16 Ekim 2012 Salı

TESKERELER VE KÜRT SORUNU VE GÖZYAŞI

TESKERELER VE KÜRT SORUNU VE GÖZYAŞI
Mecliste bir sınır ötesi savaş-savaşmama teskeresi geçti...

Ülkede;

"Eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, sosyal adalet, yatırım, sanayi, iş, aş, üretim, fırsat eşitliği yoksa bu eksiklikler gün gelir  zirve yapar ve ‘kürt sorunu’ diye dayatılır.

Zamanında köy boşaltmalar, insanlık dışı baskı, sindirme, kayırma, polis devleti görüntüsü ve imajı, yasakçı hukuk ve sosyal devlete inançsızlık varsa asıl önemlisi bir türlü sosyal devlet olunamamışsa; ’bölgede ve ülkede devlete güven azalır ve sarsılır’.
         
Geçmişte dört bine yakın köy, bir milyona yakın insan topraklarından, evlerinden barklarından edilmişse, sürülmüşse veya göçe zorlanmışsa, anayasanın 125. maddesi unutulmuşsa süreç işledikçe ’devlete güven yok olur’.

Çok kültürlü toplum olmanın özellikleri geliştirilmemişse, farklı etnik yapılar, farklı kültür, dil, din, ırk, mezhep kapsamında varlık sürdürme istemleri yıllardır görmezden gelinmişse, yok sayılmışsa, mozaik çatlatılmış ise, terörle mücadele yasası daima silah kullanarak uygulanırsa ’iç barış zedelenir’.

Geçmişten bu güne siyasi suç, siyasi polis, siyasi ceza, siyasi mahkum, DGM, Özel mahkeme, terörle mücadele timleri, Jitem, koruculuk sistemi, özel müdahale ekipleri ve netekim kart-kurtla, önlenemez çıkışı başlayan terör örgütleri ve türevleri varsa ve artık can yakan terör oluşturulmuşsa ufukta önlenemez  ‘kaos belirir’

Fişleme, dosyalama, infaz, yargısız infaz, işkence, gözaltı, gözaltı ölümleri, açıklanamaz kayıplar, faili meçhuller, askeri ve sivil yargı ayıpları, iz sürme, karalama, intikam duygusu varsa, nedensiz dayatmalar yapılmışsa ve yapılıyorsa ’siyasal şiddetin önü alınamaz’.

OHAL, MGK, Özel harp dairesi, Mit, koruculuk ve koruyuculuk sistemi, özel harekât, özel tim, profesyonel asker, terör polisi, halk çocuğundan asker-komando, jandarma, çekiç güç, sınır ötesi berisi-gerisi harekat, bölgede lider kolluk güç olma hevesi, zoraki açılım- yalan dolan saçılım, erken seçim, bir kerelik, yıllık ve daimi teskereler var ise ’maazallah savaş nükseder’…

Ülke genelinde özellikle doğu ve güney doğuda demokrasi yerleşmemişse, yerleşmesi istenmiyorsa, her şey  feodal kalıntılara ihale edilmişse, insan hakları ihlalleri yapılmışsa, ihlaller Avrupa insan hakları mahkemesine taşınıyorsa, devlet yüklü tazminatlara mahkûm olmuşsa, AB Normları ve ABD İstekleri kabul edilip uygulanıyorsa, uyum yasaları uyumsuzluk aşılıyorsa, bölgede sınır içi sınır ötesi teskereli tezkeresiz savaş, adı konmamış savaş, kirli savaş, iç savaş, terörle savaş, silahlı çatışma, alçak şiddette savaş, hain saldırı, eşkıya saldırısı, terör belası diye adlandırılan arbedeler gün ve gün devam ediyorsa ‘kardeş kanı aktıkça akar’…

Ordu iç güvenlikle uğraşmak zorunda bırakılıyorsa, siyasetin tıkandığı yerde bir gece yarısı düdük çalması bekleniyorsa, çalışan veya emekli paşalar Ergenekoncu, balyozcu, darbe eğilimlisi bahanesiyle susturuluyorsa, gazeteciler haksız yere içerde tutuluyorsa, ülke aydınları Silivri de metazori,  tatilde iseler ‘kan durmaz sınırlar dar gelir, miskı milli dışına taşılır.’

Savaş kışkırtıcıları, rantçılar, rantiyeler, baştan bozuk şantiyeler, stokçular, kan üzerinden siyaset yapanlar, silah tüccarları, kaçakçılar, uluslar arası sermaye ve yerli malı işbirlikçileri, taşeronlar, olağanüstü hal talancıları, vurguncular, silaha, mermiye ve maaşa bağlananlar ehliyetsizler var oldukça ve günden güne arttıkça ‘savaş bitmez.’
         
Artık Siyasal bilinç ve sınıf temelinde birleşilemiyor ise, din dil ırk mezhep ve etnik köken temelinde bir ayrışma öngörülüp ayrıştırma planlanmışsa, mezhepsel farklılıklar her fırsatta fişekleniyorsa, İmralı kuş uçmaz kervan geçmez bir ada iken ipek yolu olmuşsa, meclis imralıya İmralı meclise taşınmış ise, uyduruk projeler renkli basının bile diline düşmüş, malzeme olmuş ise ’kürt sorunu kolay kolay bitmez.’
         
Hoşgörü, demokrasi, çoğulculuk, eşitlik, bölgesel gelişme politikaları, demokratik haklar, ana dil kullanımı, ekonomik uçurumun ıslahı yerine yıllarca tekseslilik, baskı, yıldırma, sindirme, asimilasyon benzeri yaptırımlar, adam yerine koymamalar, adam sendeler, isyana teşvik etmeler, aşırı zorlamalar, dengesiz güç kullanımı uygulandıysa ’iç barış artık bu yöntemlerle de sağlanamaz’…

Ülke toprakları üzerinde federatif yapı veya Kürt devleti kurmaya yönelik bir parti varsa, legal illegal güçleri elinde tutuyorsa, parlamenterleri varsa, içerde ve dışarıda makro milliyetçilik düzleminde örgütlenilmişse, iş sorumsuzca kanlı eylemlere dökülmüşse, olan sadece halktan sade vatandaşlara ve evlatlarına oluyorsa, ‘bölgedeki gerginlik, köklü projeler olmadan silahla veya yüzeysel günü kurtaran içi boş açılım paketleriyle asla çözülemez’…

Tüm siyasi partiler ve parlamento düzeyinde ortak akıl, ortak irade ve ortak siyasi güç oluşturulmadıkça, Türkiye çapında ortak kamuoyu desteği sağlanamadıkça, halk projenin içine katılmadıkça, ne sanıyor ki bu halk bu idareciler bir nutuk atarım herkesin nutku tutulurla ‘kürt sorununa kalıcı ve sağlıklı çözüm üretilemez’…

Ulusal birlik, kanbağına dayalı ve kültürel benzerlik, yurttaşlık bilinci ve ulus devlet, emrivakisiyle değil istekli, zoraki değil hevesli gerçekleşemiyorsa, zedelenmiş kardeşlik yeniden inşa edilmiyorsa, sınıf temeline dayanmasa bile ortak değerlere saygı ve ülkenin iç karartan noktaya sürüklenmesi kaygısı bileşkesinde bile bütünleşilmiyor ise, bilgisiz, birikimsiz, iradesiz çözüm üretmede yetersiz iktidarlar ve ideolojiler yıllarca yanlışta ısrar ederek terörü önlenemez boyuta taşıma-taşıtma suçu işliyorlarsa, ‘tehlike çanları gün gelir herkes için çalar’…

Tüm bu yaşanan acıya, zulme, hüzne ve olumsuzluklara karşın, üst düzey siyasiler ve çanakçıları pısıp yüzlerini asıp, ona buna gözdağı verme cesareti gösteriyorsa, analar kanlı gözyaşı döküp beddua ediyorlarsa, farklı dillerde ağıtlar birbirine karışıyorsa, kimse akıllanıp uslanmıyorsa, Akan kardeş kanının durdurulması için, Kürt sorununu bir bölge sorunu olmaktan çıkarıp ülke sorunu sayan bir anlayışa geçilmiyorsa, sosyal siyasal ekonomik ve demokratik çözüm önerileriyle bezenmiş, birlikte yaşam garantisi sağlayacak bir ‘toplumsal kurtuluş meclisi ve toplumsal kurtuluş projesi’ hala oluşturulamıyorsa’ daha bölgede çok çiçekler solar…’’

Mecliste;

"Teskerelerle uğraşanlar, herşey bir yana kime nasıl, niçin, ne zaman gözyaşı dökülür veya dökülmezi tartışır"…      

Hiç yorum yok: