30 Eylül 2016 Cuma

KURGU GEZGİNLER CENNETİ; ORTADOĞU…

KURGU GEZGİNLER CENNETİ; ORTADOĞU…
 
Genişleyen anılarda uzayıp gider kurgu devletçikler için incelikle planlanmış programlanmış kurgulanmış gezginlerin maceraları ve tarihsel gerçekler. Ersiz, dilsiz, yersiz yörelerde öyle gereksiz buluşma,  öyle mezhepçi ve etnik bir flörtleşmedir ki bu tarih bile yanılır bazen. Tarihi yazmak ve kurumsallaştırmak kurgulanmış gezginlere kaldığından olsa gerek sık aralıklarla cehenneme döner ortalık…
 
Kurgu gezginler cenneti Ortadoğu’da üzerinde arsızca gezinilen şehir kokuları ve üzerinden paragöz geçilen ülke korkuları yakar yıkar bereketli toprakları. Ve durmaksızın ayni kapitalist mekanizma işler, hiç düşünmediği an belletilen düşletilen düşüncelere kapılır tabucu kinci dinci zevat. Kurgu gereği özlemle beklenilen boşa çıkar, yüzleşilen ise öz yitimidir aslında. Büyürken küçük düşme ve güdük kalma varyasyonlarıdır egemen emperyallerce hissettirilmeden yaptırılan, yakaya yapıştırılan. Öyle ki sınır ötesi sınırsız bir yalnızlaşmadır başa kakılan.
 
Dünya var oldukça dalga dalga küçülmek gibi bir şeydir hoyratça geçen zamana direnememek ve yenilenememek. Gerileyişe karşı duramamak. Oysa ne hevesler harcamıştır gurbet türküleri ve daha nicelerini de zamanı geldiğinde bir çırpıda harcar. Hiç acımaz…
 
O halde gizli bir dileğin varsa bile,  hasımlık ve hısımlık sergilemeden önce enikonu düşünüp, sözde sevaba günah katmamak gerekir kıyısından köşesinden. Paracı ve para karşılığı siyasal yöntem uygulayışın ölçüsüdür başa gelenler.  Tamamıyla yayılmacı büyük sermayenin gezgincilik maskesidir takılan. Maskelenmek ve uyurgezer davranmak ise başka bir halaluyadır. Zaten sandalın dili delik olunca kürekler kırık olunca başka şekil yol alınmaz. Çünkü su almıştır hayat. Ve gemicikler batar. Veya hayata bakış sulanır, sulandırılır. Ve uzak öte bir mahmur yolculuk başlar yarın mahcup olunacak türden.
 
Tüm bunların olabilmesi makul karşılanması içindir egemen güçlerce izin verilen tüm faşist darbeler veya baştan destek verilip yarı yolda bırakılan şu dinci darbecik. Bu girişimler sonrasında ayrılıkçı veya birleştirici terör dört bir yana dağılır. Sınır ötesi sızmalar ve sıçramışlar ve de kuyruklaşmalar gecikmiş olunsa da açık hesaba katılır. Hayat devam ederken, millet nasılsa sözde demokrasi bayramında, sandviçli gazozlu demokrasi nöbetleriyle harlanmıştır. Kışlaların kapıları belediye çöp kamyonlarıyla ve kepçelerle kapatılarak akıllar ayarlanmıştır. Akşamlardan sabahlara meydanlar turlanarak yakında izlenecek rotaya yan bakanlar aranmıştır. Silahlar patlamış, tanklar delinmiş, ileri demokrasi hevesinden özel demokrasi militanlığına maaşlı zirve yaptırılmıştır. Devletçe güvenlik güçlerini bile tedirgin edecek halde seyirci kalınmıştır bu kara kurgulanışa. Kurulan zemberek tam boşalacağı an topyekûn sınır ötesi bir garip macera akarlanmıştır. Artık izlenen rota kuşkuların ve keşkelerin potasında erir de kaynar da. Oysa affı yoktur bu kurgusal kurumlanmanın. Gün olur devran döner hesap döner…

Bu yeni kurguda, hayal perdesi doğal görülen fizyon reaksiyon etkisi altında yeni spekülasyonlara zemin hazırlar. Son yaşananların tamamı dünyadan bakıldığında iki dinci iktidar heveslisi grubun ülkeyi paramparça edecek biçimde devleti ele geçirme gayreti görülse de gösterilse de bir yere kadar doğru. Yanlışı doğrusu kurgulanan şu fakir ülkenin Ortadoğu bataklığına çekilmesi kurgusudur. Bu son dinci darbe girişimi ileride paralellere bodoslama kodes turlarıyla anılsa da, kurgu gezginler cehennemi Ortadoğu ya serbest girişin akıllı biletidir.
 
Serüven bundan sonra nasıl devam edecek, ayıpların ve kayıpların kitabı nasıl yazılacak muamma. Bu muallak atmosferde güdülen ise sadece haksız kazançlar üzerine kurulmuş makam ve rakam ironisidir. Bu güdümlü kurulum gökyüzünün ulu gözcüsü tarafından elbette görülüyor. Toprağa düşen canlar gökler yarılınca akla ihanet kapılarını bekleyecekler belki de. İşte o zaman bu yersiz ve denksiz umut yıkımlarına neden olanlar sınır boyu dizilişin kodlarında diriliş arayacaklar nafile.
 
Kurgu gezginler cehennemi Ortadoğu’dan çıkış resmen kısmet işi. Tarih tekrar edecek, hoca, hacı, molla üçgenine hapsoluşun faturası yine binlerce yıl olduğu gibi garip halka çıkarılacak. Yine yeniden besleme düzeni devam edecek. Ayni zihniyetin değişik versiyonlarının kuşatması sürecek. İçeride dışarıda hep birden düş çılgınlığına yuvarlanılacak. Dibe vurmuşluktan teğetlenen eğreti dayanışma kurgusu da çok yakında bitecek. Ve düşkünlüğü göstermeme çabasıyla üleşme ve bölüşme bataklığına savruluş kavuracak yediden yetmişe herkesi. Hangi ilahi kurgunun zorlamasıdır bu savrukluk anlamsızlaşacak. Naylon türbeler ve yeşil sarıklılarla bile açıklanamaz bir ritim damgası vuracak çağa. Kurgulanan sonunda anlaşılacak ama iş işten geçmiş olacak.
 
Bu kurgulanış baştan kusurludur. Öyle ki yozlaşmış ve yozlaştırılmış inanç manzarasının marazası yayıldıkça yayılacak. Yarım kalacak bir kez daha tarih sayfaları. Defter dürülecek ve Ortadoğu çemberine tam ortadan dahil olmuşluğun yalımı yalayacak beyinleri. Ve bir ucundan diğer ucuna barut kokusu ve bu nereye doğru bir evrilmedir korkusu tutacak yolları. Aslında bu kurgu cambazlığını tarih yazıyor da biliyor da. Ancak önemseyen yok.
 
İster önemsensin ister görmezden gelinsin, bu genleşmeye başlayan tarih kesitinde emperyalizmin kurulu köhne düzene hizmet için kurduğu kurgu devletçikler üzerinden sahnelenen oyunlar dünyanın en zengin bölgelerini çöle çevirdikçe bu drama yüz çevirmekte zorlaşacak. Kaos çemberi genişleyecek. Kurgu bilimselleşecek ve üçüncü dünya paylaşım süreci kapıya dayanacak. Bedava bedevi bereketsizliğidir bu kurmaca, çok önceden kurgulanmış emperyalist gezgin dileği de.
 
Anlamak ve kaçınmak gerek…

Hiç yorum yok: