16 Ekim 2012 Salı

ŞÜKRAN PANKARTLARINA ŞÜKRAN...

ŞÜKRAN PANKARTLARINA ŞÜKRAN...

Fatura halka çıkarılmaya başladı...

"Öyle eşsiz öyküleri vardır köyden kente göçün. Film gibidir hayatlar. Çatısı gökyüzü bir kentte kent pazarlarında savrulurlar, kırık dökük kaldırımlarda hayallenirler. Pazar tezgâhlarında sandıklar dolusu kitaplar yazılır gurbetliğe. Çok okumayı önemsemeden,  çok okumadan geçer hayat. Arada kenara çek hayat denildiğinde devreye girer, imaj yapımcıları yeni dünyalar sunuyor görüntüsü verirler. Oysa değişen hiçbir şey yoktur, şarkı ayni şarkı nakarat ayni nakarattır. Aslında sihirli kalemler tarzında lezzetinde ne varsa tadılacak o an gözler kapanır. Terapi niyetine de olsa ruhlara fatihadan başka okunmaz tek bir satır.

Çok yazdık çizdik olmadı. 'İyi ki oraya buraya asılan pankartlar var. Pankart çöplüğüne döndürülmüş Esenler’de aklına esen mesajlarını -hala-bu yönde iletiyor Esenlerliye. Bu çığırı açan öncülük eden belediyeyi ne yapmak gerek acaba. Kime şikayet etmek gerek. Dur durak yok bu kirliliğe.

Son günlerde şehrin muhtelif yerlerine, merkezi bölgelere -yine- palavracı yeteneği üst düzey pankartlar asılmış durumda. Modası çoktan geçmiş bu pankart yarışından, simyacıya sigortalanmak gibi medet umuluyor sanki. O klişelerin sahibi artık hangi pozisyondaysa ve kimlerse her durakta memnuniyet varmışçasına faturayı fukara mahalle sakinlerine çıkartıyor.

Taş yol, kaldırım, teretuvar ve sair belediye yatırımlarının ödeme emirleri hanelere ulaşmaya başladı.

Sayın başkanımıza çağdaş düzenlemeleri için, cadde sokak kaldırım söktürüp taktırmasından dolayı çok teşekkürler. İmza bilmem kim mahalle sakinleri. Zaten hep şu sakinlikten gelir ne geliyorsa başa. Sakin sakin durup, oturan mahalleli bir anda galeyana geldi, getirildi sanki. Düğmeye basılmışçasına bir dönem pankartlı eylem trafiği hızlandı Esenler’de.

Şimdi Faturalar bir bir gelince göreceğiz bakalım o pankartları...

Daha sağlıklı yaşamlar içinmiş gibi, kusursuzluk tutkusuyla birileri gerdiriyor ipleri, sallandırıyor şükran pankartlarını sakince ve acemice. Dişi kırılmış evren gevelemeden, çiğnemeden yutuyor her şeyi sanki. Sakin sakin durup dururken ne oynak bir canlanıştır, canlandırılıştır o sarpa sarmışlık.

Memnuniyetlik pankartlarını sallandır ki, memnuniyetsizlik fazla göze batmasın. Hangi sakin ve sakine bu oyuna figuranlık eder diye düşünmeden edemiyor insan. Yıllarca dirsek çürütmeye akıl zorlamaya ne gerek var ki. Sakince sallandır şükran paketini asıl sorunları-sınavları boş ver gitsin.

Ciddiyetle yaklaşmak varken sıkıntı veren meselelere as bir pankart cevapları cin akıllılıkla defet. Eziyetleri, perde önünü ve arkasını camgözlere havale et kurtul. Ne kolaycılıktır bu anlamak mümkün değil.

Muhalif tavır başta yalnızlığa egemenliktir, sonra katılımcılığın kıvılcımı. En görünür yerlere asılan bu pankartlar neyin ilacı, hangi zehrin panzehiri iyi hesaplamak gerek. Mahalle sakinlerini bu yolla mevcutlu hale getirmek hoş bir sada olarak da kalmayabilir gök kubbede. Pankartların içeriğine doymazlık tüm topluma sirayet ederse belediye pankart toplama görevlileri artı mesai yaparlar sonra. Pankart çöplüğü, pankart kirlisi bir ilçe olma konumunda sınıf atlanır böylece.

Zaten dil ile düğümlenen diş ile çözülmez. Hayat sonra serenat ister sizden ey sakinler sakineler. Eşsiz öyküleri olan köyden kente göçün, kentlileşememenin filmini de birileri çıkar çeker. Ve evlerimizde oturup o filmleri hep birlikte izleriz, çitlembik çıtlayarak…"

Belediyenin iki uzun üç kısa filmi çekilmeye başlanınca görülecek o uyduruk şükran pankartları...

Hiç yorum yok: