize ne.

Ama ekonomik kriz bizim köye de uğrar ise sorusu kafaya takılmıyor her nedense. Bu kapitalist cenderede envai çeşit düşüncelerle cazibeyi köreltmek ve yangını körüklemek değil derdimiz. Kurban kesilecek ise vekaleti bir başkasına verip bu amansız kaçışadır asıl sitemimiz. Kapitalizmin batma noktasında olduğu şu günlerde ticarette sınır yok ama üretmeden tüketmek unutkanlığına dır dik tavrımız. Kavruluyor dünya, yanıyor ülke ama yeşil-mor banknot bolluğundan harca gitsin serbestliğinedir sinirimiz. Yoksa kota uygulamalı hacca gidip mebrur ve mecbur dönene değil.

Kurban bayramı hürmetine, ne yani sekiz dokuz gün tatil ne yapsaydık eve mi hapsolaydık bahanesini de hoş görebiliriz evel Alllah. Ama derin uykularda uykuya tutsaklık özendiriliyor ve geliştirilmiş alışkanlıklar başarıyla naklediliyor ise bayram sathına bu bayramlık zekayadır karşı yakalığımız.

Kıssadan hisse bu bayramlar artık bize fazla veya biz bu bayramlara fazlayız. Çivisi koptu her şeyin, gülünecek günler ve sevilecek güller artık çini mürekkebiyle nakşedilmiyor zihinlere. Kaderine kuvvet vazgeçilemez bir bağımlılık yaratıyor alın yazısı. Ve bu nimetleri bol aldanışla dini bayramlar bile gelenekselliğini yitirdi, boyut değiştiriyor sılayı rahim. Gurbetçilik zor zanaat zaten.

“Yemin olsun ki, o gün size verilen her nimetten sorulacaksınız”.

Kurban Bayramımız mübarek olsun, can dostum, babam…

Hiç yorum yok: